Bir Kent'ten Öte: GAZİANTEP-2
Kültür ve Tarih meraklılarının gezmeye doyamayacakları bir yer Gaziantep. Ve elbette Antep mutfağı da kendine özgülüğüyle, farklı tatlar arayanları çekebilecek önemli bir yemek kültürüne sahiptir. Baklava'da marka olmuş Çağdaş İmam, Koçak Baklava, Çelebioğluları, Güllüoğlu'nun dışında marka olmamış ama mükemmel baklava üreticileri de mevcuttur kuşkusuz. Antep, kebap diyarı olarak bilinir ve merkezinde "et" ve "pul biber" vardır. Ben et yemediğimden her defasında tavukla idare ettim ama idareden öte olduğunu söylemek gerek. Ve salatada bile yer alan pul biber alışkanlığıyla "acısız" bir yemek-meze olduğunu söylemek zor. Kebap denildiğinde "Simit kebabı", "Malhhıtalı köfte" ismiyle anılan mercimek köftesi, ve uzun zamanır bulduğumda severek yediğim ceviz, domates ve biber salçasına katılan zeytinyağı ve kolandro (kişniş) ile yapılan Muahammara, ismini anmadan geçemeyeceklerim arasındadır...
Dünyanın En Büyük İkinci Mozaik Müzesi
Bir önceki yazımızda da belirttiğim gibi, otelimize yürüme mesafesinde Zeugma Mozaik Müzesi ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi bulunmaktaydı. Ve Zeugma Müzesi'ne doğru yürümeye başlarken müze hakkında bilgileri paylaşalım dilerseniz...
Zeugma Mozaik Müzesi 2010 yılında görücüye çıkmış. İlginç olan, Hatay Arkeoloji Müzesi açılana dek burası dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak kabul edilmekteydi. Gaziantep’te Eski Tekel Fabrikası alanı üzerine kurulan müze tam 30.000 metrekarelik bir alanda yer almaktadır. Zaten bundan dolayı müze alanına girdiğimde ve içini dolaşırken büyüklüğü açısından yaşadığım şokun da anlamı buydu.
Zeugma Mozaik Müzesi’nde, Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılan buluntular sergilenmektedir. Zeugma’nın kökleri M.Ö. 300 yılına dayanır. Büyük İskender’in generali olan Euphrates, Fırat Nehri’nin en stratejik noktasına kendi adını verdiği Seleukeia Euphrates şehrini kurar. Ticarete elverişli stratejik konumu sayesinde zamanla büyüyen ve gelişen şehir 80.000 kişilik bir nüfusa ulaşır ve Roma İmparatorluğu’na dahil edilir, ismi de köprü ya da geçiş noktası anlamına gelen Zeugma olarak değiştirilir. Bu bilgileri okurken Zeugma'nın kelime anlamını da öğrenmiş oluyoruz böylece.
Zeugma Antik Kenti’nde 1987 yılında başlayan kazılar neticesinde 2000 yılında ortaya çıkarılan eserler dünya çapında büyük olay yaratmıştı. Bu haklı şöhretin sebebi 2000 yılında Zeugma kazılarından çıkarılan ikiz Poseidon ve Euphrates villaları ve bu villaların içinde bulunan yüzlerce küçük eserdi.
Zeugma Mozaik Müzesi’ndeki belki de en önemli, en meşhur eser, daha önceki yazımızda da belirttiğim gibi; Çingene Kızı adıyla da bilinen Mainad Mozaiği’dir. Bu eser özel bir odada tek başına sergilenmekte. Bu odanın özel tasarımının amacı Çingene Kızı’nın buğulu bakışlarını ortaya çıkarmakmış, ki bunu görme imkânını bizzat yaşadım.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi
Otelimize yürüme mesafesinde olan bir diğer önemli müze de kuşkusuz Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ydi.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi, arkeolojik kazılarla ve satın alma yöntemiyle oluşturulan ilgi çekici ve zengin bir koleksiyona sahip. Alt Paleolitik dönemden günümüze kadar kesintisiz iskân gören Gaziantep’te müze kurma çalışmalarının tarihi 1944 yılına dayandığını öğreniyorum ve aklıma bizlerin müzecilik geçmişimiz (ya da geçmişsizliğimiz) geliyor nedense...
Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde Alt Paleolitik dönemden Cumhuriyet dönemine kadar olan sergileme üniteleriyle sizi gerçekten geçmişten günümüze tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor. 5 TL'lik girişle aldığınız görsel, tarihsel bilginin fiyatı ölçülemez aslında. Gezimiz zemin kattan başlayıp, tarihsel dönemlerin sıralanışına göre Cumhuriyet dönemine kadar uzanıyor. Zemin katta duvarlarda Gaziantep’in geçirdiği tarihsel dönemler ve Gaziantep’ in tarihteki isimleri görsel olarak ziyaretçilere sunulmaktadır ki "müzecilik" adına bir kez daha profesyonel anlayışı görmek bu vesileyle de mümkün.
Jeolojik Dönem fosil ve kayaçları ile başlayan teşhir, Gaziantep’in Doğa Tarihi ve Alt Paleolitik dönemin özelliklerinin sergilenmesi devam etmektedir. Nesli tükenmiş olan Maraş Fili’nin eldeki iskeletlerinin de müzede sergilenmesi beni en çok etkileyenlerden biri oldu. Paleolitik dönem ünitesinin hemen yanında, tarihin en önemli devirlerinden biri olan ve insanlık tarihine yön veren Neolitik döneme ait taş heykel teşhiri ile devam ediyorsunuz gezinize.
Gaziantep’in Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı’nı temsil eden bölümde, arkeolojik kazılarla ele geçirilen Şaraga, Sakçagözü, Gedikli, Tilmen, Zincirli ve Sam buluntuları sergilenirken, Eski Tunç Çağı’na ait bir mezar da canlandırılarak buluntuları ile beraber teşhir edilmiştir. Bir bölümde yer alan zeytin toplama ve zeytin yağı çıkarma canlandırması, buradaki mumdan yapılan insan figürü gerçekten çok etkileyiciydi.
(kaynakça: gaziantepkulturturizm.gov.tr, muze.gov.tr)