“Bir çift sözümüz kaldı, onu da sokakta söyleyeceğiz”
Eczacılar, “sahte reçete soruşturması” sürecinde zedelenen meslek onuruna sahip çıkmak ve yurttaşın ilaca erişim konusunda yaşadığı sorunlara tepki göstermek adına bugün “onur yürüyüşü” düzenliyor...
Ertuğrul SENOVA
Eczacılar, “sahte reçete soruşturması” sürecinde zedelenen meslek onuruna sahip çıkmak ve yurttaşın ilaca erişim konusunda yaşadığı sorunlara tepki göstermek adına “onur yürüyüşü” düzenliyor...
Lefkoşa’daki otobüs terminalinde bugün saat 10.00’da toplanacak olan eczacılar ve ecza deposu çalışanları, Meclis önüne yürüyecek, yürüyüş süresince, saat 14.00’e kadar sadece nönetçi eczaneler yurttaşa hizmet verecek.
Yürüyüşü organize eden Eczacılar Birliği’nin başkanı Umut Öksüz, sokağa çıkma kararına kadar gelinen süreci ve eczacının ruh halini YENİDÜZEN’e anlattı...
“Meslek onurumuz ve ilaca erişim konusunda yaşanan sıkıntılara tepki göstermek adına yürüyeceğiz” diyen Öksüz, “Bir çift sözümüz kaldı, onu da sokakta söyleyeceğiz” dedi.
“Üzerinde orijinal doktor imzası olan reçeteler sahte olarak ilan edildi değil mi? Peki bu sisteme kimler izin verdi?” sorusunu soran Öksüz, “Bu yükü sadece hekim ve eczacıya yükleyemeyeceksiniz” şeklinde konuştu.
“Eczacı nasıl hissediyor?” sorusuna da yanıt veren Öksüz, “Eczanesinin önünden polis geçince ‘acaba bana mı geldi’ endişesi yaşayan, eczanesini kapatıp göç edeceğini söyleyen meslektaşlarım var” dedi.
“Meslek onurumuz ve ilaca erişimde yaşanan sıkıntılara tepki göstermek adına yürüyeceğiz”
“Yürüyüş pek çok farklı başlık içeriyor” diyen Öksüz, ana başlıkları şöyle aktardı:
“Ana hedeflerden ilki, biz eczacılar da insanız. Bizim de onur ve gururumuz var... İkinci konu, 3 aydır sigortalı vatandaşın ilaca erişim konusunda yaşadığı zorluklara birebir şahit olduk. 200 TL’lik ilaca 1200 TL ödediğinde yaşadığı isyanı gördük. Buna da tepki göstereceğiz. Üçüncüsü ise meslek onurumuz. Toplumun bize yakıştıramadığı, bizim de mesleğimize yakıştıramadığımız çeşitli görüntülerle karşılaştık. Kelepçeler, kodes, arkasında durmadığımız ve kupürü kesilmiş ilaçların doğaya atılması... Günün sonunda yargı süreci başlamadan heoimizi hedef halinde gösterip eczacıları hedef olarak gösteren ve yapılmaya çalışılan linç girişimi...”
“Bir çift sözümüz kaldı, onu da sokakta söyleyeceğiz”
Konuştukları yetkililerin de “algının çok yanlış olduğunu” söylediğini aktaran Öksüz, “Konu yolsuzluk değil. Konu, sadece reçetelerdeki ilaçlar mı? Esas soru bu... bu kapsamda yürüyoruz. Son bir çift sözümüz kaldı, onu da sokakta söyleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bugüne kadar biz sadece sokağa inmedik” diyen Öksüz, “Bugüne kadar bakan ile 7-8 kez görüştük. Sosyal Sigortalar Dairesi yetkilileriyle görüştük, toplantılar yaptık. En üst makamlarla görüştük. Meslek odaları ve birlikleriyle görüştük. Teminata bağlanan meslektaşların hayatlarını idame ettirebilmeleri konusunda yaşadıklaı zorlukları anlattık. Sadece bunları kamuoyu önünde yapmadık” dedi.
“Bu yükü sadece hekim ve eczacıya yükleyemezsiniz”
“Esas mesele bundan sonraki süreç” ifadesini kullanan Öksüz, “Bir ay içinde ilaca zam geliyor. Vatandaş daha ilaca erişimini sağlayamıyor. Piyasada ilaç eksiklikleri var” diyerek dikkat çeken bir mesaj verdi:
“Bir şeyi hatırlatmakta fayda var; ilacın tek bilir kişisi biziz. Makam koltuklarında oturan kişiler değil... Biz bu eczanelerde doğduk, yaşıyoruz ve muhtemelen bu eczanelerde öleceğiz. Bu sektörün dümeninin bizde olduğunu sürekli hatırlatacak bir yola giriyoruz. Bu bir isyan değildir. Somut şekilde vatandaşa gerçek neyse onu anlatacağımız bir süreçtir. Üzerinde orijinal doktor imzası olan reçeteler sahte olarak ilan edildi değil mi? Peki bu sisteme kimler izin verdi? Bu kadar zaman bu sisteme kimler göz yumdu? Siz bu sahte reçete dediğiniz şeyi yıllardır kontrol eden, onay veren kurumsuzunuz. Kontrol edip onay verdikten sonra ödemelerini yapan da aynı kurumun müdürleri. Burada konunun aslında sadece hekim ve eczacı bacağı olmadığını geçen hafta sayıştaylık önündeki basın açıklamasında dile getirdik. Bu yükü sadece bize yükleyemezsiniz. Cezayı verecek tek mercii yarıgıdır. Ne benim, ne sen, ne de sürekli basına aleyhimize demeç veren kişilerdir.”
“Eczanesinin önünden polis geçince ‘acaba bana mı geldi’ endişesi yaşayan, eczanesini kapatıp göç edeceğini söyleyen meslektaşlarım var”
“Eczacı nasıl hissediyor?” sorusuna da yanıt veren Öksüz, şöyle devam etti:
“Genelden özele gidecek olursak, son 3 aydır eczaneye gelen insanlardan gördüğümüz şey şu; kafalarda ciddi soru işaretleri mevcut. 15 yaşında çocuk gelip, ‘sen daha tutuklanmadın mı’ diye soruyor... Eczacılarımızın çocukları okulda, anne ve babalarının mesleklerini söylediklerinde kötü yakıştırmalarla karşılaşıyor. Eczacı bugün eczanesinin önünden polis arabası geçse acaba bana mı geldi diye düşünüyor. Öyle durumlar yaşandı ki psikolojisi bozulup tedaviye giden meslektaşlarım var. Sosyal Sigortalar Dairesi’nde sözleşmesi olmamasına rağmen psikolojisi altüst olup eczanesini kapatan eczacılar var. Eczanesini kapayacağını bize bildirip ülkeden kaçacağını söyleyen meslektaşlarımız var. Bu bir travma. Bizim eczanede en ufak bir sorun yaşamamız ve hastaya yanlış ilaç vermemiz, ölüme kadar varan bir sonuç doğurur. İlaç bir zehirdir. Eczacının tabiri de zehir satıcısıdır. Bu aslında mesleğin ne denli riskli olduğunu anlatan bir cümledir.”