Bilge AZGIN: ‘366’ya bir bakış
366 Mağdurla ilgili üretilen Şaşırtmacalar ve En Adaletli Çözüm Modeli
‘366’ya bir bakış
KONUK YAZAR / Bilge AZGIN
1- “366 kişi ülkemizdeki siyaset sisteminin mağdurudur.”
Hangi sistem? İrsen Küçük Kurultay seçimini kazanacak diye gelişi güzel istihdam yaptı. Bu partizanlık bile değildir. Düpedüz siyasi rüşvettir! Daha bu ay gerçekleştirilen CTP Kurultay’ına herkes tanık oldu. Başbakan Özkan Yorgancıoğlu İrsen Küçük gibi mi davrandı? Hangi sisteminden bahsediliyor? İktidarda olan her partinin başkanı kurultay döneminde seçim kazansın diye 366 tane istihdam mı yaptı bugüne kadar?
2- “Olsun ama. 366 kişinin suçu ne? Esas onları işe alanlar suçludur!”
İrsen Küçük ‘kurultay iradesini etkilemek’ için bu istihdamları yaptığını sadece biz mi biliyorduk? İstihdam edilenler bilmiyor muydu? Ortada kurultay sonucunu etkilemek için işe alıp oy devşirme hesabı var. Yani siyasi bir rüşvet söz konusu. Rüşveti verenin suçlu olduğu, alanın ise hiçbir suç payı taşımadığı bir mantık olabilir mi? Kaldı ki, herkes kamu sınavına girecek. Girdikleri işe siyasi rüşvet karşılığında değil de bilgileri ve becerileri karşılığında girdiklerini ispat etme şansları doğacak.
3- “Geçmişte de geçici statüsünde istihdamlar yapıldı. Sadece 366 kişiyi cezalandırmayalım. Bugüne kadar giren tüm sözleşmelilere sınav yapılsın o zaman …”
Evet doğrudur, bugüne kadar her hükümet sözleşmeli statüsünde bir sürü istihdam yapmıştır. Ancak 366 kişi geçici statüsünde istihdam edildiği için toplumda infial yaratmamıştı. İrsen Küçük, kurultay iradesine yönelik 366 kişiyi istihdam ettiği için toplumda infial yaratmıştı. Dolayısıyla 366 kişi, sırf geçici olarak işe alındıkları için yeniden sınava girmeyecekler. İrsen Küçük tarafından ‘Kurultay iradesini etkileme’ projesinin (yani siyasi rüşvetin) parçası haline dönüştürüldükleri için yeniden sınava girecekler. İrsen Küçük’ün kurultaya yönelik nasıl istihdam yaptığını ve bunun neden kabul edilemez olduğunu Küçük’ün kurultaydaki rakibi Ahmet Kaşif ve Kaşif’i destekleyenler televizyonlarda tek tek anlatmıştı. Dolayısıyla, 366 kişinin yılbaşı gecesini eski Başbakan İrsen Küçük’ün evinin önünde geçirmesi daha doğru olur.
4- “Başsavcılık görüş bildirdi, istihdamlar idarenin tasarrufudur dedi. İdarenin tasarrufu dediyse bu durum hukuka aykırı değil. Dolayısıyla, yeniden sınava gerek yok. Buna ilaveten, CTP’de koalisyon hükümet ortağıdır. Ortağının görüşüne ve vicdanına kulak vermek zorundadır.”
Başsavcılık, ‘etliye sütlüye dokunmayan’ bir karar üretti. UBP Kurultay’ı süresince, Ahmet Kaşif ve Kaşif’i destekleyenlerin televizyonlarda nasıl istihdamlar yapıldığı konusundaki beyanatlarını duymamışlar herhalde. Bu beyanatları iddia olarak kabul edip, bu konuyu araştırma ve delil toplama gibi şeyler akıllarından hiç geçmemiş. Hukukun hukuk, savcının da savcı olduğu bir ülkede, bahsi geçen olay ‘siyasi rüşvet davası’ olarak çoktan yargıya intikal ederdi. Ortada düpedüz siyasi bir rüşvet söz konusu. Herkes görüyor ama Başsavcılık bunu göremiyor.
Başsavcılık’ın bildirdiği ‘yapanın yanına kâr kalsın’ görüşü, bu istihdamların Kurultay istihdamı olduğu gerçeğini değiştiriyor mu? Bu hususta, İrsen Küçük’e hukuken en ufak bir sorgulama yapılmaycaksa dahi, yaptığı istihdamların Kurultay’da oy devşirmek için yaptığı gerçeğini değiştiriyor mu? Hayır değiştirmiyor. 366 vatandaşımızı diğer iş arayan vatandaşlarımızla kamu sınavına tabi tutmamak demek, İrsen Küçük’ün kurultay istihdamlarını siyaseten aklamak demektir.
Serdar Denktaş’ın vicdanı bu durumu aklamaya el verebilir. Serdar Denktaş’ın vicdanının “366 çarpı 4 = 1464 oy” hesabından daha geniş olması gerekir. Hükümet’in büyük ortağı olan CTP, toplumda var olan genel sağduyunun ve vicdanın sesine kulak vermek zorundadır!
En Adaletli Çözüm Modeli
Eğer hükümet ilerleyen dönemlerde tüm geçicileri kapsayacak daha geniş çaplı bir proje üretmez ise, adalet tamamen yerini bulmuş sayılmayacaktır. En adaletli çözüm, 366 kişilik kurultay istihdamıyla başlamaktır. Ardından da geçici statüsünde bulunanların tümünü bir şekilde sınava tabi tutmaktır.
“Sağ cephede aynı şeyi söylemiyor mu? Niye sadece 366 kişi sınava tabi tutulacak, diğer geçiciler de sınava girsin demiyorlar mı?” diye soracaksınız. Evet öyle diyorlar ve şaşırtmacaların püf noktası da bu! Tüm bunları kamuda geçici problemine son vermek için değil, 366 kişiye sınav yaptırmamak için söylüyorlar. Kurultay istihdamlarını bir oldu bittiye getirmek için söylüyorlar. Sağ cenahın ne kadar geçici varsa kamu verimliliği adına hepsini de kademeli olarak sınava tabi tutmak ve geçici problemine köklü bir çözüm bulmak gibi bir projesi yok!
2004 yılından bugüne, CTP’si, DP’si ve UBP’si kamuya geçici statüsünde istihdamlar yaptığı bir gerçektir. Dolayısıyla, tüm partiler geçmişte yaptıkları geçici istihdamları köklü bir çözüme kavuşturmakla mükelleftirler. Olası çözüm senaryolarından en adaletsizi hiçbir şeye dokanmamaktır. Geçmişte yapılan partizanlıkları mazaret göstererek kurultay istihdamları üzerinden gerçekleştirilen siyasi rüşvetin üzerini kapatmak en adaletsiz çözümdür. Kurultay istihdamlarını sınava tabi tutup arından da geçici statüsünde geriye dönük hiçbir düzenlemede bulunmamak da bize en adaletli çözümü sağlamaycaktır!
Evet, devenin neresi doğru misali bir durumla karşı karşıyayız. Ancak, en adaletli çözüm bu değil derken (neden sadece kurultay istihdamlarını sınava tabi tutuluyor?), en adaletsiz çözümü savunmak (366 kişi dahil hiç kimse sınava tabi olmasın), ‘deve sen hep eğri kal’ demekten başka bir anlama gelmiyor.