BİR GÜNDE 20 UÇAK
Covid-19 hastalığıyla mücadelenin en önemli bacaklarından birinin ‘insan hareketlerinin kısıtlanması’ olduğunu herkes biliyor. Pandeminin ilk safhasından birçok ülke sınırlarını kapattı. Hatta aynı ülke şehirler ya da eyaletler arası ‘geçiş yasakları’ uyguladı. Bizde bile kısmen oldu bu. Karpaz’a, Lefke’ye ‘kontrollü giriş’ dönemleri oldu.
Vaka sayısı sıfırlandıktan sonra ‘açılım’ kararı alındı ve 1 Temmuz sonrası yeni bir döneme girildi. Kamuoyu baskısı ile Türkiye ‘tehlikesiz kategori’ olan ‘A’ sınıfından ‘B’ye alındı. Yine kamuoyu baskısıyla ülkeye gelişler rakamsal olarak kısıtlandı.
Bayrama kadar böyle sürdü ve vaka sayıları kontrolden çıkmadı. Lakin bayramla beraber yolcu sayısı da, vakalar da patlamaya başladı.
Bakanlar Kurulu toplandı ve ‘yeni tedbirler’ aldı. Ne yaptı hükümet? Girne Limanı’ndan gelen yolcu sayısını 400’den 250’ye indirdi.
Bunu da ‘en fazla vaka limandan çıkıyor’ iddiasına dayandırdı. Lakin işin aslı öyle değildi ve sevgili Cenk ufak bir matematik hesabıyla bu ‘yalan’ı ortaya çıkarınca Bakan Ali Pilli “Üzgünüm ve utanıyorum” dedi. Sorumluluğu üzerine almak yerine topu Sağlık Bakanlığı çalışanlarına atmayı yeğledi, “Bu hatayı kim yaptıysa bulacağız” mealinde sözler sarf etti.
Tam bir ‘suçluluk psikolojisi’ bu…
* * *
Ali Pilli suçluluk psikolojisi ile hareket ediyor, çünkü hatanın müsebbibi kendisidir!
Rakamları ters yüz eden Pilli midir bilemem, ama şu kesindir ki Sağlık Bakanı ‘yeni tedbirler’ konusunda üzerine düşeni yapmadı.
Hatırlayın, geçen Pazar gün Bakan Pilli ‘alarm’ verdi ve ‘acil Bakanlar Kurulu toplantısı’ istedi. Aynı Pilli aynı gün ‘Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin da Pazartesi toplantıya çağrılacağını, oradan çıkacak tavsiyeleri hükümete götüreceğini’ ilan etti.
Buraya kadar bir sorun yok.
Fakat sorun şu ki ertesi gün, yani Pazartesi günü Bakanlar Kurulu sabah 9.30 sıralarında toplantıya girdiğinde henüz Komite’den herhangi bir tavsiye kararı gelmemişti. Zira o Komite de aynı saatlerde toplantı halindeydi!
Yani Bakanlar Kurulu Enfeksiyon Komitesi’nin tavsiyelerini beklemeden oturdu, konuştu ve kararlar üretti.
Muhtemelen o tavsiyeler işlerine gelmiyordu…
Zira yolcu sayısı bakımından kat kat fazla olan havayolunda tedbir almaksızın sadece limandan gelen gariban yolculara yüklenmek anlamsız ve yetersizdi.
Evet, limandan çıkan yolcuların da yarattığı sıkıntılar vardı ve feribot seferleri de kısıtlanmalıydı. Sağlık uzmanları bunu da talep ediyordu.
Lakin asıl mesele havayollarıydı.
Zira bayramdan bu yana her gün ortalama 15 uçak inip kalkıyordu.
Hatta geçen hafta sonu bir günde 20 uçağın gelip gittiği bile olmuştu.
Bu rakam çoktu ve sağlık uzmanlarının talebi uçuş sayısının da aşağıya çekilmesiydi.
Elbette uçuş ve yolcu sayılarını Sağlık Bakanı da, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı da çok iyi biliyorlardı.
Virüsün yayılmasını sağlayan asıl nedenin uçaklar olduğunun farkındaydılar.
Ama ne yaptılar?
Rakamları –sözüm ona teknik bir hata yüzünden- ter yüz ettiler.
Bu bir ‘ya yutarlarsa’ operasyonu muydu, yoksa basit bir matematik yahut mantık hatası mıydı, net değil.
Ama net olan şu var ki, günde 15-20 uçuş devam ettiği sürece virüs katlanarak artmaya devam edecek.
Ve birinin canına zarar gelirse bu karara imza atanlar vebalini ödeyemeyecek!