1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Betona ve fosile bağımlı Kıbrıslı gerçeği
Betona ve fosile bağımlı Kıbrıslı gerçeği

Betona ve fosile bağımlı Kıbrıslı gerçeği

"Kıbrıs’ta iklimi kim değiştiriyor?" diyen soran Gazete Duvar yazarı Önder Algedik, çarpıcı bir gerçeğimizi deşifre etti

A+A-

 

"Kıbrıs’ta iklimi kim değiştiriyor?" diyen soran Gazete Duvar yazarı Önder Algedik, çarpıcı bir gerçeğimizi deşifre etti: "18,3 milyon dolar narenciye satan KKTC, karşılığında 25 milyon dolardan fazla para verip çimento ve çimento hammaddesi satın almış.  43,6 milyon dolarlık süt ürünleri ihracatına karşılık inşaat demirine 2018’de 63,2 milyon dolar harcamış."

İklim değişikliğinin adanın kuzeyi için "elektrik ve ulaşımda aşırı fosil yakıt bağımlılığı" anlamına geldiğini anlatan yazar, şu saptamayı da yapıyor: Kıbrıslılar Türkiye’den iklim değişikliğini satın alıyor. Üstüne bunun vergisini devlete veriyor. Elektrik fiyatı neredeyse Türkiye’nin iki katı. "

İşte o yazı....

Kıbrıs’ta iklimi kim değiştiriyor?

Kuzey Kıbrıs fosil yakıt bağımlılığı ve ona bağlı asfalt politikaları dışında bir de beton bağımlılığına sahip. 2018 yılında 18,3 milyon dolar narenciye satan KKTC, karşılığında 25 milyon dolardan fazla para verip çimento ve çimento hammaddesi satın almış. 43,6 milyon dolarlık süt ürünleri ihracatına karşılık inşaat demirine 2018’de 63,2 milyon dolar harcamış.

İklim meselesi altı aydır Kıbrıslıların da meselesi. Tabii ki önceden de bilinen, konuşulan bir şeydi. Ama geçen aralık ayında yaşanan şiddetli yağış ve sonucunda sel sularının dereye sürüklediği araçtaki dört gencin hayatını kaybetmesi ada halkının yüreğine ateş gibi düşünce konu başka bir boyuta taşındı.

İklim değişikliği Kuzey Kıbrıs için iki büyük sorundan oluşuyor: Birincisi elektrik ve ulaşımda aşırı fosil yakıt bağımlılığı. Ülkede hiçbir belediyenin toplu taşıma hizmeti yok ve üniversiteler kendi ulaşım hizmetlerini uygulamak zorunda kalmış. Elektrik ise yüzde 99,9 oranında fuel-oil ve dizel yakan termik santrallerden geliyor. Bu santrallerin Türkiye’nin üretiminde payı binde üçün altında (1). İkincisi ise adada asfalt ve beton politikalarının dayanılmaz noktaya gelmesi.

Tabii ki böylesi bir resim bir günde olmadı. Geçen yüzyılın başında tren ulaşımı olan adanın şimdi ne tren ulaşımı ne de toplu taşıma sistemi var. 1974’ten önce önemli bir sanayisi olan adanın kuzeyinde şimdi çok az şey kalmış. Adanın 2018 yılı ihracatı sadece 100,85 milyon dolar (2).

KIBRIS İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ İTHAL EDİYOR

Kuzey Kıbrıs arabaların deposunu benzin, dizel ve LPG ile doldurmak için 2018 yılında 192,8 milyon dolarlık ithalat yaptı (3). Yetmedi, 117,5 milyon doları da araba satın almak için ödedi. Yani bütün üretimini sattı ve bundan elde ettiği gelirin üç katını araba almaya ve onun deposunu doldurmaya harcadı.

Benzer şekilde elektrik üretiminde yüzde 99,9 fosil yakıtlara bağımlı olan Kuzey Kıbrıs 2017 yılında 130,8 milyon doları fuel oil ithalatına ödedi. Bu durumda yakıtlar ve arabalara harcanan paralar bir araya getirildiğinde ortaya yarım milyar dolarlık bir ithalat rakamı çıkıyor ki bu da Kuzey Kıbrıs’ın ana ithalatının iklim değişikliği olduğunu gösteriyor.

MEŞHUR KIBRIS ASFALTI

Kuzey Kıbrıs’ta birbirine en uzak iki yerleşim Lefke ile Dipkarpaz. Aralarındaki mesafe ise 189 km. Girne ile Lefkoşa arası yaklaşık 24 km. Ama Kıbrıs’ın kuzeyinde 204 bin kayıtlı araç var. Yani tek sıra halinde park edilse Girne’den Kars’a kadar bir sıra oluyor. Kuzey Kıbrıs’ta toplam 1657 km. karayolu var. Bu yolları tek şerit olarak düşünsek Akdeniz’in ortasından İspanya kadar tek şerit yol oluyor.

Bu kadar fosil yakıtlara bağımlı olunca karşımıza asfalt ile kaplı bir ada çıkıyor. Bu durumda yağışların sel felaketine dönüşmesi kaçınılmaz.

PORTAKAL BAHÇELERİNE BETON

Kuzey Kıbrıs fosil yakıt bağımlılığı ve ona bağlı asfalt politikaları dışında bir de beton bağımlılığına sahip. 2018 yılında 18,3 milyon dolar narenciye satan KKTC, karşılığında 25 milyon dolardan fazla para verip çimento ve çimento hammaddesi satın almış. 43,6 milyon dolarlık süt ürünleri ihracatına karşılık inşaat demirine 2018’de 63,2 milyon dolar harcamış.

Bu alışveriş daha çok Türkiye ile arasında oldu. Böylece Türkiye bir tonu 40-45 dolar olan çimento verdi ve karşılığında bir tonu 300 dolar olan narenciye, bir tonu 3 bin 800 dolar olan hellim gibi süt ürünleri aldı. Kuzey Kıbrıs ise tam tersini yaptı. Bir ton narenciyeden 300 dolar kazandığı, bir ton hellimden 3 bin 800 dolar kazandığı arazilere bir tonu 40 dolar olan çimento döktü ve o bahçelere ve mandıralara verimsiz evler, tesisler yaptı. Yani Kıbrıs, Türkiye’den daha fazla iklimi değiştirme politikası ithal etti.

ÇÖZÜMSÜZLÜK SÜRECİ

Kıbrıslılar Türkiye’den iklim değişikliğini satın alıyor. Üstüne bunun vergisini devlete veriyor. Elektrik fiyatı neredeyse Türkiye’nin iki katı. 1 kilowatt saatlik enerji için devlete yaklaşık 1 TL öderken bunun 56 kuruşu yakıta gidiyor (4). Sadece yakıt parası Türkiye’deki vergiler ve TRT payı dâhil toplam elektrik fiyatından pahalı.

Durum böyle iken Kuzey Kıbrıs’ın elektrik kurumu, Kıbtek geçtiğimiz Kasım ayında “Elektrik Enerjisi Üretim Senaryoları Raporu” yayımladı. Raporda şebekenin yüzde 20’sinden fazla güneş bağlamanın mümkün olmadığını, daha fazlası için elektrik sisteminin büyük bir sisteme, Türkiye ile bağlanması gerektiğini ve güneş enerjinin depolanma sıkıntısından bahsediyordu. Tıpkı Türkiye’de yapıldığı gibi. Konu hep eksik anlatılıyor. Çünkü rapor güneşe gerekçe getirirken neden hâlen binde bir güneşten enerji elde edildiğini söylemiyor. Ya da sistemin zaten Güney Kıbrıs’a bağlı olduğunu da söylemiyor. Söylese Güney’de güneşin dışında rüzgâr ve biyogaz tesisleri de olduğunu, 2017 yılında ihtiyacın yüzde 8,4’ünün bunlardan karşılandığını (5) da söyleyecek. Ama tabii bunlar hep bahane. Yoksa Girit gibi kapalı bir ada 2002’de yüzde 7,5 olan güneş ve rüzgâr payını 2017’de yüzde 21,6’ya çıkmışken (6) Kıbrıs neden yapamasın? Zaten yapmak isteseydi koca raporda rüzgâr enerjisinin adı geçmez miydi?

KIBRIS’TA AMMAN(!) PLANI

Kuzey Kıbrıs eskiden yeşil bir ada idi. Şimdi asfalt ve beton kaplı ama ne yaya ulaşımına ne de toplu taşımaya uygun. İnşaat sektörü yüzünden ülkede 90 kadar taş ocağı var ve Beşparmak Dağları artık eskisi kadar güzel değil. Kıbrıs halkı “Amman petrole ne gerek var, güneşimiz, rüzgârımız var” diyen bir plana ihtiyaç duyuyor.

Amman Planı çok basit bir plan. Ülkenin portakal ve hellim satıp çimento alıp bunu bahçelere dökmeyeceği bir plan. Bu plan adanın enerjisini kullanacak, tüketmeyecek bir plan. Bugün Kıbrıs doğasını yok etmesi için çimento döküyor ve bunun için portakal ve hellim satıyor. İklimi değiştirmesi için elektrik üretiminde petrol, ulaşımda otomobil kullanıyor. Sonucunda iklimi değiştirenler para kazanacak diye dört genç hayatını kaybediyor.

Kıbrıs’ın iklimini kimin değiştirdiği çok açık. Bu politikaları kimin uyguladığı, kimin finanse ettiği de çok net. Bu sürece çözüm üretmeyerek halkın da payının olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla Kıbrıslıların “amman bizim enerjimiz zaten var, petrole ne gerek var?” diyeceği bir planı zorlaması elzem.

Önder Algedik kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı, aktivist. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. Tüketici ve İklimi Koruma Derneği yönetim kurulu üyesi olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Yaptığı çalışmaları ve değerlendirmeleri daha önce Cumhuriyet Enerji'de kamuoyu ile paylaşırken, aynı zamanda yesilekonomi.com'da da yazmaktadır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.

 

GazeteDuvar'daki makale, yayıncının izniyle yeniduzen.com'da yayımlanmıştır.

Yazının orijinal linki: https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/05/03/kibrista-iklimi-kim-degistiriyor/?fbclid=IwAR3HiObxUEuYnBJ0olLTYsLNXnpFGRJxENcX9w_cP5VpwsGZmwWkp8IIgYc

 

Fotoğraf YENİDÜZEN

 

 

Bu haber toplam 3327 defa okunmuştur
Etiketler : ,