1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bir kitap incelemesi: Başpiskopos Makarios ve Kıbrıslı Rum Milliyetçiliği
Bir kitap incelemesi: Başpiskopos Makarios ve Kıbrıslı Rum Milliyetçiliği

Bir kitap incelemesi: Başpiskopos Makarios ve Kıbrıslı Rum Milliyetçiliği

Bir kitap incelemesi: Başpiskopos Makarios ve Kıbrıslı Rum Milliyetçiliği

A+A-

Eylem Akay

Kıbrıs Kilisesi’nin Başpiskoposu ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı olan Mihail Musko, yani kilise tarafından “kutsanmış” anlamına gelen “Makarios” adını alan Rum lider, Kıbrıs tarihinin en önemli figürleri arasındadır. Şevki Kıralp, ilk kitabı olan “Başpiskopos Makarios ve Kıbrıslı Rum Milliyetçiliği: Bir lider, siyaseti ve ötekileri” başlıklı çalışmasında Makarios’un Kıbrıs siyasetini ve Rum toplumuna benimsetmek istediği milliyetçilik algısını tarihsel bir araştırma ile ele alıyor. Söylem Basımevi tarafından basılan, dizgisini Yusuf Alkım’ın, kapak tasarımını Fatoş Miralay’ın, ön sözünü Niyazi Kızılyürek’in hazırladığı kitap Heterotopia yayınlarından çıktı. Kitap İngiliz arşivleri, ABD arşivleri, Güney Kıbrıs’taki Basın ve Enformasyon Dairesi arşivleri, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk gazetelerinin arşivleri ve Milliyet gazetesi arşivleri gibi pek çok kaynaktan yararlanılarak yazılmış. Yazarın üzerinde en çok durduğu kaynakların başında, Makarios’un halka hitaben yaptığı konuşmalar geliyor.

Kıralp kitabını “Kıbrıs Sorunu nedeniyle hayatlarını, sevdiklerini ve evlerini kaybeden herkese” ithaf ediyor. Kitap Niyazi Kızılyürek’in ön sözü ile başlıyor. Kızılyürek Makarios’un yaşam öyküsü, iç dünyası, kişiliği ve savunduğu milli davaya bakışı hakkında bir değerlendirmede bulunuyor. Bir sonraki bölüm “yazardan not” bölümü. Bu bölümde Şevki Kıralp ailesinin 1974 yılında yaşadığı göç, ailesinden insanların yaşamını yitirdiği Taşkent katliamı ve yaşanan bu süreçlerin nasıl ilerlediği konusunda şahsi yaşam deneyimlerini anlatıyor. Liseli bir genç olarak yaşadığı Annan dönemini anlatıyor. 

Kıralp kitabın ilk bölümünde Milliyetçilik kavramı hakkında teorik bilgiler veriyor. Milliyetçilik hakkında farklı teorileri ele alıyor ve tartışıyor. Aynı bölümde etnik çatışmaların hangi sebeplerden ötürü yaşandığını da yine teorik bilgiler ışığında açıklıyor. Kitabın ikinci bölümünde bağımsızlık öncesi Kıbrıs tarihi ele alınıyor. Adanın Osmanlı ve İngiliz egemenlikleri altında nasıl yönetildiği ve o dönemlerde toplumlararası ilişkilerin ne şekilde olduğu anlatılıyor. Üçüncü bölümde yazar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk yedi yılını (1960-1967) inceliyor.  Rum liderlerde Enosis, Türk liderlerde Taksim ihtırasının ölmediği ve bu yönde çalışmalar yapıldığı ortaya konuyor. Kıbrıs Sorununun uluslararası boyutları inceleniyor.

Dördüncü bölümde Kıbrıs’ta 1968 yılında başlayan toplumlararası görüşmelerin seyri,  Yunan Cuntası ve Türkiye’nin Kıbrıs siyasetleri ve 1969’dan itibaren alevlenmeye başlayan Kıbrıs Rum terörizmi konu alınıyor. Makarios’un Kıbrıs siyasetinde önemli değişimler yaşandığı ancak toplumlararası görüşmelerin sonuç üretemediği ortaya konuyor. Beşinci bölüm kitabın en ilginç bölümlerinden biri. Bu bölümde Makarios’un konuşmaları inceleniyor. Rum liderin konuşmalarında Kıbrıslı Rumların milli hedeflerini ve milli kimliğini nasıl ifade ettiği ele alınıyor. Öte yandan Rum liderin halka hitaben yaptığı konuşmalarda “ötekilerden” nasıl bahsettiği ve toplumun zihninde “ötekiler” hakkında nasıl bir imaj yarattığı irdeleniyor.

Altıncı bölümde Kıralp ABD, Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs siyasetleri temelinde 1974’ü ele alıyor. Üç devletin iç siyasetlerindeki gelişmelerin dış siyasetle ilişkisinden ve 1974 hadiselerinin geri planında yatan fakat bu hadiseler değerlendirilirken genellikle göz ardı edilen bazı uluslararası gelişmeler inceleniyor. Yedinci ve son bölümde ise Makarios’un 1974 hadiseleri sonrasında teröristlere ve darbecilere yönelik çıkardığı af ve bu dönem itibariyle siyaseti ve söylemleri inceleniyor. Kıralp kitabını “Makarios’u anlamak” başlıklı sonsöz bölümüyle bitiriyor. Kıbrıs tarihinin ve Kıbrıs siyasetinin doğru anlaşılabilmesinde Makarios’un doğru anlaşılabilmesinin son derece önemli olduğunu ifade ediyor.

Kitapta bazı ilginç ve önemli tarihsel vakalarla karşılaşmaktayız. Örneğin, 1930’lu yıllarda Türkiye ve bizzat Atatürk, Kıbrıslı Türklerin milliyetçi ihtirasa kapılmamaları ve İngiliz idaresi ile iyi ilişkiler kurmaları gerektiğini savunuyor. 1950’li yıllara kadar adadaki Türk ve Rum işçilerin özellikle PEO çatısı altında birlikte örgütlenmekteyken bu dönemde devreye giren anti-Komünist siyaset işçi sınıfının birliğini ciddi biçimde zedeliyor ve ayrışmayı başlatıyor. 1960’lı yıllarda Makarios NATO’ya karşı SSCB’nin desteğini alıyor. Küba Dışişleri bakanı Che Guevara, BM Genel Kurulu’na hitaben yaptığı konuşmada Makarios’u destekleyen sözler sarf ediyor.  1974 gelişmelerinin bir Türk-Yunan savaşı halini almamasında ABD’nin NATO içi hassasiyetleri gözetmesinin son derece belirleyici bir etken olduğu göz önüne çıkıyor.

Kıralp’ın kitabında, Makarios’un tarih kitaplarında okuduğumuzun aksine “asla vazgeçmeyen bir Enosis savunucusu” yerine gerektiği zaman Yunanistan ile çatışmaktan geri durmadığını gösteriyor. 1968 yılına gelindiği zaman Rum toplumunun ekonomik refahı, Türklerin devlet mekanizmasından soyutlanmış olmasının yarattığı koşullar ve yönetimin kendi kontrolüne geçmesinin getirdiği avantajların da etkisiyle bağımsız Kıbrıs’ın nimetlerini fark ettiğini ve bağımsızlık siyasetini bu koşulları göz önüne alarak benimsediğini ele alıyor. Ancak, Kıralp’ın kitabında açıkça görünüyor ki, Makarios’un gönlünde yatan bağımsız Kıbrıs, Kıbrıslı Türklerin ortaklık hakları sınırlanarak sıradan bir azınlık haline geleceği ve Rum çoğunluğun iradesinin hükmedeceği bir ideal halini alıyor. Kitabın ortaya koyduğu diğer bir gerçek ise, Makarios’un yaptığı en kritik hatalardan birinin Kıbrıslı Türklerin haklarını küçümsemesi ve onları kucaklamayı reddetmesi olduğudur.

 

 

Bu haber toplam 4990 defa okunmuştur
Gaile 335. Sayısı

Gaile 335. Sayısı