‘Beslemeler’den ‘çapuclular’a
Gezi Parkı ile patlak veren, ancak Türkiye insanının içten içe biriktirdiği tepkinin dışa vurumuna kıvılcım çakan olaylar zinciri bazı gerçeklerle yüzleşmeyi de beraberinde getirdi.
Türkiye’de özgürlüklere ve yaşam tarzına dönük müdahalelere tepki şeklinde ve kendiliğinden sokağa taşan gelişmeler Kıbrıslı Türklerin çok yoğun tepkisine yol açtı.
Bunun çok önemli sebepleri vardır ve bu aşamada bunların altını çizmek, tarihe not düşmek gereklidir.
Gerek Türkiye’de devletin halka karşı uyguladığı şiddet, gerek medyanın burnunun dibindeki olaylar karşısındaki çıldırtan sessizliği, gerekse süreklilik arz eden ‘toplum mühendisliği’ meselesi Kıbrıs’ta çok iyi algılanıyor.
Kıbrıslı Türklerin önemli bir kesimi, Türkiye halklarının yaşamakta olduğu olayları izlemekle yetinmiyor, çeşitli yöntemlerle destek de veriyor.
Suskun kalanlar ise bunun hesabını mutlaka verecekler!
**
Kıbrıslı Türkler Türkiye halklarını anlıyor.
Aslında Kıbrıslı Türkler Türkiye halklarını hep anladı. Çünkü Türkiye Kıbrıslı Türklerin hep gündeminde oldu.
Siyasetiyle, iç sorunlarıyla, dış ilişkileriyle, ekonomk krizleriyle...
Aynı zamanda kültürüyle, sanatıyla, sporuyla...
Türkiye’de ezilen, horlanan, sürülen insanlara Kıbrıslı Türkler hep sahip çıktı.
Mustafa Kemal’in öğretisini Kıbrıslı Türkler daha fazla içselleştirdi.
Nazım Hikmet’e Kıbrıslı Türkler her daim sahip çıktı.
‘Üç büyük’ takımın renklerine Kıbrıslılar da gönül bağladı.
Yasaklı döneminde Cem Karaca şarkıları bizim devlet radyosundan bile hiç eksik olmadı.
Siyasal iktidarlar ve derin devlet ‘yavru vatan’ sıfatıyla Kıbrıslı Türkleri horladı, görmezden geldi, Türkiyeli-Kıbrıslı sürtüşmesi bilinçli olarak tırmandırıldı.
Türkiye medyası Kıbrıs’ı hep farklı göstermesine, buradaki farklı renkleri ve sesleri görmezden gelmesine rağmensağduyulu Kıbrıslı Türkler evrensel dayanışma duygularını her zaman zinde tuttu.
**
Gezi Parkı olaylarıyla birlikte Türkiye’deki ‘Kıbrıs’ algısı da değişmeye başladı gibi görünüyor.
Belki buradan verilen desteğin de etkisiyle Kıbrıs’a daha farklı gözle bakmaya başlayan çok sayıda insan var şimdi...
‘Gerçek Kıbrıs’ı öğrenmeye, kafalardaki yanlış algıları temizlemeye, ‘ana-yavru’ edebiyatı dışında bir gerçekliğin farkedilmesine katkısı olacaktır bu sürecin...
Şimdi ‘çapulcular’ sözü yüzünden alınan, kırılan Türkiye insanı, bundan iki yıl önce Kıbrıslı Türklerin de ‘beselemeler’ lafıyla kalp kırıklıkları yaşadığını duymamış, görmemişti.
Üstelik söyleyen aynı isimdi!
Buna benzer olaylar, ağır gelen ifadeler ne ilk, ne de sondu üstelik...
“Bizi siz kurtardık” cümlesinin ne denli onur kırıcı bir ifade olduğunu anlatmak kolay değil ne yazık ki...
“Kıbrıslılar tembeldir” önermesinin haksızlığını hiç duyuramadı Kıbrıslılar Türkiye’ye...
Bu ada üzerinde oynanan siyasi oyunlar, 1950’lerde Özel Harp Dairesi tarafından oluşturulan gizli planlar ve gelip giden her Ankara iktidarının farklı yoğurt yeyişiyle serseme dönen ada insanının bugün geldiği nokta bir ‘sonuç’ ve ‘suç’ ise eğer, bunun müsebbibi Kıbrıslı Türkler değildir!
**
Bundan tam iki yıl önce Kıbrıslı Türkler iki büyük miting düzenlemişti.
‘Toplumsal Varoluş mitingleri’ adı verilen gösteriler mahşeri kalabalıklara sahne olmuştu.
Neden?
Toplumun değer yargılarına, kamusal kaynaklara, sosyal ve ekonomik haklara, yaşam biçimine yönelik yazılı yahut gizli planları geri püskürtmek için!..
O günün Kıbrıs İşlerinden Sorumlu TC Devlet Bakanı Cemil Çiçek eylem yapan Kıbrıslı Türklere “Rumcular” deyivermiş, dönüp KKTC Başbakanı’nı “siz nüfusunuz bile bilmiyorsunuz” diye alenen fırçalamıştı!
Yetmemiş, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da o büyük mitinge katılanlar için ‘beslemeler’ sözünü kullanabilmişti!
‘Beslemeler’den ‘çapulcular’a selam var.