BİR CENAZE, ÜÇ SEÇİM!
Türkiye’de 12 Eylül askeri cunta rejimi döneminde gözaltına alınan ve daha sonra kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır, 105 yaşında vefat etti. Oğlunu otuz üç yıl bekledi, kemiklerine razı idi ama hasret gitti… Acısının derinliğini herkes bilemez; Berfo Ana ışıklar içinde uyusun…
O, ilerlemiş yaşına ve bozuk sağlığına rağmen, Kenan Evren’in yargılanacağı mahkemeye gitti, acısını ve kahrını döktü; oğlunun tek kemiğinin dahi olsa bulunup kendisine iadesini istedi… Olayın ve siyasetin doğrudan kusurlu tarafı sessiz kaldı. Olayın ve siyasetin dolaylı kusurlu tarafı ise, kendini kusursuz görüp, Berfo Ana üzerinden siyaset yapma gayretinde oldu. Halbuki, Berfo Ana’nın yaşadıkları Türkiye siyasetinin ve siyasete bulaşmış kurumlarının ortak kusuru ve suçudur. Ve bu bir insanlık suçudur. Türkiye’de bundan toplam siyasetin ve kurumlarının sorumlu olduğunu söyleyen yok… Bu acıyı anlayan bir siyaset yok… Böylesine acıları sonlandıracak siyaset de yok…
Ülke yönetimine seçimle gelmişsin, askeri darbeyle gelmişsin; kaç yazar insanlarına derin ve onulmaz acılar yaşattıktan sonra ve böylesi acıların artık yaşanmayacağı bir düzeni kuramadıktan sonra…
Güney Kıbrıs’ta yarın başkanlık seçiminin ikinci turu yapılacak. Anastasiadis’in kazanacağı kesin gibi… Kıbrıs adasını zehirleyen politikaların üreticisi DIKO ile seçim bağlaşıklığı kurmuş ve onların desteği ile seçilecek… Kaç para, ne yazar seçilse?! Kıbrıs sorunun çözebilecek mi? DIKO ile olanak dışı… Güney Kıbrıs’ın ekonomik sorunlarını çözebilecek mi? Şimdi - şimdi hayır, döneminin sonlarına doğru ve Troyka’nın acı reçetesi ile halkını ekonomik olarak ezerek belki… Yani adada elli yıldan beri var olan Berfo Analar var olmaya devam edecek, yeni Berfo Analar olmasın diye de umut edilecek, Kıbrıslı Türkler gibi Kıbrıslı Rumlar da fakirleşecek… Sürdürülebilir barış, ne zaman ve nerden geleceği bilinmez bir başka bahara…
Yarın bir de UBP kurultayının ikinci aşaması var… Küçük mü, Kaşif mi? Türkiye AKP hükümetinin bir başbakan yardımcısı gelir ve Küçük’ü seçin der… Bu seçme mi? Düpedüz atama… Kıbrıslı Türklere besleme diyenler, yeterince Müslüman ve Türk görmeyenler ve onların siyasi partisi AKP, UBP’ye başkan atıyor… UBP’li delegeler bu atamayı onaylar mı? Artık onların önce onuruna, sonra da sorumluluk bilincine kalmış; onur ve sorumluluk bilinçleri kalmışsa…
Hade Küçük’ün gözü dönmüş, illa ki UBP Başkanlığı ve Başbakanlık makamını terk etmeyecek ve bunun için her yol mubah; ayıp değil mi koskoca TC Hükümeti’nin Başbakan Yardımcısı’na Küçük tarafından kullanılmak… Onur erozyona uğramış siyasetçiler, onur erozyonuna uğrattıkları diğer siyasetçilerle kurultay kazanmış, hangisi kazansa kaç para, ne yazar?!.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, UBP’deki statükosu değişmesin diye, neyi - nasıl - ne şekilde yapması gerektiğini umursamadan kurultaya derinlemesine girdi. Aynı Eroğlu, Kıbrıs sorunu çözülürse kendi siyasi statükosunu biteceğini de biliyor; onun Kıbrıs sorunu çözmesini ummak da saflık olur… Berfo Analara umut yok…
Üçüncü seçim, 7 Nisan’da yapılacak olan Lefkoşa Türk Belediyesi erken ara seçimi… CTP kazanırsa, 2002 yılında olduğu gibi rejimi değiştirme, Kıbrıs sorununu çözme siyaseti tetiklenebilir. Tılsım seçmende… Hem doğru seçim yapmakta, hem seçtiklerinin doğru yapmalarını denetlemekte, hem de seçtiklerinden kendisi için kişisel değil herkes için toplumsal doğruları talepler etmekte… O zaman Berfo Ana’lara ve tüm Kıbrıslılara güzel günler olabilir…
Yani, ne Güney’in seçiminin ikinci turu, ne de Kuzey’in UBP kurultayının ikinci turu Kıbrıs adasının kaderini değişecek değil… CTP olmadan olmayacak…
Türkiye’nin, Kıbrıs’ın ve dünyanın bütün Berfo Ana’larına Cemil Kırbayır’larına saygıyla…
Türkiye’nin, Kıbrıs’ın ve dünyanın, acıdan, kahırdan, kandan beslenen ve kendilerini ancak onlarla var eden ve coğrafyalarına sürdürülebilir barışı getirmeyen bütün siyasetçileri de sebep oldukları acılarda ve döktükleri kanda boğulsun…