1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir kulüp, bir bilanço ve karanlığa alışmak!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir kulüp, bir bilanço ve karanlığa alışmak!

A+A-

Kıbrıs’ın kuzeyinde çözüme karşı direncin ve statüko aşkının en önemli sebeplerinden biri de hukuk dışılığa, keyfiliğe ve karanlığa olan alışkanlıktır.

Kiriyle yıkanan bir düzen var.

Tanınmamışlık” karanlık ve yolsuzluk anlamına geliyor.

Hukuk dışında kaldıkça kirleniyoruz.
Kimilerine “zenginlik” olarak dönüyor bu kirlilik…
İçinde bilgi, ter, emek, üretim olmayan bir zenginlik…

Karanlıkta yolunu bulmaya alışanların düzeni bu…

Kiri, pisliği, utancı “görünmez” bir yerde yıkıyor, asıyor, kurutuyorlar.

Nereden bulmuş” diyor ve yanıtsız kalıyorsunuz, “nasıl kazanmış” diye soruyor, hesapla kitapla sonucu bulamıyorsunuz.

***

Karşıyaka Spor Kulübü’nün Mali Genel Kurulu’nda yapılan açıklamaları okudunuz mu?
Bir köy takımı bu.
Bir spor kulübü.

Tam da uluslararası toplum dışında kalmanın ibretlik gerçeği gözler önüne seriliyor.

***

Kripto para işi yaptığı söyleyen bir şirket geçen yıl iki spor kulübümüze sponsor olmuştu.
O iki kulüp kupada karşı karşıya geldi.
Kavga çıktı.
“Şike” iddiaları ortaya savruldu.
Karşıyaka Spor Kulübü ile sponsorun yolları böylece ayrıldı.

Mali Genel Kurul’da ciddi iddialar seslendirildi.
Hem de açık açık, isim vererek…

Deniyor ki özetle…

“Sponsorluk anlaşmalarında normal şartlarda bir rakam belirlenir ve kulübe ödenir. Karşıyaka Spor Kulübüne hiçbir ödeme yapılmadı. Ödemeler, Türkiye'den ve şahıs isimlerinden direkt futbolcuların hesaplarına yatırıldı. Ortada şirket hesabı yoktur.”

Bu bir kayıt dışılık mı, para aklama tarifi mi yoksa hokkabazlık mı?

Şimdi kimileri bana “abartma canım, buralarda normaldir böyle işler” diyecek.
“Alışamadın mı?”
Yok!
Alışamadım.

***

Evrensel kriterlere göre stadyumların yakınından geçmesine izin verilmeyecek kişiler, ada yarısında maalesef kulüpleri yönetiyor.

Mesele futbolun da ötesinde elbette…
Merkez Bankası işin peşine düşmelidir.

Unutmadan, bu yazıda ismini anmadığımız “şirket”in yakın zamanda “ulusal” hükümetin kasası olduğunu da anımsatalım.

Üstelik halen bir kulübün de başkanı mı kiracısı mı ne?

***

İyiden bataklığa döndü ortalık…
Birileri ışığı gösterse gözleri kamaşacak nicesi yolunu karanlıkta buluyor.
Bulamayana da “aptal, enayi, saf” diyorlar.

Bir kirli düzenden sebeplenen nicesinin dayanışması, ortaklığı, sahiplenmesi görülmeye değer…

“Bataklık devlet”in statüsü alçalıyor, dibin dibini görüyor ama kimilerinin hayatı bu çirkef yatağı içinde yükseliyor.

img-9281.jpg

Görsel: Mete Hatay



Hepsi de!

“Üniversiteye hiç gitmeden diploma aldım”, diyen adam “hükümet” sıralarında vekil…

Şike”yle suçlanan ve kayıt dışı para dağıtmakla anılan adam, kulüp başkanı…

Partideki yardımcısının evladına münhalsız, sınavsız, haybeden istihdam yaratan adam “bakan.”

Beş adaylı parti kurultayından beşinci çıkan adam, “Başbakan.”

Sahte Diploma” dağıtan üniversiteye izni veren ve tutuklanan adam eski “Eğitim Bakanı.

Hepsi de “adam” bu arada…

Hepsi da dini bütün, bayrakçı, Türkçü falan…

Hepsi de yalanın, hilenin, hukuk dışılığın üzerini bayrakla, marşla, mitingle, büstle ve illaki şükranla örtüyor.

Unuttuklarım mutlaka vardır.

Siz hatırlatır, eklersiniz artık…


Yeni pahalılık mevsimi başlamıştır!

“Haziran” ayı yaz mevsiminin resmi başlangıç dönemidir ya…

Mevsimler değişti artık.
Baharlar yürürlükten kalktı…
Yaz, kış, yaz, kış gidiyoruz ve hangisi ne zaman, bilemiyoruz.

Asıl başlayan mevsim pahalılıktır!

Bunun en önemli sebebi de personel giderleridir.

Alım gücünü yükseltmek, pahalılıkla mücadele etmek, kamusal hizmetlerin kalitesini yükseltmek yerine “daha yüksek maaş” kolaycılığıdır sebebi…

Asgari ücret aynen kalsın” diyeceğimiz günler yakındır.

Çünkü tam da o meşhur söz gibi “kaşıkla vermek, kepçeyle almak” üzerine dönüşüyor düzen…

Belediye harçlarının böylesi yüksek olmasının sebebi yıllarca yapılan partizan istihdamlar değil mi?

Kooperatifler ya da Kıb-Tek’e bakınız, kamuya ve kurumlara, hepsi “yandaş çiftliğine” dönüştükçe dolaylı vergiler boynumuza dolanıyor.

DAÜ’deki harçlar niye böyle delice katlandı!

Elektrik yüzde on üç zamlandı ya şimdi…

Çarpan etkisiyle pahalılık daha da büyüyecek.

Döviz bazında da en pahalı ülke olacağız böyle giderse ve bir süre sonra güneyden gelişler de duracak, kur ekonomisi bitecek.

Külliye”de açlık konuşulacak yakında…

Gelir eşitsizliği büyüdükçe gerilim de artacak toplum içerisinde…

Kirli işler elbette çoğalacak, öyle olmazsa konforlu alanlar nasıl korunacak?

Haziran yeni pahalılık mevsiminin başlangıcıdır.

Asıl yakıcı olan budur!

Yaz değil…

img-9282-001.jpg


İthal et ve spekülasyonlar!

Spekülasyonlara inanmayınız” diyor, Toprak Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Uzun…
Ülkeye gelecek ithal etin Mart 2023 tarihinde kesildiğini müjdeliyor!

Haziran 2024’te olduğumuzu hatırlatmak isterim.
Bir de sormak isterim: Tüzüğü niye değiştiniz sahi?

Son kullanım tarihiyle ilgili olmasın sakın!


N O T L A R I M

“Kendi olamama hali”

Siyaseti, sanatı, sporu, modayı, artistleri, dertleri ve tepkileri hep Türkiye gibi yaşıyoruz. Türkiye’den kopyalıyoruz pek çok tavrı, eylemi, modeli… Kıbrıs’ta yaşıyor ama Türkiye’yi yaşıyoruz…

Kendi olamama hali”ni toplum ya da sosyal bilimciler çok daha iyi yorumlayacak mutlaka…

Türkiye gibi bu yaşamda, Kıbrıs’ı Kıbrıs gibi anlamak, hissetmek, solumak da yadırganıyor böylece… Hele bütün seviyorsanız bu yurdu, sınırsız… Zor!

Kendi olamama hali” acayip… Yabancılaşma, insanın üzerine çöken en ağır duygu olmalı…

 

 

Bu yazı toplam 1959 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar