BİR KRİZ DE 15 KASIM'DA MI?
Ankara ile Akıncı arasında patlak veren ve kimi kesimlerin ellerini ovuşturup siyasal kazanç elde etmekte kullanmaya çalıştığı gerilimde 29 Ekim durağı bir şekilde aşıldı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı TC Lefkoşa Büyükelçisinin düzenlediği resepsiyona, kısa süre kalsa da katıldı.
Şimdi dikkatler 15 Kasım'a çevrildi. Acaba Ankara KKTC'nin kuruluş yıldönümü kutlamalarına hangi düzeyde katılacak?
Eskiden Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri gelir, Türkiye'yi o temsil ederdi.
Şimdi yeni sistemde böyle bir makam yok. TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen Yardımcısı Fuat Oktay'a mı düşer bu görev, yoksa bir başka isme mi?
Acaba gerilimden dolayı düzey düşürülecek mi?
Türkiye'den gelen heyetin Akıncı'ya tavrı ne olacak?
Bunları henüz bilmiyoruz.
Ancak Erdoğan'ın Akıncı'ya dönük 'gereken tavrı görecek' şeklindeki sözlerini hatırlıyoruz.
Ayrıca Lefkoşa'ya gelen RTÜK heyetinin Akıncı ile yapacağı görüşmeyi yalandan bir bahaneyle iptal ettiğini de not etmiştik.
* * *
Kuşkusuz Ankara ne yapacağını kendisi bilir.
Eğer niyet Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasında gerilimi tırmandırmaksa, düzey de düşürülür, gelen heyetin Cumhurbaşkanı'nı es geçmesi talimatı da verilir, hatta gerekirse kimse törene gönderilmez.
Yok eğer niyet ilişkileri düzeltmek, ne yaşanmışsa geride bırakmak ve geleceğe dönük daha sağlıklı bir ilişki biçimine olanak vermekse, o zaman durum değişir.
Eğer buna benzer bir niyeti varsa Ankara'nın bu törenleri bir vesile yapar, tansiyonu aşağıya çekmek için kullanır, en iyi şekilde ve tepkisellikten uzak bir tarz takınır.
Bana sorarsanız 15 Kasım ya da diğer milli günlerdeki tören ve kutlamalar çok daha sade ve şatafatsız olmalı. Şovenizmi tırmandırmak gibi bir hedefle yapılan bu tür aktiviteler hiç olmasa da olur.
Ama biliyoruz ki bu törenler olacak ve Türkiye'den de heyetler gelip gidecek.
Madem ki olacak, bunu yeni bir gerilime yem olarak değil, aksine daha ılıman bir atmosfer için kullanmak olası. Niyet meselesi yani...
* * *
Puslu havaları sevenler tam tersini istiyor tabii... Kıbrıs Türk sol ve çözüm güçlerinin Ankara ile boynuz boynuza gelmesi sağ cenahı mutlu eder. Türkiye solcuları ve çözüm isteyenleri dövecek, çözüm karşıtı
sağcılar da bundan güç kazanıp memleketi bildiği gibi idare edecek.
Böyle bir denklem yok aslında. Evet bu tür gerilimler kısa süreli de olsa birine, birilerine yarar gibi
görünebilir. Ama orta ve uzun vadede o anlık heyecan ve hezeyanlar kimsenin yanına kar ya da zarar kalmaz.
Ankara'da Kıbrıs ile ilişkilere yön verenlerin anlaması gerekenlerden biri budur.
Bir diğer soru da şudur: Yani koca Türkiye -güya- 'kardeşten öte' mertebesinde tuttuğu bu küçücük toplumu sıkıntıya sokmakla, değerleriyle oynamakla ne elde etmek isteyebilir ki?
Tarihiyle, kültürüyle, yaşam biçimiyle, seçtikleriyle ve diğer özellikleriyle bıraksanız, olmuyor mu?
Olmuyorsa, buyurun 15 Kasım'ı 'rövanş'a çevirin o zaman...
Her neyin 'rövanşı'ysa artık...