1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. “Ben Ünalcıyım”
Mert Özdağ

Mert Özdağ

“Ben Ünalcıyım”

A+A-

Meşhur UBP Kurultayı’nı geride bıraktık.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, bu kurultaydan siyasi kaos çıkar, kriz çıkar, sancı çıkar…

Neden mi?

Gelin hep birlikte düşünelim.

***

Kurultayı yerinde izleme, o havayı soluma şansımız oldu.

UBP üyelerinin birçoğu ile yaptığımız sohbetlerde, UBP’li siyasilerle yapılan röportajlarda hep aynı şeyi sorgulamaya çalıştık!

Adaylar arasındaki fark nedir?

Ben bir UBP üyesi olsam neden Hasan Taçoy’a ya da Ünal Üstel’e oy vereyim?

Net bir yanıt veren olmadı.

Mesela Hasan Taçoy seçilirse eğitimde tam güne geçilecek mi?

Ünal Üstel seçilirse sağlıkta şu şu adımlar atılacak falan.

Verilen yanıtlardan anladığımız yok bir birlerinden farkları.

Tek farkları kendi grupları, kendi adamları, o kadar.

UBP seçmeni ya da UBP üyesi dediğiniz olgu da zaten  çıkar odaklı adım atan şahıs anlamına gelmiyor mu?

***

Bir insan neden UBP’li olur?

Ya da neden Ünalcı olur?

Ya da en fenası, neden Jujucu olur bir yurttaş?

Bunun siyasi açıklaması nedir?

Onlarca kadının taparcasına Fatoş ablanın peşinden koşması, ona saygı duyar gibi davranmasının altında yanan siyasi sebep nedir?

Fatoş ablam seçilirse mesela, memlekette ne değişecek?

Sağlıkla ilgili ne düşünür, ekonomide ne gibi adımlar atar?

Biliyor muyuz? Ya da var mı böyle bir özellikleri?

Bence yok.

Esas mesele de bu zaten.

“UBP’li” dediğimiz olgu, kelimenin tam anlamı ile kişisel çıkarcı demektir.

***

KKTC’nin kamu kaynaklarını üleşmek, devletten iş, aş, ihale, kıyak tırtıklamak isterseniz UBP’li olursunuz.

Biraz milliyetçi sözlerle söylemlerinizi süsler, Türkiye’ye sahte şükranlar çeker, kendi çıkarınıza bakarsınız.

UBP’li olmak bu demektir.

Yoktur siyasi bir düşünceleri!

Bir fikirleri yoktur.

Bir idealleri de…

Tek dertleri KKTC denen bu zavallı hukuk dışı yapıda Türkiye’den gelen kaynaklara üşüşmektir.

Kurultay salonundaki gözlemlerimizde, sohbetlerimizde bunu iliklerimize kadar hissettik.

***

Yanımıza yanaşıp, UBP yönetimine verip veriştiren, sonra da 2 dakika sonra “Başbakan Ünal” diye haykıranları da gördü bu gözler…

Kargaşa nedeniyle oy veremediği için “Bunları da s.., partilerini de s..” diyerek salondan çıkanları da…

Daha ne söyleyeyim, ne yazayım?

Tam bir rezalet şöleni izledik önceki gün.

Divanda sahte diplomadan soruşturması bulunan milletvekili vardı!

Fatoş Ünal, tüm gün salına salına seçmenler üzerinde etkisini gösterdi, ki onun da sahte diploma soruşturması vardır.

Tüm bu kargaşa içinde Hasan Taçoy’a mikrofon uzattık.

Taçoy dedi ki “Bu kurultaya kesinlikle şaibe karışmıştır”

Peki sonra?

Siz bu şaibeli seçimin başkanı ile yola devam mı edeceksiniz?

Yuvarlak konuştu.

Çok büyük veya uzun siyasi analizler yapmaya gerek yok.

Bu kurultay en fazla 1 yıl daha UBP’yi iktidarda tutar sonra çözülme başlar, siyasi kriz büyür ülke seçime gider.

Bu tespiti yaparken Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar’ın salonda yaptığı konuşma geldi aklıma…

CTP’ye sataştı Cumhurbaşkanı olacak kişi, UBP kurultayında…

Bunları düşünürken “yedi garnını” diye başlayan küfürlerle bir birine saldıran UBP’lileri gördüm, kavga eden, yumruklaşan, bağıran, çağıran, çığlıklar atan…

KKTC denen zavallı yapının zavallı insanlarını bir arada gördük hep birlikte… Üstelik binlerce!

Dış müdahaleler, kamu olanakları, istihdamlar, ihaleler, paralar, baskılarla 6 bin küsur oyla başbakan seçti UBP’li üyeler, binlerce nüfusu olan memleketin başına…

Adına “kurultay” dediler, adına “demokrasi” dediler, adına parti dediler.

Yaşadığımız ve yaşattıkları aslında memleketin fragmanıydı.

Kişisel çıkar, devlet olanakları, yolsuzluklar, usulsüzlükler, karışmacalar ve dahası…

Kocaman bir çirkinlik yaşadık önceki gün.

Ve adına da kurultay dediler, hepsi bu…

Bu yazı toplam 1645 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar