Bir hükümetimiz olsaydı eğer…
Eğer bir hükümetimiz olsa sorardık: Aşı planınız nedir?
O hükümet de bize şu yanıtı verirdi: Türkiye’yle gerekli temasları yapıyoruz.
***
Bunun iki sebebi var.
Biri “öğrenilmiş çaresizlik.”
Diğeri doğrudan çaresizlik!
***
İki toplumlu sağlık komitesi “aşılar” gündemiyle acil bir toplantı talep etmelidir.
Çünkü Avrupa Birliği üyesi ülkeler önceliklidir ve Kıbrıs’a gelecek aşılara, Kıbrıslı Türklerin de dahil edilmesi mutlaka istenmelidir.
***
‘Aşı planı’ yalnızca aşı teminiyle sınırlı da değildir.
Bunun saklama ve koruma gibi altyapı yatırımları ayrıca aşılanacak nüfusun önceliğine göre farklı planlama aşamaları vardır.
Örneğin eksi 70 dereceye sahip soğutucularımız için şimdiden bir yol haritası hazırlanmalıdır.
***
Bir hükümetimiz olsa bunları elbette sorabilirdik.
Şimdilik ‘hükümetimiz’ ya da ‘başbakanımız’ yok ama vaziyete göre maskesini değişen bir Cumhurbaşkanımız var.
***
Hükümetimiz olmasa da…
Cumhurbaşkanı görevini “resmen” aldıktan sonra Başbakan olarak istihdam yapacak kadar “ustalık” sahibi siyasilerimiz vardır.
Keşke diyorum bu üstün yeteneklerini çok başka alanlarda kullanabilselerdi.
O zaman bu ülke en az 50 bin öğrenciden mahrum kalmazdı!
Partizanlıktan, kurultay hesaplarından, irade oyunlarından, seçim tezgâhlarından vakit kalsaydı keşke!
On beş gün daha evlere kapanır, öğrencilerin tümünü adaya taşır, sonrasında dokuz ay tümünü ekonomik hayata katabilirdik.
“Dünyanın en güvenli ülkesiyiz” diye övünürken, baş başa kaldık.
Üç günlük izinlerle hayatımızın kumarını oynuyoruz şimdi!
***
Bir hükümetimiz olsaydı eğer sorardık, “Konya Belediyesi’nin bayrağını kim asmış oraya” diye…
“Bir başbakanımız olmasa da 28 belediye başkanımız var” der, en azından “teessüf” ederdik!
***
Eğer bir hükümetimiz ve bir başbakanımız olsa, diyorum ya…
Şimdi dünya kadar insan “olduğunda ne oldu” soracak.
Başkan Tatar bunun yanıtını vermişti aslında:
“Yapamadık, olmadı, ne yapacaktım, Cumhurbaşkanımı arayacaktım, aradım, o yaptı.”
***
Olsaydı eğer dedim zaten…