1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Bir Kayıp Devrimci: Fuat Fegan
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Bir Kayıp Devrimci: Fuat Fegan

A+A-

Uzun yıllar resmi tarihin kalıplaşmış tartışılmasız ve dogmacı yapısı gereği Kıbrıs Türk toplumunun “sözlü tarih” belleği yok denilecek kadar azdı. Bundan yaklaşık 15-20 yıl öncesine kadar böylesine bir “anı” üretimiyle karşılaşmamız mümkün olmamıştır. Ne mutlu ki, “resmi tarih”in dışında “gerçek yaşanmışlıklardan” oluşan ve toplum belleğimize önemli katkı sağlayan “sözlü tarih” çalışmaları her gün artarak arşivlerimize kazandırılmaktadır.

Bu bağlamda yıllarca konuşulmayan-konuşturulmayan, yayımlanmayan-yayımlatılmayan nice toplumsal katmanlarımızın her birinde yaşanan “gerçek öyküler”, ya göçüp giden hayatla birlikte yok olmuş, ya da küçük topluluklar arasında sadece “konuşulan” bir anı olarak kalmıştır.

Kıbrıs Türk Devrimciliği açısından tanımaktan gurur ve mutluluk duyduğum, ne yazık ki gençlik dönemlerimde o kadar da algılayamadığım ama bugün onların anlatımlarından, nasıl bir mücadele ve diyet ödendiğini öğrendiğim üç isim var: merhum Dr. Turhan Korun, merhum Diş Doktoru Kuydul Turan ve Fadıl Çağda. Belirttiğim üç isimden merhum Dr. Turhan Korun’un “Ben de Yazdım” kitabı üzerine tv programımda sohbet yapma fırsatı bulmak apayrı bir anı-mutluluk benim için. Fadıl Çağda abimiz ise uzun yılların “yayımcılık” açısından suskunluğunu bozup “Batmayan Uçak Gemisi”(2015) ve “Cinayetlerle Susturulan Toplum”(2016) ve yeni yayını “İşçi Sınıfı Mücadelesinde Enternasyonalist Bir Nefer-Bir Kayıp Devrimci: Fuat Fegan”(2017) kitaplarıyla Kıbrıs Türk Solu’nun tarihi ve yaşanmışlıkları açısından belleğimizi ve bilgimizi zenginleştirmektedir.

“...Bir Kayıp Devrimci: Fuat Fegan” kitabında, evet kendisinin de kitabın arka kapağında belirttiği gibi “...yeni kuşak devrimcileri, pek çoğunun tanımadığı Kıbrıslı bir devrimci ile karşılaştırması”yla yeni kuşağa Fuat Fegan’ı kazandırıyor.

Kitap; Fuat Fegan ekseninde dönerken farklı gibi görünse de aslında bir birine bağlı olan çok önemli bilgiler de edinilmektedir. Örneğin: “Doğu toplumlarının ekonomi politiğini araştıran, özellikle Türkiye orijinliği üzerine birçok eser veren, bu çerçevede Marksizm’e katkı koyarak geliştiren Dr. Hikmet Kıvılcımlı”’nın yaşamı, duruşu ve Fuat Fegan ile eşinin Kıvılcımlı ile olan yakın ilişkileri, yaşadıkları, “inanç mücadelesi” adına dudak uçuklatır biçimdedir. Sadece yakın dostluk ilişkisi değildir bahsettiğim. Belki de bugün “Sol-Marksizim” üzerine bazı yayımlar arşivlerde “yayımlanmış” olarak yer alabiliyorsa, bunda Kıbrıslı Fuat Fegan ve eşinin nasıl bir görev üstlendiğini de bilmekte yarar var.

“...Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın birçok eseri orijinal yazıldığı şekilde, baskısı yapılmamış bir şekilde durmakta idi. Basılıp yayımlanan her çalışması yankı yaratmıştı. Türkiye’de sol içerikli kitapların toplatıldığı...yakılıp yok edildiği, basıp yayımlayanların da yazarları gibi yargılanıp mahkum edildikleri dikkate alındığında Kıvılcımlı’nın çalışmalarının da yok edileceği...onları Türkiye dışına kaçırıp koruma altına alıp insanlığın yararlanmasına sunmak ise Fuat’ın uğraşlarının en büyüğü olur...” diyor kitabın yazarı Fadıl Çağda.

Dr. Kıvılcımlı Türkiye’de illegalite bir şekilde yaşarken Fuat Fegan, Dr. Kıvılcımlı’nın çalışmalarını önce Kıbrıs’a, oradan da Avrupa’ya aktarır. Böylece Dr. Kıvılcımlı’nın bugün raflarda olan birçok kitabının da yayımlanması ve toplumdaki bu alan boşluğunun doldurulmasında Fuat Fegan’ın ne kadar önemli bir çaba sarfettiğinin değeri de anlaşılabilmektedir.

Kitapta; yazımın başında da belirttiğim gibi toplum katmanlarının siyasi boyutundaki bazı yaşanmışlıkların, bilinmeyenlerin, Fuat Fegan ekseninde Fadıl Çağda’nın anılarında okuduklarımız da bilmeyenler için “devrim” niteliğinde bilgilerdir. Kasım 1970’de beş arkadaşıyla birlikte Türkiye’den sınırdışı edilmeleri, ardında 27 Aralık 1970’de kurulan ve Ahmet Mithat Berberoğlu’nun ilk başkan olarak yola çıkan “sol” düşünceli partiye katılımları öncesindeki “katılım amaçları” için yapılan toplantı kitapta şöyle anlatılıyordu:

“...Yaptığımız toplantılardan birinde yıllardan sonra Kıbrıslı Türk toplumu içerisinde kurulmuş politik parti CTP’ne katılmanın ve bu örgüt çatısı altında toplum içinde demokrasi mücadelesi vermenin daha isabetli olacağı sonucuna varmıştık...uygun görülen mücadele arkadaşları Lefkoşa’da Mısırlı Apartmanı karşısındaki temizleyici Enver’in evinde toplantıya çağrılır. Temizleyici Enver, Naci Talat’ın kayınpederi idi. Kırk civarında genç, çağrıya uygun olarak toplantıya katılır. Fuat da doğal olarak toplantı çağrısı yapanlardan biri olarak toplantıya katılanlardan idi...” şeklinde dile getiriyor anılarını Fadıl Çağda.

95 sayfalık bu kitaptan çok notlar aldım kendim için. Ama bunlar arasında en ilginç olanlardan biri de, Dr. Kıvılcımlı’nın Brejnev’e gönderilmek üzere yazdığı ve İngilizce’ye Fuat Fegan ile Özker Özgür tarafından çevrilen mektubun orijinal metninde Nâzım Hikmet’le ilgili yorum ve görüşleriydi:

“...Nâzım, kendi kurnaz korkaklığı ile kazdığı kör kuyuya düşünce, bir savunma oturumunda, dâvânın patlak vermesinde oynadığı “muhbir” rolünü çağrışımla yanıltmayı deneyecektir. Ama boşuna...(1939)...hepimiz 15’er yıl ağır cezalara çarpıldık. Çankırı cezaevinde, mahalli polisçe, resmen ve altı Nâzım Hikmet imzalı mühürlü makbuz karşılığı Nâzım’a 30 lira “aylık” teselli yardımı getirildi. Bu utanç vericiliğe karşı ben isyan ettim. “Dayı Paşa’sı”(General, eski Moskova Büyükelçisi Ali Fuad Cebesoy), Nâzım’ı İstanbul’a yakın, zenginlerin kaplıcalar kenti olan Bursa’ya naklettirdi. Ben önce Amasya, sonra Kırşehir cezaevine sürüldüm...”

Fuat Fegan eşi Latife Hanım ile İsveç’e yerleşmişti. Oradaki Türk İşçi Hareketine katkı koyması yanında Sarp Kuray’ın kurduğu Partizan Yolu örgütüne de katılıp görev üstlendi. 1983’te 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlama hazırlıkları için Almanya’ya gider. En son 1 Mayıs 1983’te Almanya’nın Dortmund kentinde görülür. Fuat Fegan o tarihten bu yana kayıptır. Bir daha kendisinden haber alınamaz.

 

 

 

 

Bu yazı toplam 6129 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar