1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Bir Cenaze Töreni ve Solun Üç Kuşağı Üzerine Bazı Düşünceler
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Bir Cenaze Töreni ve Solun Üç Kuşağı Üzerine Bazı Düşünceler

A+A-

İlker Kılıç’ı dün toprağa verdik. Kıbrıs Türk Solunun üç kuşağı da oradaydı. Tıpkı bir müddet önce Hulus abiyi (Hulus İbrahim), ondan önce de Hasan Raif’i sonsuzluğa uğurladığımızda olduğu gibi.

Cenaze töreninde onlarca yıldır Taksime “hayır” diyen üç yurtsever kuşak bir aradaydı.

Hani, 7’den 70’ denir ya, öyle!

İlk kuşak 1940’lı yılların başından 1965’e kadar aktif olarak çalıştı, mücadele etti. Ahmet Sadi,  Fazıl Önder, Derviş Ali Kavazoğlu, Hulus İbrahim, Kamil Tuncel ve Mehmet Gimişi gibi isimler birinci kuşağın öncülerindendi. Onlar çok zor şartlar altında mücadele etmişlerdi. İki ayrı ve çatışan kutupta yer alan Helen ve Türk milliyetçiliklerinin en coşkulu olduğu, doruk yaptığı dönemlerdi. Kıbrıslı Rumlar geniş kitleler halinde “Enosis” diye haykırıyorlardı, Kıbrıslı Türk kalabalıklar ise “Taksim” diye...

Birinci kuşağa mensup Kıbrıslı Türk solcular, ülkemizin bölünmesine cesurca karşı çıktılar ve ağır bedeller ödediler. Maskeli adamların kurşunlarına hedef oldular, öldürüldüler, sürgüne gönderildiler. Derviş Ali Kavazoğlu’nun öldürülmesiyle (1965) mücadelelerine ara verdiler.

Ta ki ikinci kuşak Kıbrıslı Türk solcularla buluşuncaya kadar...

İlker Kılıç ikinci kuşağa aittir. Yani, 1960’lı yılların ikinci yarısından sonra Türkiye’ye giden Kıbrıslı Türk öğrencilerin oluşturduğu kuşaktandır.

Bu kuşak, o dönemde yükselişe geçen Türkiye solunun etkisi altında yetişti, Marksizm’le tanıştı ve sol öğretinin değerlerini Kıbrıs yurtseverliğiyle yoğurmayı başardı. Birinci kuşağın Taksim karşıtı mirasına bağlanarak, milliyetçiliğe, emperyalizme, dış müdahalelere karşı çıktı ve halklar arasında barışa inandı.

1974’ten sonra Kıbrıs’ta barış, federal devletle aynı anlama geldiğinden, dört elle federal devlet fikrine sarıldı. Bu kuşak belki çıplak şiddetle az karşı karşıya kaldı ama çeşitli baskılarla karşılaştı, amansız saldırılara uğradı ama yılmadı.    

Rauf Denktaş’ın çok güçlü olduğu ve atını dolu dizgin kalıcı bölünmeye doğru sürdüğü zamanlarda İlker Kılıç’ın kuşağı, barış mücadelesini aksatmadan sürdürdü ve federal devlet perspektifini canlı tuttu. Bazen geri adımlar atmak zorunda kalsa da, ileriye, hedefine bakmaktan vazgeçmedi. Bölünmüş Kıbrıs’ın birleşmesi için mücadele etti. Bu mücadele, 2004 referandumlarında doruğa tırmandı ve Kıbrıs Türk soluna, hükümet etme ve müzakereci toplum liderlerini belirleme imkanı yarattı.

Birinci kuşak ile ikinci kuşak arasında köprü kurulmasında bazı isimlerin önemli katkıları oldu. Başta Naci Talat ve İlker Kılıç olmak üzere, Hasan Raif, Hüseyin Osman ve Niyazi Enver, acılı birinci kuşağın neferleri ile düzenli olarak bir araya geliyorlardı. Kıbrıs’tan Londra’ya giden CTP’lileri de birinci kuşakla tanıştırıyorlardı.

Birinci kuşak zengin bir yazılı miras bırakmadı ama ardıl kuşağa yurtseverlik aşkı ve mücadele azmi bıraktı. Onların mücadeleleri de yaşam hikayeleri de, buram buram ortak-birleşik yurt hasreti kokuyordu ve ikinci kuşak bu hasreti sol değerlerle bağdaştırıp aynı yolda yürümeye devam etti.     

Şimdi sırada üçüncü kuşak var. Bu kuşağın yaşam koşulları ile mücadele ortamı, her kuşağın olduğu gibi, elbette kendine özgüdür. Fakat ortak-birleşik yurt hasreti hâlâ devam ediyor ve Kıbrıs Türk Solunun kuşaktan kuşağa aktarılan ortak paydasını oluşturuyor.

Bugün CTP’nin kurultayı var. Birinci kuşağın, gündeme gelir gelmez göğsünü gererek karşısına dikildiği Taksim, ülkemizin kapısını maalesef yeniden çalıyor... Hem de kapıyı kırarcasına...  

Kıbrıs, bugün her zamankinden daha fazla kalıcı bölünme ile kalıcı barış arasında gidip geliyor.

Ve bir kez daha yurtsever sol güçlere büyük görevler düşüyor.

Bu noktada İmmanuel Kant’ın bir saptamasını hatırlatayım: umutsuz zamanlarda umudu yeşertmek için geçmişi hatırlamak! Geçmişin mücadelelerini ve başarılarını hatırlamak.

Yeni mücadeleleri motive eden bir geçmiş okumasıdır bu.

Ve üçüncü kuşağın arkasında gururla hatırlayacağı iki kuşak vardır...

CTP’ye yürekten başarılı bir kurultay diliyorum...

Bu yazı toplam 3047 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar