1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir başka genç, güneyde çalışıyor: “Bu KKTC düzeni bizi boğuyor.”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir başka genç, güneyde çalışıyor: “Bu KKTC düzeni bizi boğuyor.”

A+A-

 

Kuzeyde bankadaki işini bırakarak, güneyde garsonluk yapmaya giden genci yazmıştım.

Haftanın altı günü, günde sekiz saat çalışarak, ayda en az 1.000 Euro kazanacak genç dostum… En az diyorum, bahşişleri de var.

***

Güneyde çalışarak, kuzeyde TL ile yaşarsanız, önemli bir gelir bu… Kıbrıslı Rum işletmeciler de mutlu… Kıbrıslı Türk çalışan tercih ediyorlar, “Gözümüz arkada kalmıyor, temiz, güvenli, kendi insanımız” diyorlar…

***

Bir genç, bankacılığı bırakıyor kuzeyde ve güneyde garsonluk yapıyor” yazım çok okundu… Telefonum çaldı… Bir başka genç aradı, “Ben de güneyde çalışıyorum, ben de iyi kazanıyorum ama para her şey değil” dedi…

Bir kahve içmek, düşüncelerini anlatmak istedi, gazetede buluştuk.

***

İskoçya’da tarih okudu, İngilizce dışında İspanyolca da öğrendi..

İskoçya’da “Uluslararası Güvenlik”, İspanya’da “Uluslararası İlişkiler” yüksek lisansı yaptı.

Baflı bir ailenin çocuğu…

Burada cam bir fanusta yaşıyoruz; ne zaman yurt dışı deneyimine sahip oluyor, Avrupa görüyorsunuz, vizyonunuz genişliyor, bir başka dünyanın farkına varıyorsunuz. Yeni imkanlar ve hayat standartları olduğunu görüyorsunuz…”

“Üniversiteyi bitirdiğim zaman adaya dönmek gibi bir niyetim yoktu. Barcelona’da bir yazılım şirketinde işe başladım, sahip olduğum diplomalarla bir ilgisi de yoktu. Bunu kabullendim. Eğitimime uygun alanlarda büyük bir rekabet vardı, o nedenle hayatımda değişiklik yaptım.”

İş sürecimin ardından bedelli askerlik hakkı da kazandım. Müşteri temsilciliği yaparken, yazılım test uzmanlığı pozisyonu için kendimi geliştirmeye başladım.

‘Güneyde bir iş ilanı gördüm…’

“Tam da pandemi öncesi Kıbrıs’a geldim. Güneyde bir iş ilanı gördüm, denemek istedim. Mülakatta beğenildim, işe alındım. İki yıl oldu, uluslararası bir işletme, evden çalışıyorum, iki yılda iki ya da üç kez ofise gittim.”

“Haftada 35 saat çalışıyorum, bir saat öğlen aramız var. İş arkadaşlarınla birlikte sosyalleşmek için her ay 20 euroluk yemek hakkın var. Yıllık 300 euroya spor salonu aboneliği hakkımız var, çünkü bilgisayar başında oturuyoruz; ayrıca üçüncü aydan itibaren özel sağlık sigortamız var, Kıbrıs’ın devlet sigortası Gesi’ye de kayıtlıyız.”

“1.300 euro aylık maaşım var, şef ya da yönetici pozisyonunda değilim. Kuzeyde yaşamak ve güneyde çalışmak çok avantajlıdır, bunun en önemli sebebi Türk Lirası’nın değer kaybıdır. Türk Lirası kazananların battığı bir yapıdayız.”

Mesele para kazanmanın çok daha ötesindedir, en önemlisi diğer haklardır, size bir çalışan olarak gösterilen saygı çok önemlidir. Birlikte çalıştığım arkadaşlarım ve yöneticilerimin tamamı Kıbrıslı Rumdur, tek bir gün, tek bir an ayrımcılılığa maruz kalmadım.”

“28 yaşındayım, yine de kaçmak istiyorum”

“Kıbrıs’a dönme planı olmadan adaya yerleştim. İşimden mutluyum, ancak Kıbrıs’ta yaşamaktan mutlu değilim, 28 yaşındayım, belki gelecekte yeniden Kıbrıs’a geleceğim, ancak yine de gitmek istiyorum. İyi para kazanmak da bir sonuç üretmiyor, bu KKTC düzeni sizi boğuyor. Hepimizi içten içe tüketen bu düzendir.”

Ayaklarımız yere basmak zorundadır. Gençler yüzlerini Avrupa’ya çevirmek zorundadır. Gönül isterdi ki adanın kuzeyi de uluslararası hukuk ve toplum içinde yerini alabilsin… Umarım… Bir gün…”

 

 

cc-070.jpg
Savaş Desenleri, 1975, Emin Çizenel

 

Bu yazı toplam 4918 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar