'BİR KERESİNDE KOKUDAN BAYILDIM…'
YENİDÜZEN’in yazı dizisi ‘İşin ZORU’ bu hafta Lefkoşa Türk Belediyesi’nin Defin İşleri bölümünde çalışan belki de dünyanın en zor işini icra edenleri mercek altına aldı... Ölü yıkayıcılar!..
Didem MENTEŞ
İnsanoğlu için doğum gibi ölüm de en büyük hakikattir. Akla gelince ürperti verir insana… Korkutur… Kimi insan göremez hatta duyamaz bile… Ama bazı insanlar var ki her gün ölüme tanıklık eder... Birçok insanın yapmaya cesaret edemediği işi yaparlar… Yürek isteyen, dayanma gücü isteyen bir görevleri vardır. Gassallar… Toprak öncesi son durak olan gasilhanede, binlerce ‘ölü yıkayarak’ ekmek mücadelesi veriyorlar…
Gassal (ölü yıkayıcı)
YENİDÜZEN’in yazı dizisi ‘İşin ZORU’ bu hafta Lefkoşa Türk Belediyesi’nin Defin İşleri bölümüne konuk oluyor. İnsanların ürpererek baktığı, tüylerin diken diken olduğu gassalcılığı (ölü yıkayıcı) kaleme aldı. Defin İşleri Amiri’nin yardımlarıyla, Mehmet Yazıcı, Sait Asi ve Meryem Abacılar ile görüştük. Ölü yıkamanın ağırlığını, dayanması güç olan ayrıntılarını konuştuk…
YENİDÜZEN ekibi ürperten bu zor işi denedi!
Biz de ölü yıkadık!
- Lefkoşa Mezarlığı içinde bulunan LTB Defin İşleri’nde hayat sabah 07.30'da başlıyor. Issız ve sakin… Biz saat 9:00 gibi Defin İşleri’ne gidiyoruz. Bu bölümde tam bir ekip işi yürütülüyor. Herkes birbirine yardımcı ve destek oluyor.
- Gasilhanede ise 2’si kadın 2’si erkek olmak üzere 4 gassal bulunuyor. Biri kadınlar biri de erkekler için ayrılmış iki odada yapılıyor yıkama işleri. Gassalların kendilerine ayrılan dinlenme odasında sohbete koyulurken, o esnada iki cenaze geliyor. Biri kadın biri erkek… Belediye idaresinden ve aileden özel izin alarak yıkıma işlemine katılıyorum…
İlk şok ve donup kalmak!
- Hazırlıklara başlanıyor, dolaplardan malzemeler çıkarılıyor. İlk önce kendi hijyenimiz için 3 kat eldiven giyiyoruz, önlüğümüz, maskemiz, galoşlarımız ve başımızı şalla sarıyoruz. Kefenler, süngerler, şampuan tek tek kontrol edilip, alınıyor. Daha sonra tabutlardan cenazeler çıkarılarak, sedye eşliğinde gasilhane içindeki kerevetin üzerine konuluyor. Kadını yıkamak için aile yakınlarından biri de hazırlanıp içeri giriyor. Onlarla birlikte içeri giriyorum.
- Morgdan gelen ceset ilk açıldığı an bir an yüreğim hoplarken, kısa bir donukluk yaşıyorum… Ve yıkama işlemi usulüne göre başlıyor…
Yıkama usulünü izliyoruz…
- İlk şoku atlattıktan sonra kadın gassalı izlemeye başlıyorum. Ölen kadının vücudu diz kapağından göğüs kısmına kadar bezle kapatılıyor. Ve ilk önce ceset ıslatılıyor daha sonra abdest aldırılıyor. 3 kat su dökülüyor. Daha sonra yeni açılmış sünger ve şampuana ile ovma işlemi yapılıyor. 3 kat giyilen eldivenden ikisi işlem sırasında çıkartılıyor. Büyük bir hijyen söz konusu.
- Ölüm şekline göre yıkama süresi uzuyor da kısalıyor da. Kazalar nedeniyle parçalanmış cesetleri yıkamanın zor olduğu anlatılıyor. Zaman zaman diğer bölgelerden gelen cesetler de olduğu için, gün oluyor 5 ceset yıkadıklarını anlatıyor kadın gassal...
“Ruhsal ağırlığı çok büyük…”
- Ceset büyük bir el çabukluğu içerisinde yıkanıyor. Ölen kadının yakını da yardım ederken, ben de bu işin zorluğunu anlayabilmek için süngeri elime alıyorum. Kadını tuttuğum an ürperiyorum yeniden…
- Ve kadının bir kolunu ve ayağını yıkayarak, bu işin ruhsal ağırlığına yakından tanık oluyorum… Yaklaşık 20 dakika sürüyor yıkama işlemi. Daha sonra ceset yeni kefene sarılarak tabuta konuluyor. Bu arada isteyen ailelere ölen yakınını görmek için son bir fırsat tanınıyor. Bu arada bizler üzerimizdeki çıkararak, çöp kovasına atıyoruz ve bolca suyla elimizi yıkıyoruz… Ardından da erkek gassallar, cenazeleri tabut eşliğinde caminin önündeki musallat taşına götürüyor…
“Bu iş çok zor…”
- Ardından sohbetimize geçiyoruz 3 gassallımızla. Bu işin çok zor olduğunu anlatıyorlar. Her üçü de işe başladıkları ilk gün ‘korku’ yaşadıklarını açık yüreklilikle söylüyorlar. Hatta öyle feci cesetlerle karşılaşıyorlarmış gibi bayıldıkları da oluyor, çığlık çığlığa dışarı çıkıp gözyaşları döktükleri de… Ruhsal olarak çok ağır iş yapıyorlar… Özellikle de küçük çocuklar geldiği zaman büyük bir hüzün kaplıyor… İnançlı insanlar oldukları için bu işe son görev ve sevap kazanma olarak bakıyorlar...
Yazıcı: “İlk gün korktum… Bu işte babamı da yıkadım arkadaşımı da…”
İlk sohbetimiz 13 yıllık gassal Mehmet Yazıcı ile… Asıl mesleği şoförlük olan Yazıcı, bu meslekten vazgeçip mezarlıkta otları sökmeye başlamış. Daha sonra belediyede işleyen eski gassallın işten çıkmasıyla onun yerine alınmış. O gün bugün ölü yıkıyor. Ve ilk iş gününde korku yaşıyor Mehmet Yazıcı… Bu işte babasını da askerlik arkadaşını da kendi elleriyle yıkadığını hiç unutmuyor…
“İlk gün korktum… Yapamayacağımı hiç düşünmedim ama korkumu yenerek yapmaya başladım. Diğer görevli arkadaş ile birlikte yavaş yavaş başladım. Sonra bazen birlikte bazen de tek başıma ölüleri yıkayarak artık alışkanlık haline geldi. Hatta babamı da askerlik arkadaşımı da kendi ellerimle yıkadım. Babamı yıkarken duygulandım ama hiç ağlamadım. Ben pek ağlayamıyorum… Çok üzüldüm sadece…”
“15 günden sonra kokmaya başlayan cesetleri yıkamak çok zor”
Bu mesleğin çok zor olduğunu, herkesin yapamayacağını düşünüyor Mehmet Yazıcı… “Bazı normal yoldan ölenleri yıkmak kolay belki ama 15 günden sonra kokmaya başlayan cesetleri yıkamak çok zor. O kokuya dayanmak kolay değil. Kazadan gelen başı vücudu darmadağın olan insanları yıkıyoruz. Bunları yıkamak ve kefenlemek çok zor… Çok kokmuş cenazelere abdest aldırılıp kefene sarıp, ceset torbasına koyup gönderiyoruz. Bu işi yapmak hem inanç ister hem de dayanabilmek. Tabi ki korktum, herkes korkabilir ama bu kapıdan çıktıktan sonra her şey bitiyor. İş aklımdan çıkıp gidiyor…”
İşte yaşadıklarını her ne kadar aile yaşantısına yansıtmamaya çalışsa da zaman zaman olumsuz etkisini gördüğünü anlatıyor Mehmet Yazıcı. “Gönlünce yapmazsa bu iş olmuyor. Ekmek parası diyeceksin ve işine bakacaksın. Ben işimi seviyorum, işi bırakmak hiç aklımdan da geçmedi.”
Asi: “1 haftayı geçmiş bir ceset vardı, kokudan bayılmıştım…”
8 yıldır gassal olarak çalışan Sait Asi giriyor konuya. Bu işin çok zor olduğunun altını çiziyor. Bir ceset olayında baygınlık geçirdiğini açık yüreklilikle anlatıyor. “Geçen yıl Küçük Kaymaklı’da üzerinden 1 hafta geçmiş cesedi aldım. Oraya gidene kadar bende hiçbir sorun yoktu. Gittiğim zaman o kötü manzarayı gördüm. Doktorlar ve polisler oradaydı, bir doktorumuz ‘Sait sakın cenazeyi ellemiyorsunuz’ dedi. Cenaze mosmordu, kokmuş. Oradan ayrıldıktan sonra kokudan bayıldım… Defin İşleri’ne geri geldim, amiri aradım. Cenaze arabası ve özel tabut istedik. İtfaiyeden gaz maskesi istedik ve cenazeyi öyle aldık. Morga götürdük, morgcular kabul etmedi. Aile yıkanmasını istedi, yıkayamadık. Zorla morga kabul ettirdik sonra da tabutla cenazeyi gömdük. Onu yıkayamazdık…”
Zor durumlarda kaldığında bu işi bırakmayı düşündüğünü söylüyor Sait Asi. Ölümlü kazalarda gelen parçalanmış cesetleri yıkarken ve kefenlerken çok zorluklar yaşadıklarını vurguluyor. İş kazalarından hayatını kaybeden işçilerin de feci şekilde morga geldiklerini, onların cesetlerini de yıkarken büyük zorluklar yaşandığını anlatıyor Sait Asi. Bu işte dayanmanın daha da zor olduğunun altını çiziyor.
Abacılar: “Psikolojimizin etkilenmemesi mümkün mü?”
Gasilhande çalışan 2 kadından biri Meryem Abacılar. Melek İspiroğlu izinde olduğu için görüşemiyoruz. Meryem Abacılar, 2008 yılında yarı zamanlı olarak ölü yıkamaya başladığını anlatıyor. Daha sonra emekliye ayrılan eski çalışanın yerine 2010’da e işe tam zamanlı olarak başlıyor. Bu işe bilerek girdiğini, sevdiğini anlatıyor… Abacılar, “Her cenazeye ‘Allah rızası’ için giriyorsunuz ve yıkıyorsunuz. Ben sevap işlediğimi düşünüyorum. Ölenlere son görev olarak görüyorum.” diyor.
“İlk girdiğim cenazeyi neneme benzettim. Hiçbir korku hissetmedim” diyor Abacılar… Ancak zaman zaman karşılaştığı kötü cenazeler karşısında çok etkilendiğini açık yüreklilikle anlatıyor. Ezilmiş cesetler gördüğünde yaşadığı zorlukları dile getiriyor. Bazı örnekler veriyor ama yazılmamasını rica ediyor. Oldukça etkilendiğinin gözlerinden anlaşılıyor Meryem Abacılar’ın… Bu işte çalışanların psikolojik olarak etkilenmemesinin mümkün olmadığını vurguluyor. İşte yaşananların aile hayatlarına da kimi zaman yansıdığını anlatıyor…
Bir kadın biri erkek iki cenaze geldi. ‘İŞİN Zor’u kadın cenazenin yıkama işlemini yakından izledi
Gassalarımız nasıl ölü yıkadıklarını gasilhanede anlattı
FOTOĞRAFLAR: Fehime ALASYA