1. YAZARLAR

  2. Tamer Öncül

  3. BİR GECE(de)…
Tamer Öncül

Tamer Öncül

BİR GECE(de)…

A+A-

Çok uzak sayılmaz, hatırladığımız tarih…
Bir gece(de) anlatabilirim size…
Köylerdeki televizyonun, arabanın(eşek/at arabası değil elbette) bir elin parmaklarını geçmediği “İngilizci”yıllardı o yıllar…
Hani, bir gece(de) bittiğini sandığımız, o sömürge yılları…
Üç yıl bile süremeyen “Bağımsızlık!” yıllarımızın bir gece(de) kanla boğulduğunu unutmadık…
Gerçekleri açıklamaya çalışan gazeteci avukatların bir gece(de) katledilişlerini de unutmadık; çoktan unutsak da “baş azmettiricinin” de öldüğünü…
Kasaptan etin “Oggaynan” değil; “öngeynan/dirheminan” alındığı yıllar bir gece(de) son bulmuş, “kilo”yla tartılır olmuştuk ya; “millerce” yol tepmekten de KURTARMIŞTI bizi, “kilometrelerce” asfalta kavuşturan  kurtarıcımız…    
Kurtarılmazdan(!) önce BEY eleştirilemezdi. BEY’e karşı duranlar bir gece(de) dövülür, vurulur ya da sürülürdü bu diyarlardan…
Kurtarıldıktan(!) sonra, bir gece(de) bir devlet verdiler bize; ama “bağımsız” değildi!..
Sonra onu da yaptılar; hem de MÜMTAZ bir Anayasasıyla!...
Bir gece(de)  “köşe dönme”nin moda olduğu yıllardı o yıllar…
“Köşeli” demokrasimizde, çalışmak/üretmek ayıptı artık; hatta enayilik!
Reis’e yakın olanlara (giriş)kapılar(ı) açıldı… Uzak olanlara da çıkış kapıları!..
“Giden de gelen de Türk”tü nasıl olsa!..
Bir gece(de) binlerce “yeni vatandaş, yeni memur”; her seçim öncesi de “yeni HAKlar” kazandık…
“Barıştan/emekten” söz etmek yasak olsa da; 1 Eylül’ün, 1 Mayıs’ın sokaklarda kutlanmasına  bir gece(de) YASAK gelse de “Eşel/mobil”imiz vardı artık…
Her Yılın başında sendikalarımız toparlanır; bu “eşek/mobileti”nin peşine takılır; yeni Haklar(!) kazanmanın kavgasına dururlardı…
Sonraları bu hakları(!) budamaya başlayan sağ hükümetlere karşı süngüsü düşen sendikalarımız; hükümete ortak olan sol partileri dövmekte buldular çıkış yolunu… Üstelik de hükümete ortak olan sol partilerin çoğu mevkilere o sendikaların eski yöneticilerini atamalarına karşın…
Böylece, bir gece(de); hatta her gece “bir taşla üç/beş kuş vurur olmuş” kurtarıcılarımız… İpler iyice ellerine geçmiş…
“Gemisini kurtaran kaptan” felsefesi içimize yerleştikçe; büyümüş “Koltuk Sevdamız” da…
“Daha güzel günler” için verilen kavganın yerini, “koltuk kavgası” almış bir gece(de)…
BESLENMEK (yüzümüze vurulmadıkça) rahatsız etmemeye başlamış artık… Yeter ki bir gece(de) olsun eksilmesin önümüze konan saman… GIK’ımız bile çıkmaz…
Kahveye düşkünlüğümüzdendi belki; Kofi Annan’ın Planı’nı tam anlamasak da, bir gece(de)  aklımıza gelen “Kimliğimiz, duyarlılığımız” Kofi’nin ardından bir gece(de) kaybolup gitti..
Artık “adamızda/ bölgemizde/dünyamızda” BARIŞ için istemiyoruz ÇÖZÜMÜ…
GAZ’a geldik bir gece(de)…

Bu yazı toplam 2092 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar