1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir ‘BAŞKAN’a veda: Özkan Yorgancıoğlu
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir ‘BAŞKAN’a veda: Özkan Yorgancıoğlu

A+A-

 

Ülkenin tarihine Başbakan, Cumhuriyetçi Türk Partisi tarihine Genel Başkan olarak bir isim daha yazıldı: Özkan Yorgancıoğlu.

***

- ‘Nasıldı’ sorusuna en geniş yanıt şu olacak.
- Çok iyi bir insan.

***
Özkan Yorgancıoğlu’na yönelik yorumumu önce gazeteci ve YENİDÜZEN Genel Yayın Yönetmeni kimliğimle yapmak istiyorum.
- Gördüğüm, tanıdığım, en demokrat, hoşgörülü, kibir ve egodan uzak, tertemiz insanlardan biri.

***

- ‘Yurttaş’ olarak ne derdim peki?
- Ülkede bir Başbakan olduğunu çok fazla hissedemedik.

***

Parti başkanı kimliği ve siyasi yöneticiliği hakkında söz söyleyecek bilgim de yok pek gözlemim de, elbette, parti kadroları çok daha iyi verecektir bu sorunun yanıtını...

***

Ancak Özkan Yorgancıoğlu’nun o tertemiz yüreği yetmedi ‘etkin’ olmasına, ‘çözüm’ odağında çok ‘ağır’ yürüdü, ‘liderlik’ yapamadı.
Hem pasif kaldı, hem de galiba destek görmedi.

***

Partinin siyaset üretmediği ve dağıldığı,  özellikle kamuda ‘laçkalığın’ tavan yaptığı, ‘yasa’ üretmede başarılı ancak hayatın dinamiklerini değiştirmekte vasat, en önemlisi de umudun değil karamsarlığın yükseldiği bir dönem oldu.

***

‘Başkan’ ya da ‘Başbakan’dan çok, ‘Özkan abi’ olarak hatırlanacak.

-----------------------------------------------------------

TALAT ‘etkin’ konuştu, ‘kararlı’ göründü

Mehmet Ali Talat, siyaset tarihimizde ‘bilinmeyen’ bir isim değil.
Hem Başbakanlık, hem de Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bakanlık ve milletvekilliği deneyimlerini yaşadı.
Aday oldu, kaybetti, kazandı.
Ve siyasete hem ‘örgütten’ hem de ‘sokaktan’ geldi…
‘Dibini’ de bildi hayatın, ‘zirveyi’ de gördü.
CTP Kurultayı’nda çok etkin, kararlı konuştu.
Üstelik fazlaca cesurdu.
İlk kez bir siyasetçi, bu kadar açık ve net, “ülkede rüşvet vermeden iş yapılmadığı” iddiasını ortaya koydu.
Elbette gördük, yaşadık, öğrendik ki ‘konuşmak’ yetmiyor.
Mesele eylemde... Ve işi çok kolay değil elbette.
Çünkü ‘birlik, beraberlik’ kavramlarının üzerine “siyaset üretmek” eklenmez, “katılımcılık” sağlanmaz, yapısal sorunlara dair “ezber bozan” bir kararlılık gösterilmez, yaşadığımız temel sorunları üreten zihniyet tümden terk edilmezse, sonuç değişmeyecek.
Talat önemli mesajlar verdi:
• Temiz ve adil bir düzen.
• Siyasete ‘kişisel çıkar’ beklemeden katılım.
• ‘Toplumsal kaygılar’ ile hareket.
• Yenilenme, gençleşme, donanımlı insan kaynağına önem.
• Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde sürükleyici rol.
• Ülkede ‘adalet’, siyasete yeniden ‘güven’
• Kendi ayakları üzerinde duran, üretim odaklı bir ekonomi.
• Popülizmden uzak bir yönetim anlayışı.
• Kıbrıs Türk halkının özne haline gelmesi.
• Şeffaf ve hesap verebilir bir kamu yönetimi.

***

Mehmet Ali Talat, her imzasında, her kararında, her yeni adımında ve hatta her sabah uyandığında bu hedeflerini yeniden anımsamalı, “ne yaptık” sorusunu kendine yönetmelidir.
Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler de bu hedeflere sonuna kadar sahip çıkmalıdır.

-----------------------------------------------------------------

Listenin ‘optiğini’ de gördük, yaşadık

CTP Kurultayı’nda iki aday olsa da, ‘Genel Başkan’ seçiminde sonuç biliniyordu: Mehmet Ali Talat.
İkinci aday Yaşar Oduncuoğlu, CTP’ye, bir anlamda ‘tabanı’nı anımsattı.
İşçi, emekçi, ekmeğini taştan çıkaran tabanını.
Partinin ‘müdürler, müsteşarlar, bürokratlar, başkanlar’ partisi olmadığını…
İyi oldu…
‘Genel Başkan’a dair bir seçim heyecanı olmayınca, gözler ‘Parti Meclisi’ne çevrildi ki, “hesaplaşma” da orada yaşandı.
Öylesine bir “akıl tutulması” vardı ki, sohbet ettiğim kimi dostlarda gördüğüm manzara şu oldu, adaylar ‘nitelikleri’nden çok “hangi isme yakın olduğu” ile değerlendirildi.
Yani “hücreler” oluştu.
Listeler döndü, dolaştı ortada…
Öylesine ki ‘optik’ liste dahi vardı.
Yani böylesi bir ‘performans’ ve işin içerisine ‘teknoloji’yi de katan kapasite, partinin siyaset üretmesi ve ülkenin gelişmesi için kullanılsa çok daha faydalı olurdu.
Elbette siyasete ve CTP’ye dair bu ‘üzücü’ görüntü bir ‘çoğunluk’ ürünü değildi.
Yine de ‘mide bulandırma’ya yeterdi.
Üzüldüğüm şu oldu ki, ‘listeler’ dağıtmak ‘içselleştirildi’, bir başkasını salt ‘bilgisi, yeteneği, donanımı’ için değil de, belirli isimlere yakınlık ya da uzaklık derecesine göre ‘partinin dışına itmek’ meşrulaştı.
Parti içindeki bu ‘anlayış’ın yaratıcıları, kim olursa olsun, umarım ki siyasetin dışında kalır, çok daha aydınlık fikirler çizer geleceği…

--------------------------------------------------------------------

Asıl seçim şimdi

KURULTAY’dan çok daha önemlisi Parti Meclisi toplantısında yaşanacak ‘seçim’ olacak.
Genel sekreter ve  Merkez Yönetim seçimi...
Çünkü bu seçimler yeni hükümet ve bakanların belirlenmesine de ışık tutacak.
Bu seçimler ‘Başbakan’ı belirleyecek...
Hükümet programına yol çizecek...
Yani bu ‘seçimler’ yalnızca CTP’nin değil tüm ülkenin hayatına dokunacak....
Anlayacağınız, henüz bitmedi...
Yeni başlıyor...

----------------------------------------------------

Değişim

CTP Parti Meclisi’ne dair ‘değişim’ konuşulacak.
Aslında daha adaylık sürecinde, yani en baştan değişim vardı.
Çünkü 117 adaydan, sadece 28’i, mevcut parti meclisi üyelerinden oluşuyordu. Dün akşamki parti meclisi sonuçlarına bakınca özellikle gençlik örgütünden çok az adayın tercih edilmesi düşündürücü oldu.

------------------------------------------------------------

Yadırgadım

‘Olağanüstü Kurultay’ da olsa, bir yönetimin ‘mali’ ve ‘faaliyet’ raporlarını sunmadan devir yapmasını yadırgadım.
Tüzükte bu yönde bir madde olmayabilir.
Ancak ‘hesap verirliği’ öne çıkaran gelenekte, bu ‘gündem’ yer almalıydı.
Kurultay biraz acele, biraz telaşa geldi.

-------------------------------------------------------------

Önemli vurgu

“Yenilenmeyi gençleştirmeyle bütünleştirmeliyiz. Gençlere daha fazla görev, imkan ve sorumluluk vermeliyiz” vurgusu Talat’ındı... Bir de ‘toplumsal cinsiyet eşitliği...’
Şimdi, yeni dönemde, yeni bir hükümet, yeni bir Bakanlar Kurulu olacaksa...
Bakalım bu sözler, hayata ne kadar yansıyacak!.

Bu yazı toplam 3740 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar