Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından…
Sağlık ve güvenlik tedbirleri…
İş güvenliği uzmanlığı…
-*-*-
Bu tedbirler ve bu uzmanlık KKTC’de var olmayan bir şey mi?
Elbette hayır!
-*-*-
Ancak mesele, iş güvenliği uzmanı olmaması veya tedbir alınmaması değil ki!
Mesele, “yurdunu sevmeliymiş insan…” meselesidir…
-*-*-
İnsan yurdunu nasıl sever?
Eğitimle…
-*-*-
Önce ailede, sonra okulda eğitim…
-*-*-
Ve sevdikten sonra o yurdu ya da o yurtla ilgili tüm değerleri, tüm değerlileri korur!
-*-*-
Toprağına, sanatına, tarımına, üretimine, çevresine, turizmine, kalkınmasına, kısacası akla gelecek her şeyine sahip çıkar!
-*-*-
Ve bu sahip çıkma kapsamında da, hem insanını hem de her şeyini korumak için her türlü sağlık ve güvenlik tedbirini alır!
-*-*-
Yani, meselenin özü “yurt”tur!
“Benim yurdum…”
-*-*-
Eğer siz bu yurdu olması gerektiği gibi sevmiyor ve bu yurt üzerinden sadece mesela para kazanmak ve zengin olmayı hedefliyorsan; Kartalkaya’da yangın çıkar, 100’e yakın insan ölür…
-*-*-
Eğer sen bu yurdu sevmiyorsan, mesela bir gün kesinlikle büyük bir deprem olacağını bildiğin halde, imar afları, rüşvetle zayıf binalara izin ya da zayıf binaları güçlendirememe gibi durumlar yaratılır; İsias gibi oteller çöker, altında 35 masum çocuğumuz yaşamını yitirir!
-*-*-
Yurt sevgisi karşılıksızdır…
-*-*-
KKTC’ye bakalım isterseniz…
KKTC’de yaşam süren “kalabalık” nüfusun, yüzde kaçı “Kıbrıs”a “yurdum” diye bakmaktadır?
Lütfen buna yanıt verirken dikkatli düşünelim!
-*-*-
1974 yılında şu ya da bu nedenle yaşanan faciadan sonra Kuzey Kıbrıs coğrafyasında yaşam sürenlerin neredeyse yüzde 90’dan fazlası, bu coğrafyaya “yurdum” diyememektedir, dememektedir!
-*-*-
İyi düşünün!
Üzerinde yaşadığımız toprak, içinde oturduğumuz evlerin en az yüzde 90’ı “çalıntı mal”dır!
-*-*-
Para ödeyerek aldık!
Olabilir!
Hatta geçin parayı, “kan dökerek” de aldık diyebilirsiniz ama sonuçta orta yerde bir uluslararası hukuk varsa, “an gelir”, işgalinizde kabul edilen o toprağı altınızdan çekerler!
Siz de bunu bildiğinizden ötürü; “yurdum” diyemezsiniz, demezsiniz!
-*-*-
Haaaa birkaç yüz yıl veya belki yüz yıl sonrası için “doğal asimilasyon” gereği, bahsettiğim durum değişebilir ama içinde yaşadığımız dönemde, üzerinde oturduğumuz eğretilik, “insana değer verip kök salmak” yerine, çalabildiğince çalmayı yani “ganimet kültürünü” öne çıkarır!
-*-*-
Herkes, ama herkes sadece “para”nın derdindedir!
-*-*-
Öyle olunca da, alt yapısız bir gelişme en başta ortaya çıkmıştır…
Çocuklara evde veya okulda, “bu memleket bizim, bu yurt bizim, seviniz” diye öğretemezsiniz ki!
-*-*-
Eveeeeet, Kıbrıs sorununu çözmek zorundayız!
KKTC adı verilen coğrafyada yaşam süren herkesin bu yaşadığı coğrafyaya gönülden ve içten gelen sevgiyle sahip çıkabilmesi ancak belirsizliğin ortadan kalkması ile mümkündür…
-*-*-
İster 1975’te Güney taraftan göçmen veya Türkiye’den göçmen olarak gelsin, ister dün bu ülkeye Afrika’dan gelip giriş yapsın; ister burada doğsun, ister doğmasın; “yasal ve kalıcı bir devlet”, ülkeye sahip çıkabilmeyi “öğretebilmenin” sarsılmaz temeli olacaktır…
-*-*-
Okulsuz, hastanesiz, yolsuz, çulsuz, elektriksiz, susuz, dış temassız bir KKTC’den söz ediyoruz!
Ve bu durumun farkında olup, hasta bir tilkiye, “sen aslansın” dermiş gibi, olmayan- olmamış – doğmamış bir “şeye”; “bizim de eşit devletimiz var” diyen, düzen avantacıları!
-*-*-
Ülkeyi sevmeyen, “yurdum” demeyen, sahip çıkmayan ve sadece “geçici” avantajlarla maddi kazançlar elde etmeye çalışan bir yapı söz konusu…
-*-*-
Mesela ağaç dikmeyi sevmiyoruz…
Kesmeyi daha uygun görüyoruz…
Bin yıllık zeytinler, 500 yıllık harnup ağaçları; lüks villalarımızın şöminelerine odun yapıldı!
Kimsenin zerre kadar kılı kıpırdamadı!
-*-*-
Neden ağaç dikmiyoruz?
Çünkü ister bilinçli ister bilinç altı; “benim olmayan toprağa neden ağaç dikeyim ki” noktasındayız…
-*-*-
Neden ormanı, denizi, yer altı sularını zerre umursamıyoruz?
Çünkü buralara “kalıcı” olarak bakmıyoruz!
-*-*-
Gelin size bazı Kıbrıs köylerinin isimlerini sayayım…
Lefkara… Omodos… Platres… Kakopetria… Agros…
Kalapaniyotis… Mutulla… Petulla… Fikardu… Lofou… Kato Drys…
-*-*-
Bu köylerin tamamı Güney’dedir…
Tarihidir…
Sakinler tarihten beri değişmemiş köklere sahiptir…
-*-*-
Bu köylerde en atıl 5 metrekarelik alan dahi bakımlıdır…
-*-*-
Evler pırıl pırıldır…
Sokaklar çiçeklerle doludur…
Yangın tedbirleri alınmıştır…
Altyapıları sağlamlaştırılmış, geliştirilmiştir…
Doğayı, doğal ortamı, Kıbrıs kültürünü “zedeleyecek” hiçbir yatırıma izin verilmemiştir…
-*-*-
Köyde su mu var?
Bitiyor, azalıyor mu?
Mutulla örneğindeki gibi, o su kaynağı korumaya alınmıştır!
-*-*-
Peki KKTC?
KKTC’de yani Kıbrıs’ın Kuzey tarafında, kaç tane tarihi Türk köyümüz vardır ve bir çırpıda bunların hangilerini, örneğin Güney’dek Omodos ya da Lefkara ile kıyaslayabilirsiniz?
-*-*-
Şu şekilde de sorabiliriz…
Geçtim eski Rum ve Maronit köylerini; KKTC’de 1571’den beri Müslüman olan / 1900’lerden sonra Türk kabul edilen kaç Türk köyü bulunmaktadır ve bunların hangisine Güney’dekiler gibi sahip çıkılmıştır?
-*-*-
Akıncılar mı?
Yeşilırmak mı?
Mehmetçik mi?
Doğancı mı?
Bağlıköy mü?
-*-*-
Kardeşim, ilk aklıma gelen ve tarihi geçmişi olan bu köylerimizin isimlerine bile sahip çıkmadık biz!
-*-*-
Yurdunu sevmeliymiş insan…
Neşe Yaşın’ın enfes şiiridir…
O şiire bile, Rumlar sahip çıkmıştır; biz o şiiri okuyanları ve Marios Tokas adlı merhum Rum müzik insanının bestesiyle şarkısını dinleyenleri “hain” sayıyoruz!
-*-*-
Kıbrıs sorununa siyasi çözüm bulunmazsa; Kıbrıs’ın Kuzey’i, üzerinde yaşayanların yurdu olamayacaktır…
“Ganimete devam!”
Bir diyeceğim yok!
Yalanlara, şovlara da devam!
O kadar!
-*-*-
Haaaa Rumlar bizi kesmişti ve Türk Ordusu giderse yine keseceklerdi falan mı?
Yani Rumlar, Ada’da Kıbrıslı Türk nüfusu yok etmek mi istiyordu?
Kesinlikle başaramadılar!
Ama tebrik ederim, siz başardınız!
Alkış Ersin Tatar!
Alkış!
-*-*-
Neşe Yaşın şiirinde soruyor; “… Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından; hangi yarısını sevmeliymiş insan?”…
Cevap veriyorum; “Benim yurdum bölünmemeli, tamamını seviyorum…”
Siz de diyorsunuz ki, “sen hainsin…”
Oldu, aldım, kabul ettim!
Gidiyorum ama giderken bedduam sizinledir; külliyeniz yıkılır inşallah!