1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir gence bu gerilim neden yaşatılır?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir gence bu gerilim neden yaşatılır?

A+A-

Gece yarısına doğru telefonum çaldı, Niyazi Kızılyürek arıyor.
“Barikattayız, oğlanı güneye geçirmiyorlar.”

Gelmiş, dedesini ziyaret etmiş, evine dönecek.
“Yok” diyorlar, “olmaz.”
“Diğer kimliğini ver”
diyorlar, çocuğun elinde Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği var, “Fransa pasaportum evde kaldı” diyor.
Fransız vatandaşı, annesinden dolayı…
“KKTC kimliği” diyor görevli…
“Yok” diyor çocuk…
“Olmaz…”
20 yaşında bir çocuğa bu zulmü neden yaşatıyorlar?

***

Bostancı’dan geçti kuzeye…
“Nasıl geçti” diyorum.
“Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğiyle…”
Muhaceret polisi araya giriyor, “Öyle değil, belgesiz olarak kayıt yaptık, kendi vatandaşımızı her koşulda ülkeye alıyoruz.”

***

Niyazi Kızılyürek, Avrupa Parlamenteri… Buradaki atanmış yönetim için bunun pek önemi yok, biliyorum. Avrupa Parlamentosu’nda milyonlarca insanın gözlerinin içerisine bakarak, Kıbrıslı Rum lidere “Sizi, Kıbrıslı Türkleri mağdur eden dil adaletsizliğini sonlandırmaya davet ediyorum" demesine de hürmet edilmiyor.

Üzüldüğüm asıl mesele şu...
Yıllarca "parçalanmış" bir hayat yaşadı, adanın hem kuzeyi, hem güneyinde... İki yanda da "öteki" muamelesi gördü. Şimdi aynı tavrı evlatlarına da yaşatıyor bu rezil düzen...

Etnik çatışmaların, darbe ve savaşların böldüğü ülkemizde, kendini de bölmek zorunda kalan insanlar var ve onların yaşadıklarını; öfke, hüzün ve düş kırıklığıyla çocukları hissediyor yeniden...

***

Gece yarısı, çocuk barikatta…
Evine gidemiyor.
Muhaceret memurları ve polisler “emir kulu.
Kendi kendini devlet olarak ilan eden “KKTC” yasalarla değil “emir ve talimatlar” ile yönetilen bir yer…
“KKTC vatandaşı birisi Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği kullanamaz” diyorlar.
“Hangi yasaya göre” diyoruz.
“Muhaceret Yasası…”
Yasada böyle bir madde yok!
Olamaz da…
Bir ülkenin kimlik kartı, Yunanca konuşana serbest, Türkçe konuşana yasak ilan edilemez; etnik köken üzerinden ayrıştırıcı işlem yapılamaz, birine başka, ötekine farklı uygulanamaz.
Tümüyle yasak olsa anlaşılır.
“Kıbrıs Cumhuriyeti devletini tanımıyoruz o nedenle belgeleri de geçersizdir” deseniz…
Kıbrıslı Rumları da geri çevireceksiniz o zaman…
Hatta…
O zaman da Kıbrıslı Türklerin çoğunu da yargılamanız gerekecek.
“Bakanlar Kurulu”nun neredeyse tamamını içeri atacaksınız.

Üstelik…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasını ve bölünmez bütünlüğünü Türkiye garanti ediyor (!)
Polis askere bağlığıysa, o askerin adadaki varlık sebebi Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanıyor.

***

Muhaceret görevlisi bir kızımız, telefonundan Muhaceret Yasası’nı indirmiş, bakıyor.
KKTC yurttaşlarının Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği kullanımını yasaklayan bir madde arıyor.
“Yok” diyorum…
“Bulamazsın…”
Bir diğer polis “yasada yok ama bu yönde talimat var” diyor.
Yasanın üzerinde talimat olur mu?
O da talimatı arıyor.

Bir başka polis geliyor, diyor ki, “askerliğini ertelemesi gerek…”
Niye?
Babası Kıbrıslı Türk olduğu için kendisi de doğal vatandaş ve askerlik yaşını geçti.

Bir insana “zorla” yurttaşlık dayatılabilir mi?
İnsan hakları ihlali bu aslında…
Üstelik bu çocuk iki yıldır kuzeye geçiyor, güneye dönüyor, yirmi yaşında…

***

Dilan’ı alıyorum, eve gidiyorum, geceyi benle geçiriyor, babası sabah 05.00’te Avrupa’ya uçuyor, kız kardeşi güneye dönüyor, bize Fransız pasaportunu gönderiyor.
Uyuyor, uyanıyoruz.
Yeni güne Asal Şube, Muhaceret, polis, barikat gezerek başlıyoruz.

Ne ilginçtir Avrupa Parlamentosu’nda “Rum” dedikleri Niyazi Kızılyürek’e, mesele “askerlik” olunca bu kez “Türk” diyorlar!
Evladına askerlik işlemi yapıyorlar.
“KKTC”yle ilgisi yok çocuğun…
Askere alsalar nasıl olacak, hangi “düşman”a karşı eğitecekler?
Kendini, kendine karşı nöbet mi tutturacaklar cephede!
Tam bir akıl tutulması milliyetçilik, devletçilik oyununa gelince, tam bir tutarsızlık…

***

İmza atıyor delikanlı, bilmeden, anlamadan ne olup bittiğini…
Evine gidiyor, gözü yaşlı, öfkeli, üzgün…
“Senede 120 gün gelebilirsin” diyorlar…
Eksik olmasınlar (!)

cenk-m-sosyal-medya.jpg

Hayvan barınağından beter!

Yurt dışında yaşıyorsanız, ikametiniz burada değilse, devlet iddiasındaki “KKTC” ile ilginiz yoksa eğer askerliğinizi erteliyorlar.
“Son 1 senede 120 günden fazla KKTC’de kalmamışsanız” eğer…
Bunu kanıtlamak için polisten “giriş-çıkış” kaydı almanız gerekiyor.
Bilgisayarlar henüz birbirini görmüyor!
O nedenle bilgi değil de insanlar geziyor, oradan oraya…
30 liralık pul ödüyor, yüz liralık kağıt alıyorsunuz.
Yazıcının mürekkebi kim bilir kaç lira?

***

Polis Muhaceret’e gittiğiniz zaman yaşadığınız manzara içler acısı!
Yirmi metrekare bir odada belki yüz kişi sıra bekliyor, sıcağın içerisinde, alt alta, üst üste…
Kavga, gürültü, itişme!
İnsanlıktan uzak bir sistem, mekan, işleyiş…
Hayvan muamelesi yapılıyor insanlara…
Lefkoşa’daki “Hayvan Barınağı”ndan beter bir altyapı var, ortada…
Polise de eziyet, yurttaşa da…

***

Asal Şube’ye gidiyoruz.
Tertemiz bir salon var, son derece nezaket sahibi görevliler, iklimlendirmesi ve konforu yerinde bir bekleme salonu, tam mesai bir sistem…
İsteyince başarılıyormuş demek…

muhaceret.jpg

Cebinizdeki kimliğe yeniden bakınız!


‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ kimliği yasak mı?
Değil!
Öyle olsa dedim ya Kıbrıslı Türklerin çoğunu tutuklamak gerekecek.
En az yüz bin kişi!

Peki…
“KKTC vatandaşlarının Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği kullanması yasak mı?”
O da değil…
Öyle olsa insanlar nasıl dünyayı gezecek; eğitim ya da sağlık haklarından nasıl yararlanacak, mümkünü yok.
“İki kimlikten birini seç” deseler, muhtemelen çoğunluk Kıbrıs Cumhuriyeti’ni seçecek.

Peki…
“KKTC vatandaşlarının KKTC giriş-çıkışlarında Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği kullanması yasak mı?”
Herhangi bir yasada, böylesi bir sınırlama yok.
Olsa, ırkçılık olur, bir kimlik kartını ya tanırsın ya tanımazsın, ya geçerlidir ya değildir.

Peki ne?
En başta söylemiştim…

“Devlet” iddiasındaki “KKTC”nin kendi varlığı uluslararası hukukla örtüşmüyor zaten…
Ne varlığı, ne işleyişi!
O durumda evrensel hukuk ya da yasalardan söz etmek de anlamsız…
Geriye “talimatlar” kalıyor!
 

Bu yazı toplam 5600 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar