Bir deprem ülkesi Japonya’dan iyilerle kötülerin savaşı ve “Suzame”filminin düşündürdükleri
Bir deprem ülkesi Japonya’dan iyilerle kötülerin savaşı ve “Suzame”filminin düşündürdükleri...
Murat OBENLER / BERLİN
Anime yazarı Makoto Shinkai tarafından yazılan ve yönetilen Japon yapımı “Suzume” filmini izlerken bir yandan yakın zamanlarda Türkiye’de meydana gelen depremleri ve sonrasındaki gelişmeleri düşündüm bir yandan da filmin müthiş destansı hikayesine odaklanmaya çalıştım.
Tokyo’dan Kyushu adasında bulunan kasabadaki harabelerin arasında gizlenmiş gizli kapıyı arayan gizem dolu Souta ile bu kentte huzurlu şekilde yaşayan Suzame’nin kötülüklere karşı şavaşı ile kesişen mücadelesi bizleri bir kez daha iyiyle kötünün sona ermeyecek karşıtlığına götürüyor. Filmin jüri tarafından ödülle taçlandırılacağını düşünenler arasına beni de yazabilirsiniz.
Filme bakmak ve depremi düşünmek
Filmde sayamadığım kadar deprem alarmı insanların telefonlarına saniyeler önce gelirken toplumun ülkesel tedbirler sonucunda normal hayatlarına devam etmesi Kıbrıslı bir gazeteci olarak beni bir süreliğine filmin kurgusundan çıkararak yaşadığımız deprem gerçeğine götürdü. Biliminsanlarının da dediği gibi “Deprem değil ihmal öldürür” ve bu filmi izlerken ihmale suistimal,cahalet,denetimsizlik ve sevgisizliği de ekledim. Toplum olarak kendi yaşadığımız topraklar üzerinde gerekli denetimlerin yapılması, gerekli altyapısal zorunlulukların yetkili makamlar tarafından yerine getirilmesi,gerekli eğitim (bireysel ve toplumsal)ve bilinçlendirme seferberliğinin derhal hayata geçirilmesi ülkesini seven her yurttaşın ve yönetimin asli görevi olduğunu düşünüyorum.
Yaklaşan büyük felakete karşı seçilmiş Souta ve Suzume’nin mücadelesi
Filme dönecek olursak Japonya’nın yeni dönem anime yazarlarından Makoto Shinkai tarafından yazılan ve yönetilen film sinameseverleri filmdeki kapı(Ahiret veya sonsuzluk kapısı) sayesinde geçmişin mitolojik atmosferi ile günümüzün gerçekçi dünyası arasında aksiyonla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Japon adalarından kentlere,kentlerden megapol Tokyo’ya kadar kovalamaca ile dolu yolculukta geçmişe açılan kapıdan günümüze gelen kötülük(felaket de denebilir) ( koyu renkte bir hortum görünümlü tehlike) ve bu kötülüğün dünyada yaşayan insanlara ulaşmasını engellemeye çalışan Suzume ile Souta’nın sert kavgasını izliyoruz. Küçüklüğünde hemşire olan annesini bir fırtına ve hortum nedeniyle kaybeden 17 yaşındaki Suzume’nin zaman zaman rüyalarla zaman zaman da sonsuzluk kapısının diğer tarafına geçerek geçmişine de gitmesi bir genç kadının olgunlaşma,kötülüklere karşı mücadele etme ve özgürleşme hikayesi olarak da okunabilir. Filmde Suzume’ye bir nevi yol gösteren,işaretçi kedi Daijin de önemli bir yer tutarken filmin sonuna doğru ortaya çıkan büyük kedi Sadajin de dünyayı tehdit eden felakete karşı Suzame ile birlikte savaş verir.
Felaketler Toprak Ana’nın insana cevabı mıdır?
İnsanın doğaya verdiği zararın karşılığında Toprak Ana’nın da bu kötülüklere reaksiyon verdiği zamanlardan geçtiğimiz bir dönemde bu Japon animasyonu bu açgözlülüğün nelere sebep olabileceğini bir kez daha bizlere gösteriyor. Filmde iyiliklerin her zaman olmasa da kötülükleri yenebildiği ve üzülmek,kahrolmak yerine ayağa kalkarak gelecek iyi günleri yaratmak için yaşamamızın ipuçları da bizlere yağmurla beraber verilirken filmin felaketlerle birlikte güzelliklerle de dolu(Yin ve Yang felsefesi) olduğunu belirtmek isterim.
“Hem festivallerde hem de sinamalarda izlenebilecek bir film yapmak istedim”
Yönetmenin basına yönelik soru cevap kısmında Suzame karakterini Japon mitolojisindeki Usame karakterinden esinlenerek yarattığını söyleyerek Ama-no-Uzume’nin “Büyük İkna Edici ve İlahi Alarm Veren Kadın” olarak anıldığını da söyledi. Kayıp güneş tanrısı hikayesinde de adı gecen Usame’nin diğer tanrıların önünde giysilerini yırtarak devirdiği tekne üzerinde dans etmeye başlaması ve bu dansın Japon ritüel dansı Kagura'yı kurması filmdeki danslarla sembolize edilir. Ritim ve müziklerin yoğun olduğu bir film izlerken cazdan popa, oda müziğinden rock müziğe kadar kullanılan çeşitli müzikler görsel hikayeyi güçlendiriyor. Yönetmen Makoto Shinkai filmdeki ışık ve renk uyumunu yakalayabilmek için önemli Japon anime ustalarıyla çalıştığını söyleyerek bu filmin festivaller yanında her yaştan kişinin sinemalarda da izleyebileceği bir film olması için büyük hassasiyet gösterdiğini kaydetti. Suzame’nin yaşadığı kasabanın adının Miyazaki olması da büyük Japon anime ustası Hayao Miyazaki’ye saygı duruşu olarak da değerlendirildi.