1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Bilgi sahibi olanlar paylaşsın…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Bilgi sahibi olanlar paylaşsın…”

A+A-

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kayıplar Komitesi’ne 75 bin Euro bağış yaptı… Akıncı’dan iki topluma çağrı: “Bilgi sahibi olanlar paylaşsın…”

 

ah.jpg

Lefkoşa, 30 Ocak 2019 (T.A.K): Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, çalışmalarına katkı oluşturması amacıyla, Cumhurbaşkanlığı olarak Kayıp Şahıslar Komitesi’ne (KŞK) 75 bin Euro bağış yaptı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk üyesi Gülden Plümer ve BM’nin atadığı 3. Üye Paul Henri Arni’yi kabul etti.

Akıncı, kabulde yaptığı konuşmada, kayıplar konusunda bilgisi olanların bunu komiteyle paylaşması çağrısında bulundu.

AKINCI: “YILLARIN GEÇMESİ KAYIPLARA ULAŞMAYI ZORLAŞTIRIYOR”

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıs’ta çok önemli ve değerli hizmet yürüttüğünü belirtti. Kıbrıs’ın tarihinin acılarla dolu bir tarih olduğunu, her iki toplumun da bu acılardan nasibini aldığını söyleyen Akıncı, yaşanan acılarda kayıplar konusunun önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, iki taraftan da toplam 2001 kayıp olduğunu dile getirdi.

Akıncı, yıllar geçtikçe kalıntılara ulaşmanın daha da zorlaştığını, bunun sebeplerinin de olayların şahitlerinin bir kısmının artık hayatta olmaması ve yaşayanların da konuşmak istememesi olduğunu söyledi.

AKINCI’DAN BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMA ÇAĞRISI

Kayıplar konusunda Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslır um toplumunda bilgi sahibi olanlara, bildiklerini paylaşmaları çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:

“Yılların geçmesi kayıplara ulaşmayı zorlaştırıyor. Olayların şahitlerinin hayatta olmamaları bu güçlüğü artırıyor. Bu konularla ilgili konuşma isteksizliği de çalışmalara yardımcı olmuyor. Bundan dolayı, yeri geldikçe bu konuyla ilgili bilgi sahibi olan insanlara vicdani muhasebelerini yapmaları çağrısı yapıyorum. Her iki topluma dönük olarak da bu çağrıyı yapıyorum, sadece kendi toplumumuza değil, Kıbrıslırum toplumunda da bu konularda bilgi sahibi olanların, Kıbrıslıtürk toplumunda da bilgi sahibi olanların Kayıp Şahıslar Komitesi’ne verecekleri bilgiler çok anlamlıdır, çok değerlidir.”

“AİLELER, KALINTILARIN BULUNMASINI DÖRT GÖZLE BEKLİYOR”

Cumhurbaşkanı Akıncı, bazı ailelerin kayıp yakınlarının kalıntılarına ulaştıkları zaman yaşadıkları duygu selini ve Limasol’da 64-65 döneminde kayıp yakınlarının yaşadıklarını da yakından gördüğünü belirterek, her iki toplumda da ailelerin, kalıntıların bulunmasını dört gözle beklediğini kaydetti.

Akıncı, “Bu konuda bilgi sahibi olanlar sesimi duysun ve yardımcı olalım. Kimse kulaklarını tıkamasın. Bilgisi olanlar bizimle ve komiteyle paylaşsın. Bu yapacakları hem vicdanen rahatlık, hem de huzur getirecektir “ diye konuştu.

Akıncı, zamanın tükenmekte olmasının, fiziki yapılaşmanın artmasının, bilgi sahibi olanların yaşlarının ilerlemesi ve bunlara bağlı olarak da buluntuların sayısının azalması nedeniyle bilgi sahibi olanlara yardımcı olmaları çağrısı yaptığını söyledi. 

“BU KOMİTEYE BİLGİ VE MADDİ AÇIDAN DESTEK OLMAK BİR İNSANLIK GÖREVİDİR”

Kayıpların bulunması çalışmalarına katkı oluşturması amacıyla KKTC Cumhurbaşkanlığı olarak Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 75 bin Euro’luk katkı yapma kararı aldıklarını ve Gülden Plümer Küçük ile Paul-Henri Arni’yi bu nedenle davet ettiğini belirten Akıncı, “Onların çalışmalarının başarısı, acılı ailelerin yaralarının bir nebze olsun sarılması anlamına gelmektedir” dedi.

Akıncı, Komiteye çalışmalarında başarılar dileyerek, bu çalışmaların başarısının acılı ailelerin yaralarının sarılması anlamına geldiğini vurguladı.

Acının milletinin olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Acı insani bir duygudur, Türk’ü de aynı acıyı hisseder, Rum’u da aynı acıyı hisseder. Dolayısıyla bu komite insani bir görev yerine getirmektedir. Bu komiteye bilgi ve maddi açıdan destek olmak bir insanlık görevidir” diye konuştu.

ARNI: “BU YARDIM DAHA FAZLA KAYIP GÖMÜ YERİ TESPİT ETME ŞANSI TANIYACAK”

BM’nin atadığı 3. Üye Paul Henri Arni ise, geçen yıl kimliklendirdikleri kayıp sayısı konusunda iyi netice elde ettiklerini kaydetti. Arni, ve özellikle gömü yerlerinin tespiti, kimliklendirme ve kalıntıların ailelere teslim edilmesi şeklinde zor bir görev yürüttüklerini, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını ifade etti.

Bu bağışın kendilerine, çalışmalarını yoğunlaştırma ve  bu yıl, geçen yıldan daha fazla kayıp gömü yeri tespit etme şansı tanıyacağını kaydeden Arni, Akıncı’ya teşekkürlerini sundu.

KÜÇÜK: “CUMHURBAŞKANLIĞI HER TÜRLÜ DESTEK”

Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslıtürk üyesi Gülden Plümer Küçük de, Akıncı’ya, yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ederek, bu konuda yaptığı yardım çağrılarına da yürekten katıldığını söyledi.

Plümer, Cumhurbaşkanlığı’nın komitenin Kıbrıslıtürk üye ofisine araştırmalarında her türlü desteği verdiğini de vurguladı.

KOMİTE’DEN RESMİ TEŞEKKÜR…

Kayıp Şahıslar Komitesi, kendilerine Kıbrıslıtürk toplumu adına 75 bin Euro’luk bağışta bulunan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya teşekkürlerini sundu.

Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, bununla Kıbrıslıtürkler tarafından 3 yıl içinde komiteye yapılan yardımın 433,000 Euro’ya ulaştığı kaydedildi.

Açıklamada, bu yardımın Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kazı, kimliklendirme ve kalıntıların ailelere teslimi çalışmalarına ve yıllarca çok sayıda aileyi etkileyen belirsizliğe son verilmesi hedefine katkıda bulunacağı ifade edildi.

Açıklamada, bugüne kadar, her iki toplumdan 927 kayıp kalıntısının kimliklendirilip ailelerine teslim edildiği de yer aldı.

Haber: Arzu Köprülü, Fotoğraf: Erol Uysal.

(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 30.1.2019)


 

BİR KİTAP…

 

Reneta Sibel Yolak’ın yeni kitabı ‘Nazilerin Gölgesinde Çölde Açan Çiçekler’ çıktı…

 

“Hangi çiçek, diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar?...”

“Hangi çiçek diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar. Hangi kuş diğerine ‘farklı ötünce’ yasak koyar. Derisinden, dilinden, ırkından, dininden dolayı öldürülüyor insanlar. Ah insanlar. Her şeyi bulup, kendini bulamayanlar…” demişti Charles Bukowski…

Reneta Sibel Yolak’ın yeni kitabı “ Nazilerin gölgesinde çölde açan çiçekler” yayınlandı. Uzun bir araştırma ve çalışma döneminden sonra ortaya çıkan kitap 2. Dünya Savaşı’nda yaşanmış gerçek yaşam öykülerini içeriyor.

Kitapta duygu ve gözyaşı yüklü bir o kadar da cesaret ve fedakârlık örneklerini sergileyen gerçek yaşanmışlıklar aktarılıyor. Reneta Sibel Yolak Holokost’ta kurtulan her insanı çölde açan çiçeklere benzetiyor.

Yazar şöyle diyor: “Her hayat bir öyküdür ve her öykü bir hayattır. Geçmişe dönüp bu hayatları incelediğimizde hem ders çıkarır hem de karanlıkta kalan her insanın öyküsünü öğreniriz. Gün ışığına çıkan her öykü bir öğretmendir. Gün ışına çıkan her öykü bir mucizedir. Gün ışığına çıkan her öykü bir insanı anlatır. İşte bu öyküler sayesinde insan yaşananları öğrenir ve unutmaz. İnsan yüce Tanrı’nın kendisi için ne gibi mucizelere gerçekleştireceğini ve kendisi için saklanan mutluluğu önceden bilemez.

Ümit her insanın içinde saklı bulunan bir kuştur. ‘Senin her şeye yeten bir Rabbin varken umudunu yitirme. Allah bir kapıyı açarsa hiçbir güç o kapıyı kapatamaz’ sözlerine inanın. Kitabın adı Nazilerin gölgesinde çölde açan çiçekler’. Neden kitabıma bu ismi verdim? Normal şartlarda çölde çiçek açmaz. Hiç çölde bulundunuz mu? O kadar kurak ve ıssız kumların içinde. Ben bulundum. Bir çölde çiçek açması imkânsızdır. ‘Çölde çiçek açar mı?’ dediğinizi duyar gibiyim. Eğer yüce Tanrı isterse çölde de çiçekler açabilir. Kurak ve susuz bir çölde çiçek yetişmesi nasıl zor bir mucize ise, Holokost yıllarında bir insanın kurtulması veya hayatta kalması da bir mucizedir. Her Holokost kurtulanı da çölde açan bir çiçektir.”

Yazarın kitabından bir bölüm: “Bazı insanlar için Holokost ’u unutmak çok zordur. Hatta imkânsız. Yaşanan fiziksel ve Psikolojik travmalar yıllar boyu unutulamaz. İnsanların insanlıktan çıktığı, insan isimlerinin yok olup sadece numaraya dönüştüğü, Yahudi olduğu üstündeki “Davut’un Yıldızıyla” teşhir edilmiş bir hayat. Yaşamak için hayata tutunmaya çalışan binlerce Yahudi’nin çığlıkları ve aynı zamanda hayatta kalabilme için yaşam savaşı vermesi bugün bile Holokost’un canlı tanıklarının akıllarında, hafızalarında dün gibi. En büyük intikam “YAŞAMAKTIR”. Öldürene ve öldürmeye karşı verilen savaşta, yanan insanların kokusu, toplu mezarlar, lanetli Alman generallerin çizmeleri ve formaları daha yüzyıllarca nesillerin zihninden gidemeyecek. İnsan tarihini ve geçmişini bilirse geleceğe daha bilinçli bakabilir. Holokost kurtulanlarının hepsine Allah gecinden versin. Uzun ömürler diliyorum ama Holokost kurtulanlarının büyük bir bölümü on yıl sonra büyük ihtimalle aramızdan ayrılacak. Bu kanlı tarihe tanıklık edenler yaşarken bir şeyler yapmalı ve öykülerini yazmalıyım diye kendimi sorumlu hissettim. Çocukluklarını yaşayamadan, hayatları çalınmış, yılları çalınmış savaş çocukları. Lanetli Hitler’in ölüm planından kaçabilen şanslı çocuklar. Dilerim hiçbir ülke artık savaş görmez. Çünkü savaşta en çok zararı çocuklar görüyor”.

Kitap Gözlem Yayınevi’nde satılmakta ve internetten de sipariş verilebilmektedir.

bb-042.jpg

(AVLAREMOZ – 30.1.2019)

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1534 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar