Bir Diplomaları Olsun, Mutlu Olsunlar, Zorluk Çekmesinler
Eğitimi tartıştığımız kimi platformlarda anne-babalarla sohbet etme fırsatı da buluyorum. Onlara “Çocuklarının nasıl bir eğitim sisteminde yetiştirmek istediklerini” soruyorum. Sıklıkla aldığım yanıt, “başarılı olacakları bir sistem” oluyor. Bunun üzerine “Başarılı olmak ne demektir? Ne yapmış olurlarsa başarılı olurlar?” diye sorduğumda ise aldığım yanıt nerdeyse kalıplaşmış bir cümle halini alıyor: “Bir diplomaları olsun, mutlu olsunlar, zorluk çekmesinler”
Çocuklarının iyi eğitim almaları için aile bütçelerini sonuna kadar zorlayan, çocuklarını bir özel dersten ötekine, etütten dershaneye koşuşturan bu anne-babalar hem kendilerine, hem de çocuklarına pek de mutlu olmadıkları bir ortam yarattıklarını fark edemiyorlar.
Oysa bugünün gençleri, geleceğe giden yolda bir üniversite diplomasının işe yaramayacağının biliyorlar. Sadece diploma sahibi olmanın artık kendilerine saygın bir yaşam sunmayacağını da fark ediyorlar…
Ne var ki fark ettiğimiz ve giderek derinleşen başka şeyler de var. Örneğin;
- Avrupa’nın hemen her kentinde karşımıza çıkan bir gencin en az üç yabancı dili üst düzey bir akıcılıkla konuşurken, diploma sahibi bu gençlerimiz eğitim sistemimizin öğretmek için en çok zaman ayırdığı İngilizceyi bile nitelikli olarak öğrenmemiş olduklarını,
- Daha öğrenciyken bile önemli bilimsel çalışmalarda ya da küresel anlamdaki sosyal sorumluluk projelerinde görev yapan öğrenciler öne çıkarken, diploma sahibi bu gençlerimiz nitelikli tek bir ekip çalışmasında yer almadıklarını,
- Girişimcilik, medya okuryazarlığı, etkili iletişim, sosyal sorumluluk, eleştirel düşünme, problem çözme, inisiyatif alma gibi becerilere hakim olmadıklarını, sanatın hazzından, kitap okumanın kazandırdığı müthiş hayal gücü etkisinden de uzak kaldıklarını fark ediyorlar…
Ülkemiz okullarındaki öğretimi inceleyen bir doktora tez çalışmasının aşağıda okuyacağınız bulguları; yukarıda bahsetmeye çalıştığım becerilerden yoksun, diplomalı gençler yetiştiren bu çarpık yapıyı ispatlar niteliktedir. Örneğin;
- Öğrenciler ilgi ve meraklarını çeken sorular sordukları zaman öğretmen bu sorulara yanıt dahi vermeden ‘bunlar konumuzla ilgili değildir, size anlattıklarıma bakın’ diyebiliyor...
- Öğrencilerin seçmesi ve karar vermesi gereken unsurları bile sistem seçiyor. “Zorunlu seçmeli” diye bir kavram var sistemimizde. Öğrencilerin kendi ilgi ve istekleri doğrultusunda seçmesi gereken bazı seçimlik dersleri bile, “zorunlu seçmeli” adı altında çeşitli nedenlerle onlar adına sistem seçiyor.”
- Kâğıt üzerinde sınav odaklı bir yapımız olduğu için esas söz hakkı müfredatın oluyor. Müfredat ne diyorsa onu yapıyoruz, onun dışındaki beceriler, tutumlar ve değerlerin hiç önemi yok…
İlköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim derken gençlerimiz 20 yıla yakın bir süre formal eğitim alıyor. Oysa günümüzde en çok talep gören birçok mesleğin 20 yıl önce adını daha bilmiyorduk ve dahası bundan 20 yıl sonra bugün var olan mesleklerin ne kadarının varlığını sürdüreceğini, yeni mesleklerin ve iş alanlarının neler olacağını kimse bilmiyor. Bir başka ifadeyle 19. Yüzyıl anlayışıyla 21 yüzyıla insan yetiştirmeye çalışıyoruz… Bir diplomaları oluyor ama ne mutlu oluyorlar ne de zorluk çekmekten kurtulabiliyorlar…
Yeni Nesil Kafası
21. Yüzyıl Becerileri
Yeni nesil kafasına sahip bireyler yetiştirmek için eğitim sistemimizin kazandırması gereken 21 yüzyıl becerileri:
- Bireysel Sorumluluk: Kişisel, iş ve topluma açık alanlarda bireysel sorumluluğun ve esnekliğin yerine getirilmesi, kişinin kendisi ve başkaları için yüksek standartlar ve amaçlar belirleyip bunlara ulaşması…
- Sosyal Sorumluluk: Başkalarının ilgi ve haklarını akılda tutarak sorumlu davranma, kişisel, iş ve topluma açık alanlarda etik davranışlar sergileme…
- İletişim Becerileri: Değişik şekil ve ortamlardaki etkili sözlü, yazılı ve çoklu ortam iletişim araçlarını anlama, kullanma ve hazırlama…
- Yaratıcılık ve Entelektüel Merak: Yeni fikirler geliştirmek, uygulamak ve başkaları ile paylaşmak, yeni ve farklı perspektiflere açık olmak…
- Eleştirel Düşünme ve Sistemleri Tanıma: Bir şeyi anlamaya çalışırken mantıklı akıl yürütme, sistemler arasındaki ilişkileri anlama…
- Bilgi ve Medya Okur Yazarlığı: Farklı şekil ve ortamlardaki bilgiyi çözümleme, erişme, kullanma, uyarlama, değerlendirme ve yaratma…
- İşbirliği: Takım çalışması ve liderlik gösterme, farklı rol ve sorumluluklara uyum gösterme; başkaları ile verimli çalışma, farklılıklara saygı gösterme…
- Problemi Tanımlama, Formüle Etme ve Çözme: Problemleri belirleme, inceleme ve çözme yeteneği…
- Öz-Yönelim: Kendi anlama ve öğrenme ihtiyaçlarını takip etme, uygun kaynakları belirleme, öğrenmeyi bir alandan bir başka alan aktarma…
Bir Mesaj ve Bir Resim
Yaklaşım
Bir sorunu ele alışınız, ona bakış biçiminiz, o soruna nasıl yaklaştığınız çok önemlidir. Çoğu zaman sahip olduğunuz yaklaşım, sorunları çözememenize ya da çözseniz bile toplumsal fayda sağlamamanıza neden olabilir. Yaklaşımlarını gözden geçiriniz…