Bilge Azgın’la ‘Dönüşümsel İletişim’
Dönüşümsel iletişim eğitimini almak Bilge Azgın’ın da dediği gibi herkesin hakkı…
Filiz Uzun
Bilge Azgın ile sohbetlerimizde bana dönüşümsel eğitimlerden bahsetmişti ve Marshall B. Rosenberg’in “Şiddetsiz İletişim” kitabını önermişti. Kitabı 2-3 günde bitirdim ve çok ilgimi çekti. Bilge’nin eğitimlerinin sadece ‘Şiddetsiz İletişim’ olmadığını biliyordum. Birçok alandan yararlanarak hazırladığı 8 saatlik eğitimine katıldım. Tek kelimeyle müthişti. Bende inanılmaz fark yarattı.
Beynime kazınan konuların en başında “Raket sallama” oldu. Bunun anlamı; İlişkide olduğumuz insanda en çok şikâyet ettiğim şeyler. Kendimde birkaç deneme yaptım. İnsanların size raket salladığı (şikâyet ettiği) şeylere siz de raket sallayarak, bahaneler bularak, sorumluluk almadan yanıtlar verdiğinizde inanın sorun çözülmeyecektir. Bu durum tüm yaşamınız boyunca katlanarak artacaktır. Hayatınızdaki insanlar, bu sorunu kendinizde çözmediğiniz sürece sizden uzaklaşacak ya da sizi sevmeyecektir. Ve bu sizi hasta etmekle kalmaz etrafınızda sizi seven insanları da hasta ve mutsuz edecektir. Ya da onları kaybedeceksiniz.
Dönüşüme kendinizden başlamalısınız. Siz dönüştükçe mutlu olacak, sizinle birlikte; sizi sevenler de dönüşüp mutlu olacaktır.
Dönüşümsel iletişim eğitimini almak Bilge Azgın’ın da dediği gibi herkesin hakkı…
AKADEMİK EĞİTİMİN DÖNÜŞÜMSEL İLETİŞİMLE BAĞLANTISI
Dönüşümsel iletişim ya da şiddetsiz iletişim hakkında eğitimler veriyorsun. Senin aldığın akademik eğitimlerinle bağlantısı nedir bu eğitimlerin?
Dönüşümsel iletişim benim birçok farklı eğitimimden yararlanarak yarattığım bir konudur. Kendimden de kattığım şeyler var tabii. Ben Siyaset Bilimi üzerine doktora yaptım. Lisans eğitimim ise Felsefe ve tarihtir. Şu an YDÜ’de öğretim üyesi olarak çalışırken vermeyi seçtiğim dersler siyasal uzlaşı, politik psikoloji, dünya dinleri, doğu dinleri ve felsefesi gibi dersler oldu.
Nasıl bu alana yöneldin? Neden iletişimle ilgilendin? Bir eksiklik mi hissettin bu alanda?
Tüm akademik eğitimlerimden sonra kişisel gelişim ve farkındalık eğitimleri de aldım. Tüm bu eğitimleri birleştirerek önce kendimden yola çıktım aslında. Kendimi nasıl daha iyi tanıyabilirim? Bilgi birikimimi kullanarak insanlarla nasıl daha iyi bağlantı kurabilir ve bilgilerimi nasıl aktarabilirime odaklandım.
DÖNÜŞÜMSEL EĞİTİM NEDİR?
Kişisel eğitimlerini nereden aldın?
Dünya çapında global bir şirket olan Landmark’ın tüm eğitimlerini aldım ve iki sene boyunca bu şirketin tanıtım liderliğini yaptım. Şiddetsiz iletişim bu eğitimlerden sadece biriydi. Dönüşümsel iletişimle ilgili de çok araştırmalar yaptım. Hatta Şiddetsiz iletişim ve farklı dönüşümsel iletişim metotlarını üniversitedeki derslerim arasına ekledim. Öğrencilerimle bu alanda çalışma fırsatı buldum. Bu eğitimler sadece bilgi ağırlıklı değil deneysel eğitimlerdir ayrıca. Kendi içerisinde sizleri düşündüren, Sokratik metotla sizleri sorgulatan ve kendi kendinizi daha çok keşfetmenizi sağlayan eğitimlerdir.
Dönüşümsel iletişimi bu kadar önemsemen, hem üniversitedeki derslerinin arasına hem de üniversite dışında kurslar açarak halka bu eğitimleri vermekteki esas nedenin nedir?
Ben bu dersleri üniversitedeki öğrencilerime anlatan bir eğitmen olarak, onların hayatlarında yarattıkları farka bizzat tanıklık eden biriyim. Bunun yanında bu eğitimleri önce kendimde denedim ve kendimdeki farklılığı ve dönüşümü de fark ettim. Özellikle sömestrin başındaki öğrenci ile sonundaki öğrenci arasında büyük olumlu farklılıkların olması beni oldukça mutlu etmişti. Bu dönüşüm tanım yerindeyse tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibiydi. Bu yüzden de ben bu eğitimlere değişim değil de dönüşümsel iletişim demeyi daha uygun buldum. Çünkü çok farklı başkalaşım yaşanıyor. Dönüşüm; Carl Gustav Jung’un yazdığı “Symbols of Transformation” adlı kitabından beri önemli ve gündemdedir. Herkesin böyle bir eğitimi hak ettiğini düşünüyorum.
Senin vermiş olduğun eğitim inter-disipliner bir eğitim. Birçok alanı içinde barındırıyor.
Elbette. Ben; Doktora eğitimimi tamamlayana kadar birçok akademik eğitimden geçtiğim halde hiç böyle bir eğitimle karşılaşmadım. Kendimi sorgulatacak bir eğitim bana verilmemişti. Felsefeden de, uzlaşıdan da, iletişimden de, psikolojiden de beslenen inter-disipliner bir eğitimle ben açıkçası hiç karşılaşmamıştım bu güne kadar. Ben bu karışımı ortaya çıkardığımda gerçekten çok güçlü bir karışım oldu. Bunu bizzat öğrencilerimle yaşadıkça ve kendimdeki dönüşümü de fark ettikçe benim için daha önemli oldu. Çünkü kendinizdeki dönüşüm karşınızdakini de dönüştürüyor. O da bir başkasını. Ayrıca kendi hayatıma neşe, huzur, ilham, sevgi kattığını da gördüm. Dolayısı ile bunu herkes hak ediyor.
Bu alanda farkındalığın gelişmeden önce ya da dönüşmeden önce mutsuz muydun?
Daha az farkındalıklı olduğumu yüzde yüz söyleyebilirim. Kendimi daha az sorguladığımı, daha çok dış dünyayla ilgilendiğimi ve dış dünyada daha çok hata bulmaya çalıştığım bir noktadaydım birçok insan gibi. Kendi içime giden kapıları açtım. Dış dünyaya alışkınız da kendi içimize kapıları açtığımız zaman orada başka bir dünya olduğunu gördüm. Ve kendi iç dünyamdaki gerçeklikleri bulmaya başladım. O zaman daha samimi bir hayat, daha özgürlükçü bir hayat, daha huzurlu ve daha mutlu bir hayat gördüm.
ÜNİVERSİTEDEKİ ÖĞRENCİLERİN DÖNÜŞÜMÜ
Üniversitede verdiğin bu dersler talep ediliyor mu?
Evet çok fazla. Öğrenciler devamlı beni sormaya başladılar. Bu dersi alan diğerlerine söylüyor ve talep arttı tabii. Değişik bir hoca, değişik dersler denmeye başladı. Çünkü sadece teorik bilgi değil dönüşüm yaratan bilgiler bunlar. Öğrencilerimin sadece kendilerinde değil çevrelerinde de dönüşümün başladığını görüyorum. Anne-babalarıyla, arkadaşlarıyla ilişkileri de dönüşüyor. Çok ilginç bir deneyim oldu benim için de.
Ve sonra daha çok insana ulaşmak isteyerek dışarıda da kurslar açmaya başladın. Öyle mi?
Evet. Bu bilgileri yaymanın sorumluluğunu hissettim. Üniversite alanı rahat bir alan, dersine girip çıkarsın, makalelerini yazarsın o kadar. Bir noktadan sonra dedim ki kendime; bu eğitimlerin sınırlı kalması seninle ilgili bir şey. Bu eğitimleri daha çok insana yaymakla ilgili sorumlusun. Dışa açılmak daha çok sorumluluk gerektiren bir durum. Bu da sizi daha çok öğrenmeye, araştırmaya itiyor.
KİŞİSEL GELİŞİMCİ DEĞİLİM
Seni kişisel gelişimci gibi görenler mi var?
Ben insanları iyileştiriyorum diye bir iddiam yoktur. Guru da değilim. Böyle bir tarzım da yoktur. Ben multidisipliner bir alt yapıya sahip bir eğitmenim. Bana eğitime gelen insanlar bu bilgilerin çok faydasını gördüğünü söylüyorlar kendi hayatları için. Bu benim için yeterlidir.
Üniversite derslerinin dışında kurslarına gelen insanlar farklı eğitim düzeylerine sahip farklı yaş gruplarından insanlardan oluşuyor. Üniversiteden farklı. Bu senin için sorun oluyor mu?
Hayır bilakis çok seviyorum bunu. Yediden yetmişe herkes bu eğitimlere katılabilir. Ve farklı eğitim düzeylerinde de olabilirler. Farkındalık böyle bir şey. Her insan aynı duygulara sahiptir. Ayrıca ben üniversitede master ve doktora derslerine de giriyorum ve o derslerimde de farklı yaşlarda farklı meslek gruplarına ait insanlar benden dersler alıyor. Hatta bu eğitime en yakınlarıyla gelebilir herkes. Eşiyle, çocuklarıyla birlikte.
SİYASET VE DÖNÜŞÜMSEL İLETİŞİM
Siyaset bilimi eğitimin var. Siyasetteki bu iletişim dilini nasıl buluyorsun?
Evet benim bir siyaset geçmişim var. Ve aslında çıkış noktam tam da burasıydı. Çünkü siyasette çok önemli bir eksikliği fark etmiştim. Bu eksiklik; bir takım ideolojik kalıplar içerisinde pek fazla kendi kendilerini sorgulamadan ve devamlı bir kavga içinde olduklarıdır. Bir üstün gelme durumu, ideolojinin yanında; güç ve statü/pozisyon kapma üstüne oyunlar oynanıyor siyasette. Değişen başkanların ya da partilerin de fark yaratmadığını gördüm. Sadece burada değil tüm dünyada. 20’li yaşlara kadar insanlar için en büyük faydayı siyasetle yapabileceğimi düşünüyordum. Sonradan bunun böyle olmadığını, olamayacağını anladım. En büyük devrimin/farkın insanın kendini dönüştürmesiyle olabileceğini gördüm. Bende faydası olan bu dönüşümün ancak bu dönüşümsel eğitimle olabileceğini anladım. Bu bilinç devrimidir beni heyecanlandıran.
Nedir eğitimlerinde anlattığın? Neyi dönüştürüyorsun? İnsanları dönüştürmek kolay mı?
Birçok psikolog Jung dahil en zor olanın kendini sevmek, kendini affetmek ya da kendini kabul etmek olduğunu söyler. Ve tüm temel eğitimler bunun üzerine kuruludur. Evet, bu doğrudur da bunu yapmanın tekniği nedir? Bunu demekle olmuyor yani. Her dönüşümsel eğitimde olan yöntemlerden bir tanesi, bizim farkında olmadığımız noktalarımızın kendi kendimizde farkına varmaktır. Kör noktaları görmek olarak da ifade edilir terapilerde. “Kendimizde farkında olmadığımız ama başkalarının bizde fark ettiği noktalarımızın farkına varmak”. Bu eğitimlerde en etkili yöntem eğitimcinin samimi olmasıdır. Eğitimci kendinde fark ettiği olumsuzlukları da samimiyetle paylaştığında katılanlar da samimiyetle kendindeki olumsuzlukları kabul etmeye başlar. Bir de bu eğitimlerde insanlar olumsuz yanların sadece kendilerinde olmadığını görür.
KÜLTÜREL FARKLAR
Ben açıkçası Kıbrıs’ta yaşayan insanların en azından Kıbrıslı Türklerin iletişim konusunda başarısız insanlar olduğumuzu düşünüyorum. Kendimizi ifade etmekte ve isteklerimizi açıkça söylemekte sıkıntılarımız var. Ne düşünüyorsun sen bu konuda?
Ben de öyle olduğunu düşünüyorum açıkçası. Ancak sadece bizde değil Akdeniz bölgesindeki toplum yapılarında, Orta Doğu, Balkanlara kadar uzanan bölgelerde benzer sorunlar var. Özgür şekilde kendini ifade edememe oldukça yaygın bir sorun. Neden? Çünkü bu toplumlar korku kültürü olan toplumlardır. Otoritenin saygınlığını korkutarak sağladığı toplumlardır bunlar. Okuldan itibaren. Ataerkil toplumlarda kültürel şartlanma, kodlanmalar var. Hiyerarşinin daha katı, daha önemli ve hiyerarşi uçurumunun daha yüksek olduğu toplumlardır bunlar. Böyle toplumlarda şartlı sevgiler vardır. Ve bedel ödeyenler çok fazladır.
SEÇİM BİREYLERİN
Böyle bir toplumda yetişen ayrıca sorumluluk almayı öğrenemeyen, bağımlı yetiştirilen insanlara yaptığı hataların sorumluluğunu almasını öğretmek zor olsa gerek.
Ben; bunu yaparsan bunlar dönüşecek ancak sen bu konfor alanında kalırsan böyle yaşamaya devam edeceksin diyorum. Seçimi onlara bırakıyorum. Bu kursa gelen biri zaten bu yaşamından memnun olmayanlardır ve dönüşmeye hazırdır. Ne yazık ki ne ailelerde ne de toplumda böyle bir alan yaratılmıyor çocuklara, kendilerini keşfetmeleri ve özgürleşmeleri için. Bu kurs onlara kendilerini tanıma ve özgürleşmeleri için alan yaratıyor. Bireysel olarak istekli ve farkındalıkla, hazırlıklı gelenler için bu dönüşüm daha kolaydır. Ancak kurumlar talep ettiği eğitimlerde dönüşüm çok da kolay değildir. Çünkü 50-100 çalışanla çalışıyoruz. Eğitimlerin tekrarlanması gerekmektedir.
Bu tür eğitimler okulların müfredatlarına da eklenmeli midir?
Kesinlikle konmalıdır. Bilinç devrimi okullarda başlamalıdır. Bunun için KKTC bürokrasisi ile nasıl iletişim kurabiliriz bilmem ama mutlaka bu yapılmalıdır. Finlandiya’da, İngiltere’de bu tür eğitimler okullarda öğretiliyor. Minedfulnessden tutun da iletişim eğitimlerine kadar hepsi var. Sanırım bu eğitimler birçok insana ulaştıkça ve faydaları görüldükçe yayılacak ve talep edilecektir diye düşünüyorum.
BÜROKRATLARA DA DÖNÜŞÜMSEL İLETİŞİM ŞART
Belki önce bu eğitimi siyasilere vermelisin. Egolarından arınıp sorumluluk almayı öğrenmeye en çok onların ihtiyacı var. Sonrasında üstlerine düşeni yapacaklardır.
Böyle bir arzum var. Özellikle sağlıkta bu eğitime çok ihtiyaç var. İletişim hasta –çalışan ilişkisi, bakım-şefkat bu alanda çok önemli. Belediyelerle de çalışmayı çok istiyorum. Bu anlamda açık görüşlü belediye başkanları var. Bu tür eğitimler için genellikle Türkiye’den eğitimciler davet edilirdi. Şimdi bizler varız ve birlikte çalışmaya hazırız.
Ben bu eğitimlere katıldım ve beni en çok etkileyen şey sen dönüştüğünde çok da fazla efor harcamadan karşındakinin de çok hızlı bir şekilde dönüştüğünü görmek oldu.
Bu senin bu eğitimlerde tecrübe ettiğin bir şey. Yüzde yüz katılıyorum ben de aynı şeyi tecrübe ettim ve katılan birçok kişi de aynı şeyi söylüyor.
Tüm mesele samimi bir şekilde duygularını, hissettiklerini ve karşındaki insandan isteklerini rica ederek ifade edebilme yetisi kazanıyor kişiler bu eğitimde.
Aslında tam da budur vermek istediğimiz mesaj. Samimiyet. Samimi bir içsel dönüşüm olduğunda o dışa yansır. Ve karşıdaki insan buna duyarsız kalamaz. Yaptığınız davranışın sorumluluğunu almayı öğrenmek.
DUYGU VE İHTİYAÇLARIMIZI DOĞRU İFADE ETME
Yine bu eğitimde fark ettiğim şeylerden biri de duygu diye tanımladığım birçok şeyin düşünce/analiz olduğu. Hissettiklerimizi de tam olarak ifade etmek için uygun kelimeyi bulmakta çok zorlandığımızı fark ettim. Ki ben kendimi iyi ifade eden biri olarak bilirdim.
Bir kere bunu bu eğitimle kendin bulman çok önemli benim için. İçsel keşif bu işte. Genellikle fark etmediğimiz şey insanları ne kadar çok yargıladığımızdır aslında. Ben de öyleydim. Öyle bir dünyaya doğduk çünkü yargılamanın, suçlamanın normal olduğu bir dünyaya. Kognitif psikolojide bireyin sağlıklı düşünceler edinmesi sağlanır ki doğru düşünceler doğru duygulara geçsin. Şiddetsiz iletişimde birçok insan duygularının farkında olmadığı için birçok zihinsel yargılama ve analizi duygu zannediyor. Bunu birbirinden ayırmamız gerekiyor ki duygularımızın farkına varalım. Analitik zekâmız, bilim, bilgi bize çok şey kattı fakat bununla şefkati yakalayamazsınız. Analitik zekâmızla profesör olabiliriz ama sevgi ve şefkati yakalayamayız. Ben akademik bir ortamdayım ve bunu görebiliyorum. Bilgi tek başına yeterli değildir mutluluk için.
Sanırım insanlık artık bunun farkında, bilgi, para, ev, araba zenginlik mutluluk getirmiyor ve bu tür dönüşümsel eğitimlerin tüm dünyada artması bu yüzden sanırım.
Kesinlikle haklısın daha da gerekli hale gelecektir.
ÖNCE KENDİNE SONRA KARŞINDAKİNE EMPATİ
Bu eğitimlerde empatinin ne kadar önemli olduğu da vurgulanıyor.
İnsan kültürel olarak her şeyi kişisel algılamaya meyillidir. Ne zaman ki yargılarınızı bir tarafa koymayı öğrenirsiniz işte o zaman karşınızdakine empati ile bakmayı öğreniyorsunuz. Karşınızdakinin davranışının sizinle ilgili değil de kendi duygu ve ihtiyaçları ile ilgili olduğunu öğreniyorsunuz. Örneğin sen yorgunken bağırıyorsan ihtiyacın olan dinlenmektir. Bunu fark ettiğinde karşınızdaki kişinin de aynı nedenlerle ya da başka ihtiyacı karşılanmadığı için bunu yaptığını anlıyorsunuz. Ve bunu fark ettiğinizi ona ifade ettiğinizde anlaşıldığı için mutlu oluyor.
Bu eğitimlerine katılmak isteyenler sana nasıl ulaşabilirler?
Bu eğitimlerin pazarlama, tanıtma işine pek giremedim doğrusu. Ancak sosyal medyadan bana ulaşabilirler. Bir de bloğum var. Bilgeazgın.com. Bu güne kadar yazılarımı yayınlıyordum bloğumda akademisyen olarak. Artık yapacağım eğitimlerin duyurularını da oradan yapacağım beni oradan takip edebilirler.
Ben de eğitimlerine katılan biri olarak söyleyebilirim ki bende büyük farkındalık yarattın. Teşekkür ederim
Ben teşekkür ederim. Sen zaten bir eğitimcisin, farkındalığın çok yüksek ve hazırlanarak geldin. Kitabı alıp okudun. SOS Gençlik Merkezi’nde birlikte yaptığımız eğitimde de çok etkileyici bir deneyimini paylaştın. Senin verdiğin örnekle yapılan eğitim gençlerde çok büyük etki bıraktı. Bunun için ben de sana teşekkür ederim. Bu eğitim herkesin hakkıdır. Herkes kendini keşfetmeyi hak eder. Bu yüzden dönüşümsel eğitimlere katılsınlar. Bana olmasa da güvenilir eğitmenlerin eğitimlerine katılsınlar mutlaka.