1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Bir evin içinde 15-16 kişi yaşıyoruz”
“Bir evin içinde 15-16 kişi yaşıyoruz”

“Bir evin içinde 15-16 kişi yaşıyoruz”

Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremi yaşadılar, sonrasında zorluklar içerisinde Kıbrıs’ın kuzeyine geldiler…

A+A-

▶ Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremi yaşadılar, sonrasında zorluklar içerisinde Kıbrıs’ın kuzeyine geldiler… YENİDÜZEN’e hem yaşadıklarını, hem de geleceğe dair umutsuzluklarını anlatan depremzedeler, “Önümüz karanlık” diye konuşuyor. Haspolat’taki ailelerinin yanına gelen depremzedeler, yeni yaşamlarındaki zorlukları anlattı.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Türkiye’de Kahramanmaraş merkezli depremleri Hatay’da yaşayan ve deprem sonrası Kıbrıs’a gelen depremzedeler hem o günü, hem de Kıbrıs’a geliş sürecini ve endişelerini YENİDÜZEN’e anlattı.

6 Şubat günü Hatay’da tam bir felaket yaşandığını dile getiren depremzedeler, “Bizim canımız kurtuldu, çocuklarımıza bir şey olmadı, çok şükür, biz kötünün iyisiyiz” dedi, Kıbrıs’a uzanan yolculuğu da aktardı.

Deprem sonrasında büyük zorluklarla hayatlarını sürdürdüklerini ve Kıbrıs’a geldiklerini anlatan depremzedeler şu anda önlerini göremediklerini belirterek, “Yepyeni bir süreç yaşıyoruz. İlk etapta düşüncemiz gitmek ama koşullar ne getirir onu bilemeyiz” dedi.

Haspolat Muhtarı Talip Özdemir ise, Haspolat köyüne şu ana kadar yaklaşık 30 aile geldiğini aktararak, “İnsanlar çok mağdur durumda ve bir evin içinde 13-14 kişi kalan insanlar var. Biz elimizden geleni yapıyoruz, ama bizim de yapacaklarımız netice itibariyle sınırlı” diyerek tek yükün muhtarlarda olmaması gerektiğinin altını çizdi.   

Haspolat Muhtarı Talip Özdemir:

“Köyümüzde yaklaşık 30 aile var… Elimizden geleni yapıyoruz”

Haspolat köyü muhtarı Talip Özdemir YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada, Haspolat köyünde şu anda 150 depremzede bulunduğunu, gelen kişilere yer yurt bulmanın yanında, iş imkânı yaratma gayeleri de bulunduğunu söyleyerek, tek yükün muhtarlara bırakılmamasını söyledi.

Özdemir şöyle konuştu:

“Depremzedeler, 7 Şubat’tan itibaren köyümüze geldi. Birçok kişi burada yaşayan ailesinin yanına geldi. Birçok insan da ailesi olmadan gelmek istedi ancak bölgemizde ev sıkıntısı var ve sadece 1 ev vardı onu tamir ettik. Benim istediğim bu yükü sadece muhtarlara bırakmasınlar. Biraz muhtarlara yardımcı olsunlar. Her şeyi bizim üstümüze atmasınlar. Şu ana kadar bizim köyümüze kayıtlı olarak 30 aile geldi. Bu da 150 kişiye dayanıyor. İnsanlar çok mağdur durumda ve bir evin içinde 13-14 kişi kalan insanlar var. Biz elimizden geleni yapıyoruz, insanlar bizden memnun ama bizim de yapacaklarımız netice itibariyle sınırlı… Gelişler de devam edecek gibi de görünüyor. Lefkoşa Türk Belediyesi ile istişare içerisindeyiz. Onlar da elinden geldiği kadar yardım ediyor. Bizler bu insanlara yer yurt bulama konusunda yardımcı olmuyoruz… Bu insanların iş bulması için de uğraşıyoruz. Köy halkı da sağ olsunlar birlik oldular ve depremzedelere yardımcı oluyorlar. Bu işin biraz daha sistemli yürümesi lazım diye düşünüyorum.”

vata-002.jpg

Feyyaz Cengiz: “Geleceğimiz karanlık, önümü göremiyorum”

Hatay-Antakya’daki depremden kurtulan, eşi ve 3 çocuğuyla Haspolat’taki kız kardeşinin yanına gelen Feyyaz Cengiz, berber olduğunu fakat ‘ustalık belgesi’ olmadığı için burada mesleğini yapamadığını anlattı, yetkililerden yardım talep etti.

Üç çocuk sahibi Cengiz, yaşam şartlarının kötü olmasından dolayı artık son çareyi Kıbrıs’taki kız kardeşinin yanına gelmekte bulmuş. Onların aracılığıyla, Haspolat muhtarının da desteğiyle bir ev bulan Cengiz, yine yardımlarla ayakta kaldıklarını anlattı.

20 yıllık berber olduğunu buna karşın kalfalık belgesi olmadığı için mesleğini yapamadığını anlatan Cengiz, “Geleceğimiz karanlık, önümü göremiyorum, ilk kez bir kahvehaneye girip oturdum, ardından burada çalışmaya başladım. Bu ustalık belgesini bana verirlerse çalışabilirim” dedi.

Burada ustalık belgesi talep ettiğini anlatan Cengiz, çocuklarını geçindirmek için kahvehanede çay-kahve servisi yaptığı bilgisini paylaştı, imkânlar dâhilinde bu belgenin kendisine verilmesi talebinde bulundu.

Yıllarca Suudi Arabistan’da çalışıp ev sahibi olduğunu, depremde tüm bu birikiminin yok olduğunu ifade eden Cengiz, her şeye rağmen şükrediyor, “Bizim canımız kurtuldu, çocuklarımıza bir şey olmadı, çok şükür, biz kötünün iyisiyiz” diyor…

“Dolaplar üzerimize yıkıldı”

Üçüncü katta kalan Cengiz, evinin tam olarak yıkılmadığını fakat içinde yaşanamayacak duruma geldiğini belirtti. Deprem gecesini anımsayan Cengiz, o anları YENİDÜZEN’e anlattı:

“Çok sarsıcı bir olaydı, hayatımda böyle bir şey görmedim, yaşamadım. Dolaplar üzerimize düştü, evde mahsur kaldık, daha sonra çıkabildik. Çok soğuktu ve çok yağmur yağıyordu. Dışarı çıktık ve arabada sabahladık. O şoku hala atamadım. Sabah olmuştu, sokaklar cenazelerle doluydu, çocuklara yansıtmamak için elimizden geleni yaptık. Bahçede hayvanların kaldığı yeri evden çıkarabildiğim eşyalarla düzenledim. AFAD’ı bekledik ama yollar kapalıydı, gelen giden olmadı.  Yardım 2 gün sonra gelmeye başladı. Depremler sürüyordu, üçüncü depremde evim yerle bir oldu, üç gün uyumadım, hem deprem korkusu hem yağmacı korkusuyla nöbet tuttuk, su sıkıntısı çok yaşadık. İki gün mahallemizi gezemedim, arabayla yeni sanayiye gittim, her yer yıkılmıştı ve ceset kokuları geliyordu, ailemden, arkadaşlarımdan birçok kişiyi kaybettim.” dedi.

Bedran Günay: “Bir arabada 7 kişi, 7 gün yaşamak zorunda kaldık”

“Biz daha önce de depremler yaşadık ama ben böylesini ilk kez gördüm. Kendimizi zorla dışarıya attık. Çıktığımızda çok yağmur vardı. Deprem sonrasında dışarıya çıktığım ilk an ortalık çok kötüydü,  gerçekten tarifi yok. Ondan sonraki süreç de bizim için çok sıkıntılıydı.  Bir arabanın içinde 7 kişi sıkıştık ve 7 gün bu şekilde kalmak zorunda kaldık. Çünkü gidecek yerimiz yoktu. Sonrasında da kız kardeşim burada olduğu için buraya gelmek zorunda kaldık. İnanılmaz bir trafik vardı ve Mersin Taşucu’na gitmek de çok zordu. Geriye dönüp bakıldığı zaman insan çok üzülüyor. Artık buraya geldik. Yepyeni bir süreç yaşıyoruz. İlk etapta düşüncemiz gitmek ama koşullar ne getirir onu bilemeyiz. Düzelirse elbette ki yerimize dönmek istiyoruz. Ama bu da zaman alacak. Hayatın devam ettiği gerçeği de var. Şu anda bir evde 16 kişi kalıyoruz. Böyle bir yaşam çok zor... O yüzden biz de kiralık bir ev için araştırmalar yapıyoruz. Buradaki insanlar da sıcakkanlı insanlar bize çok yardımcı oluyorlar.”

Süleyman Günay: “Yıllardır yaşadığımız yeri terk etmek kolay değildi”

“73 yaşındayım, ben böyle bir şey görmedim. İsmi depremdi ama tam bir felaketti… Buraya geldik ve buradaki insanlar, buradaki devlet yetkilileri bize çok yardımcı oldular. Buradaki insanlara çok minnettarım. Ama yıllardır yaşadığımız yerimizi yurdumuzu terk etmek de kolay bir şey değildi. Çok zor günler yaşıyoruz.”

Hatice Yıldırım: “Orası depremden ziyade bir felaketti”

“Ben 4 yıldır burada yaşıyorum. Depremin olduğu gün de buradaydık. Biz, depremden 2 gün sonra oraya gittik. Kız kardeşim, çocuklarıyla ve eşiyle birlikte enkazdaydı. 1 çocuğu kurtuldu, 2 tanesini kaybettik. Orada sarsıntılar durmuyor. İnsan konuşamıyor. Çünkü orası depremden ziyade bir felaketti. Oradaki durum çok kötüydü. Buradaki insanlar da depremzedelere kapılarını açıyor. Herkese teşekkür ederim.”

Bu haber toplam 2625 defa okunmuştur