BİLİNCİMİZİ ÇALMASINLAR
BİLİNCİ çalınan bir toplumuz biz.
Çok uğraşıldı bunun için!..
Hele de yakın tarihi derin travmalar içerisinde yaşadığımızı düşünürsek, çok zor olmadı...
Göçler... Korkular... Acılar...
Ganimet... Üleşme... Yağma...
Gelecek belirsizliği yüklenerek uyandığımız karamsar sabahlar...
Tarihin çarpıtıldığı, tarlalara sürekli kin tohumlarının atıldığı, bağımlılığın tavan yaptığı, sömürge artığı yöntemlerin bir kobay misali üzerimizde uygulandığı gerçeği içerisinde ‘bilinçlerimiz’ çıplak kaldı ortada, korumasız kaldı, yem oldu uyanıklara...
***
El yapımı bir bomba, ‘Rumca gazeteye sarılarak’ atılmıştı, Türk Haberler Bürosu’na...
Sene 1958!..
Sonra Kıbrıslı Rumlar katledildi...
“Bir Rum, bir Türk’e” karşılık geldi sokakta...
Yandı ada...
İnsanlar öldü...
Seneler sonra ‘itiraf’ edildi ki, o ilk bombaya dokunan eller Kıbrıslı Rum değildi.
Kim kazandı? Kim kaybetti?
***
‘Psikolojik harp’ın hedefi bilinçleri çalmaktır, yine...
Sizi kendi gündeminizden koparmak, enerjinizi teslim almak, korkulara yönlendirmek dikkatinizi...
Hiç fark etmeden ‘barış’ı değil ‘savaş’ı konuşmaya başlarsınız böylece...
Aydınlığı değil karanlığı...
Sizi kendi dünyalarına çekerler...
‘Gazete’ kağıtlarına sardıkları bir ‘bomba’ya dönüşürsünüz anlamadan...
‘Düşman’lık tartışırsınız ‘işbirliği’ yerine...
Kendi sesinizi unutur, bir başka ‘ses’in peşine düşersiniz...
Tenhalıkları yüklerler sırtınıza, sizinle birlikte kalabalıklarda gezmesini isterler tehlikeli düşlerin...
Köhneliği tutuşturan barutun, yalnızlığı kopyalayan gericiliğin, yarınınızı kanatan milliyetçiliğin hamallığını yaparsanız...
Gelmeyiniz bu oyuna!..
***
Bir örgü ise gelecek, her ilmeğinde tertemiz alın teriniz olsun, ışıl ışıl vicdanınız ve ortak düşünüz olsun barış...
Bir başka gündemle kelepçelemeyiniz bilincinizi...
İnanmışlıkla sarılınız yarına...
Birbirimizde kaybolmadan...
Yenilmeden, bir daha...