1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. .. bir bakan, esir tutulan bazı Kıbrıslıtürkler’in öldürülmesi mesajını vermişti…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

.. bir bakan, esir tutulan bazı Kıbrıslıtürkler’in öldürülmesi mesajını vermişti…”

A+A-

İşçi Demokrasisi örgütünün organizasyonuyla Larnaka’da Apotikes sergi salonu ve konferans merkezinde “kayıplar”ı anlattık… İşçi Demokrasisi lideri Dinos Ayomammidis:

“1960’taki ilk Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetindeki bir bakan, esir tutulan bazı Kıbrıslıtürkler’in öldürülmesi mesajını vermişti…”

 

17 Şubat 2018 Cumartesi akşamı saat 19.00’da İşçi Demokrasisi örgütünün organizasyonuyla Larnaka’da Apotikes sergi salonu ve konferans merkezinde “kayıplar”ı anlattık. İşçi Demokrasisi lideri Dinos Ayomammidis, burada yaptığı konuşmada, “1960’taki ilk Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetindeki bir bakan, esir tutulan bazı Kıbrıslıtürkler’in öldürülmesi mesajını vermişti…” diye konuştu. İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” lideri Hristos Eftimiu ise gecede yaptığı konuşmada, Kıbrıs’taki çatışmalardan zarar görmüş olan insanları bir araya getirdiklerini, insanlar birbirini dinleyince bunun karşılıklı anlayış yarattığını belirtti…

İşçi Demokrasisi örgütünün Larnaka’da organizasyonuyla gerçekleştirilen “Ortak acımız ve ortak geleceğimiz bizleri birleştiriyor” başlığı altındaki gecede, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar”ın öykülerini, YENİDÜZEN ve POLİTİS’te son 17 yıldır “kayıplar”, “toplu mezarlar” ve Kıbrıs’ın anlatılmamış öyküleriyle ilgili okurlarımızla birlikte yürütmekte olduğumuz çalışmaları fotoğraflar eşliğinde anlattık. Muratağa-Atlılar-Sandallar, Dohni, Palekitre, Aşşa-Afanya katliamlarını, okurlarımızın yardımlarıyla gömü yerlerini bulup gönüllü olarak Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğumuz “kayıp” öykülerini aktardığımız gecede, Kıbrıslırum okurlarımız da bize bazı yeni olası gömü yerleri hakkında bilgi verdiler… Etkinliği İşçi Demokrasisi örgütünden Dimitris Hacıdimitriu yönetti. Geceye bazı “kayıp” yakınları, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütü “Birlikte Başarabiliriz”den temsilciler, Kıbrıs Cumhuriyeti Parlamentosu’nda Kayıplar Komisyonu’nun başkanlığını yürüten AKEL Milletvekili Skevi Kukuma ve Larnaka’dan “kayıplar” konusuna ilgi duyan okurlarımız da katıldı.

sev1-014.jpg

DİNOS AYOMAMMİDİS NELER SÖYLEDİ?

Gecede İşçi Demokrasisi lideri Dinos Ayomammidis özetle şunları söyledi:

***  Her savaşta ilk kurban edilen şey, gerçeklerdir. Son 60 yıldır Kıbrıs’taki çatışmalarda da “gerçekler” bu çatışmaların kurbanı olmuştur. Kıbrıslırum tarafı olarak biz öykümüzün kendi versiyonunu biliyoruz, Kıbrıslıtürk tarafı da öykülerinin kendi versiyonunu biliyor. Kimse tüm gerçeği bilmiyor. O nedenle bu gerçekleri herkese duyurmalıyız. Çünkü yarı-gerçekler, sonuçta birer yalandır. Herkesin tüm gerçeği bilmesini istiyoruz ve bunun için çaba gösteriyoruz.

***  “Kayıplar” konusu da gerçeğin uzun yıllar boyunca çok derinlere gömülüp insanlardan saklandığı bir konu olmuştur, özellikle Kıbrıslırum tarafı olmak üzere her iki taraf da bu konuyu kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. “Kayıplar”ın başına neler geldiği hakkında ellerinde kanıtlar ve şahitler olduğu halde bu gerçekleri “kayıp” yakınlarına söylememişler, bu gerçekleri onlardan gizlemişler ve “kayıp” yakınlarının yıllarca acı çekmesine yol açmışlardır.

***  “Kayıplar” konusunda işlenmiş olan suçların her iki tarafın “milliyetçileri” tarafından işlendiği gerçeği de gizlenmiştir. Bu suçlar bir takım kişilerin kendi girişimleri sonucu işlenmemiştir, bu suçların işlenmesi için talimatlar yukarıdan bir yerden, hükümetten, politikacılardan gelmiştir. Örneğin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk hükümetinde bulunan Kıbrıslırumlar, EOKA’cılardan oluşmakta idi ve bunlar arasında bulunan bir bakan, 1963-64 yıllarındaki çatışmalarda tutuklanmış bulunan Kıbrıslıtürkler’den sorumlu idi. Sonraları ortaya çıkmış ve kamuoyunca öğrenilmiştir ki bu bakana telefon edilmiş ve “Burada bazı Kıbrıslıtürk esirler vardır, onları ne yapalım?” diye sorulmuş ve sözkonusu bakanın cevabı “Onları işemeye götürün” olmuştur. Bu “Onları öldürün” mesajı idi.

sev2-010.jpg

***  Kıbrıs’taki trajedi şudur: Tüm bu suçları işlemiş olanlar her iki tarafta da hiçbir zaman işlemiş oldukları suçlar için mahkeme önüne çıkarılmamış, cezalandırılmamış, tam tersine “Kahraman” olarak ilan edilmişlerdir. Örneğin Nikos Sampson’un 1974’teki darbede işlemiş olduğu suçlar bilinmektedir ancak 1963-64’te Sampson’un Kaymaklı’da, Neapolis’te (Yenişehir) Kıbrıslıtürkler’e karşı işlemiş olduğu suçlardan hiç kimse söz etmemektedir.

***  İşte tüm bu gerçekliklerle yüzleşmeliyiz… Kendi tarafımızın milliyetçileri tarafından bu suçların işlenmiş olduğunu kabul etmeli ve birbirimize bu konuda özür dilemeliyiz. Ancak bu özür sadece sözcüklerde kalmamalı, pratikte de bu gösterilmelidir. Bu da liderlerimizi, “milliyetçi” hedeflerinde izlemeyeceğimizi göstermekle ve adamızın siyasi eşitlik temelinde yeniden birleştirilmesi için bir anlaşmaya varmaları için liderlerimizi zorlamakla olur.

***  Araştırmacı gazeteci Sevgül Uludağ’ın “kayıplar”la ilgili çalışmaları, her iki toplumdan insanlarımıza gerçeği açığa çıkarma konusunda çok yardımcı olmuştur. Bizler onunla ve başka örgütlerle birlikte geçmişte iki toplumdan “kayıplar”ı andığımız, her iki toplumda da savaş esnasında birbirinin canlarını kurtarmış olanları onore ettiğimiz pek çok etkinlik düzenledik. Bu etkinlikler insanlara ilham vermiş ve onları derinden etkilemiştir. Her iki toplumdan “kayıp” yakınları ve savaş mağdurlarının oluşturmuş olduğu “Birlikte Başarabiliriz” örgütünün kurulması, son yılların en önemli gelişmesidir çünkü iki toplumdan liderlerimizin bu gerçekleri kabul etmelerini ve barışçıl bir ada vizyonumuzu paylaşmalarını beklemiyoruz. Onların esas kaygısı, bu adada kimin egemen olacağı kaygısıdır. “Birlikte Başarabiliriz” örgütünde gönüllü ve insani olarak birlikte çalışmakta olan iki toplumdan “kayıp” yakınları ve savaş mağdurlarının sesinin duyulması çok önemlidir çünkü acılarına rağmen bunu başarabildiklerini canlı örnekler olarak herkese gösteriyorlar…

***  Biz de bu yolda bu akşam yapmakta olduğumuz gibi, bizim barışçıl bir ada vizyonumuzu benimseyen insanlarımızla birlikte bu yönde daha fazla iki toplumlu etkinlikler düzenlememiz gerekiyor… “Ortak acımız ve ortak geleceğimiz bizleri birleştiriyor” sloganı çok güçlü bir slogandır… Bugün kendi yakınlarını kaybetmiş olan ve bugün bu barış hareketinin ön saflarında bulunan insanlar, Kıbrıs’ta barış için mücadelede en önemli seslerdir. Bizler de bu yönde çalışmalı, onların okullarda öğrencilere, gençlere konuşmalarını sağlamalıyız ki çocuklarımız bu adanın gerçek tarihini onlardan öğrenebilsinler…

***  Bizler İşçi Demokrasisi olarak Kıbrıs sorununda doğru bir pozisyon almamıza yardımcı olan bir metodoloji geliştirdik. Bu da Kıbrıs sorununun her yönüne enternasyonalist bir bakış açısıdır. Öteki taraftaki toplumun pozisyonunu kavrayabilmek için, kendimizi onların yerine koymamız lazım. “Ben bir Kıbrıslıtürk olmuş olsaydım, bu durum beni nasıl etkilerdi?” diye kendimize sormamız lazım… Eğer birisi gelip de bize “Sen bir azınlıksın, senin daha az hakkın vardır” dese neler hissederdik? İnsan hakları ve demokratik haklar, %82’ye %18 olarak bölünemez… Ya yüzde yüz insan haklarınız ve demokratik haklarınız vardır ya da yoktur!

***   Örneğin Anastasiadis’in bölgemizdeki doğal gazla ilgili mesajlarının Kıbrıslıtürkler tarafından nasıl algılandığını anlayabilmek için böyle düşünmeliyiz. Anastasiadis, “Sizin payınızı vereceğiz ancak Kıbrıs sorunu çözümlendikten sonra” diyor. Eğer kendimizi Kıbrıslıtürkler’in yerine koyacak olursak, o zaman bundan hoşlanmazdık çünkü bu doğru olmazdı, bizi kandırmış olurlardı… Aslında Anastasiadis’in yapmakta olduğu şey, doğal gaz konusunu kullanarak Kıbrıslıtürkler’e baskı uygulamak ve daha fazla taviz koparmaya çalışmaktır.

***  Yapmamız gerekenler işte bunlardır çünkü geçmişte yaşanmış olan trajedileri bu adada tekrar yaşamak istemiyoruz. Muratağa-Atlılar-Sandallar, Dohni, Palekitre gibi hikayeleri bir kez daha yaşayıp da paylaşmak istemiyoruz… Kuyularımızdaki suyun temiz olmasını istiyoruz, kuyularımızın kanla dolmasını, bu kuyulara “kayıplar”ın gömülmesini istemiyoruz… Evlatlarımızın ve torunlarımızın barışçıl bir adada yaşamasını istiyoruz. İşte bunun için mücadele ediyoruz ve mücadele etmeye de devam edeceğiz.

Fotoğraflar: Kiriakos Andreu.

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1824 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar