1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Bir Kent'ten Öte: GAZİANTEP
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Bir Kent'ten Öte: GAZİANTEP

A+A-

Ercan'dan Güneydoğu-Anadolu bölgesine de uçak seferlerinin başlamasıyla, gidip görmek ve tanımak, kültürel zenginliklerini keşfetmek için hedefimde 3 kent bulunuyordu. İkisine direkt olarak uçuşlar var, bir diğeri için aktarma yapmak şart: Gaziantep-Antakya-Mardin...

Hedef koyduklarımdan ilkini, Gaziantep'i gerçekleştirdim. Elbette gidiş öncesinde gidilebilecek yerlerin bir sıralamasını yaptım. Ve elbette her zaman olduğu gibi gibi, döndüğümde bir belgesel olarak izleyicilerle paylaşabilmek için de kameramı yanıma almıştım.

Bir kere Gaziantep demek; "Baklava", "Antep Fıstığı" ve "Antep Mutfağı"ndan öte olduğunu sadece üzerine araştırma yaparken değil, bire bir yaşayarak ve görerek yaşadım. Gaziantep dediğim zaman ilk görülmesi gerekenlerin  başında "Zeugma Mozaik Müzesi", "Arkeoloji Müzesi" yanında "Bakırcılar Çarşısı" vardı. Ama bunun yanında Fırat nehri üzerinde, il sınırının Fırat nehrini böldüğü ve Şanlı Urfa il sınırları içerisinde kalan "Halfeti" köyünü, sular altında kalan evlerin ve sadece minaresi görülen cami'yi de belleğime katmak kaçınılmazdı.

06-05-2018-eralp-gaziantep-2.jpg

45 dakikalık bire uçuş uzaklığında mütevazı havaalanına indiğimiz andan itibaren, taksimizi alıp otelin yolunu tutarken taksi şoförleriyle ilk intiba, o yerleşim yeri, insanları, kültür ve örf-adetleriyle ilgili kıvılcımın çakması genelde gerçekleşen bir "fikir edinmedir".

Şöyle ki, ilk taksi şoföründen son dönüş şoförümüze kadar ve hatta gittiğimiz bazı restoranlardaki çalışanların Kıbrıs'la bir bağlantısı olduğunu görmek, "ilk intibalardan" biri oluverdi. Kimisi kısa süreli gelip çalışmış, kimisi uzun yıllarını emeğinin teriyle Kıbrıs'ta bırakmış insanlar. Ve genelde insani yaklaşımlarıyla size yardımcı olmayı amaçlayan bir insan profili.

Ve ikinci intiba; kentin gerçekten de "Kültür ve Tarih" kenti olduğunu, caddelerde yer alan heykeller, anıtlar, sanatsal üretimlerle bu konuda sizi hemen etkilemeye başlıyor.

Ama bir kent hiçbir zaman taksiyle gerektiğince ve anlamlandırılarak gezilemez. Bundan dolayı, otel yerleşiminden sonraki saat ve günlerde yürüyerek birçok kültürel ve tarih yüklü müzeleri, hanları, etnografik ve sosyal yaşamın tüm çıplaklığı, ayaklarınızın altına serilmekte. Bir kere çok iyi şekilde düzenlenmiş bir yol tarif tabelaları mevcut.

Hatta "Kültür Yolu" tabelasıyla, yürümüş olduğunuz alanın anlamını size sezdirten bir uyarı bile bulunmakta. Zaten dediğim gibi, insanları yardımsever olduğundan gideceğiniz yeri sormanız yaterli.

Genel olarak caddeler temizlik açısından mükemmel olmasa da, beni hayrete düşüren en önemli gelişmişliği, onlarca han'ın ve müze'nin bir kent içerisinde ve yürüme uzaklığında olması.

Açıkçası ne yazık ki tümünü gezme zamanım olamadı, balki bir başka sefere.

06-05-2018-eralp-gaziantep-1.jpg

Yüzyıllar öncesi İpek Yolu'nun geçtiği bu kentin hanlarla dolu olması, farklı kültürlerin ziyaretiyle, alış-verişin yarattığı etkileşimle bu kültürel mozaiği ve birikimi görmek mümkün. Belediyenin ve kültürel mirasları koruyan ilgili bakanlığın çalışmalarıyla, yol boyunca direklerde asılı duran "Kültür ve Tarih Kenti" ibaresini tam tamına haklı çıkarıyor. Fransızlara karşı verilen Kurtuluş Savaşı'nın izdüşümleri-hatıraları ise, bu konudaki müze ve anıtlarda sergilenmekte.

Zeugma Mozaik Müzesi, bence dünyada en iyi müzeler arasında yer almaktadır. Büyüklüğü yanında profesyonel bir müzeciliği görmek mümkün.

Özellikle Zeugma denildiğinde ilk akla gelen ve Zeugma kentinin mozaikleri arasında en popüler olan "Çingene Kızı" mozaiğinin sergilendiği ayrı mekan muhteşemdi.

Yerdeki gidiş ok işaretini izleyerek, karanlık bir labirentte yürüyerek sizi tam bu mozaiğin karşısına getiren, çok az duyulan mistik bir müzik eşliğinde karanlıklar içinde tüm renklerini özümseyebileceğiniz "Çingene Kızı"na bakmaktan kendinizi alamazsınız.

Ve böylesi bir düzenlemeyle ziyaretçilere sunulması, mıuhteşem bir profesyonelliğin getirisiydi. Ziyaretçilere o mekânda öylesine bir mistik hava yükleniyor ki, herkes nedense kısık sesle konumaya başlıyor. Sanki "Çingene Kızı" rahatsız etmek istemezmişcesine...

Yazılacak çok güzel detaylar var. Belki bu yazımızı, bir yazı-dizisi olarak sürdürürüz, kim bilir!..    

Bu yazı toplam 1964 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar