1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Bir mendil, iki bavul anahtarı, iki lira 945 mils, altı ofis anahtarı, bir yüzük, bir kol saati...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Bir mendil, iki bavul anahtarı, iki lira 945 mils, altı ofis anahtarı, bir yüzük, bir kol saati...”

A+A-

11 Nisan 1965’te Lurucina’nın dışında “Teşkilat”ın kurduğu bir pusuda yoldaşı Kostas Mişaulis ile birlikte öldürülen Derviş Ali Kavazoğlu’nun üstünde neler vardı?

Bu sorunun yanıtı, PEO’nun tarihi müzesinde bulunan bir belgede sıralanıyor: “Bir mendil, iki bavul anahtarı, iki lira 945 mils, altı ofis anahtarı, bir yüzük, bir kol saati...”

Bu listeyi, bir Kıbrıslırum polisi yapmış ve Kavazoğlu’nun üstünden çıkanları, imza karşılığı 20 Nisan 1965 tarihinde PEO’ya teslim etmiş...

Bu belgeyi ve aynı pusuda, Kavazoğlu’yla aynı arabada öldürülen Kostas Mişaulis’in üstünden çıkanların da listelendiği belgeyi paylaşan PEO’dan çok değerli arkadaşımız Hristos Tombazos, şöyle yazıyor:

“... Bir mendil, sigara, kibrit, anahtarlar, birkaç kuruş... Mişaulis ile Kavazoğlu’nun öldürüldükleri anda üstünde olanlar bunlardı... Her birimizin birlikte taşıdığımız ufak tefek şeyler, onlarınki kana bulandı... Polisin teslim ettiklerinin belgeleri, PEO’nun tarihsel arşivinde bulunuyor...” 

Polis, Mişaulis ile Kavazoğlu’nun üzerinde bulunanlara ilişkin belgeleri daktilo ederken, öldürüldükleri tarihi de yanlış yazmış, 1965 yerine 1964 yazmış belgeye... Oysa Kavazoğlu’nun ve Mişaulis’in öldürüldüğü tarih 11 Nisan 1965...

 

POLİSİN TESLİM ETTİKLERİ...

Polisin, 20 Nisan 1965 tarihinde yani cinayetten dokuz gün sonra PEO’ya teslim ettiklerine dair listeleri, çok değerli arkadaşımız Maria Hrisantu bizim için Rumca’dan İngilizce’ye çevirdi... Biz de bu listeleri, okurlarımız için Türkçeleştirdik... Maria Hrisantu arkadaşımıza çeviri için çok teşekkür ediyoruz...

Derviş Ali Kavazoğlu’na ait olan ve öldürüldüğü anda üstünde olan ve polis müfettişi Bay Violaris tarafından PEO’ya teslim edilen ufak tefek şeylerin listesi şöyle:

***  2 lira 945 mils

***  2 kopek (Rus kuruşu)

***  Bir penna

***  Bir yüzük

***  Bir kol saati

***  Bir mendil

***  Altı ofis anahtarı

***  İki tane bavul anahtarı

***  Bir araba anahtarı

***  Teleskop şeklinde bir anahtarlık

 

Kostas Mişaulis’in üstünden çıkanların listesi:

 

***  58 mils

***  Bir kol saati

***  Bir sigaralık

***  Bir penna

***  Bir kutu kibrit

***  Üç araba anahtarı

***  Bir patariya faturası

***  Üç tane Laikon Kafekopteion (Laigo Kahveleri) faturası

***  Parti çalışmaları için iki liste...

 

ERGADİGO VİMA’NIN YAZDIKLARI...

Bu konuda geçen yıl PEO’nun işçilere yönelik gazetesi “Ergadigo Vima”da Spiros Sotiriu imzasıyla yer alan Rumca bir makaleyi de okurlarımız için google translate aracılığıyla özetle Türkçeleştirdik. Spiros Sotiriu, bu konuda özetle şöyle yazıyor:

***  Kavazoğlu ile Mişaulis ve onların fedakarlıkları, Kıbrıslırumlar’la Kıbrıslıtürkler arasında dostluk ve işbirliğinin meşalesidir... Birlikte dostluk ve dayanışma yolunda yürüdü bu iki insan ve 11 Nisan 1965’te canice bir pusuda öldürüldüler... Bugüne kadar da fedakarlıkları, barışçıl işbirliği ve dostluğun bir simgesi haline dönüştü...

***  Derviş Ali Kavazoğlu, bir dülgerdi ve henüz 1942 yılında, kendisi bir genç iken PEO sendikal hareketine katılmıştı – başlangıçta inşaat işçileri sendikasına yazılmıştı... 1949 yılında ise PEO’nun Kıbrıslıtürk Ofisi aracılığıyla sendikal hareketin liderlerinin her bakımdan eğitilmesini sağlamaya çalışmış ve 1958’den sonra ve Kıbrıs’ın bağımsızlığı ardından beş sene içerisinde de taksim politikalarına karşı pek çok Kıbrıslıtürk grubunu oluşturmayı başarmıştı...

***  Kostas Mişaulis aktif bir sendika ve solda parti üyesiydi – senelerce kunduracılık yapmış ve öldürülmeden üç sene önce Laigi Kahveleri’nde bir çalışan olarak istihdam edilmişti...

***  11 Nisan 1965 tarihinde öldürülen PEO ve AKEL’in bu iki yöneticisi, Kıbrıslıtürk-Kıbrıslırum dostluğunun bir sembolü ve adanın yeniden birleştirilmesi ve yeniden yakınlaşması için güçlü bir sembol haline dönüşecekti... O gün, TMT örgütü, Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın yeniden yakınlaşması için mücadele etmekte olan bu iki  insanı tuzağa düşürmüş, içinde bulundukları arabanın yolunu kesmiş ve soğukkanlılıkla onlara ateş açarak onları öldürmüştü. Derviş Ali Kavazoğlu, bir AKEL ve PEO üyesi olarak ortak mücadele için Sol’un pozisyonlarını Kıbrıs’ta anlatıyordu ve emperyalizmin planlarını açığa çıkarıyordu... O trajik günde partneri Kostas Mişaulis de ona bu yolculuğunda eşlik etmekteydi...

***  Cansız bedenlerinin kana bulanmış, TMT’nin tetikçileri tarafından kurşunlarla delik deşik edilmiş ve birbirinin kolları arasında yatmakta olan trajik imajları, yeniden birleşme ve dostluğun sembolü haline dönüşecekti... Tolerans yolsunluğunun sefaleti ve taksim empoze edilse bile ölümün dahi onları ayıramayacağı, gerçek yurtseverlerin ortak mücadelesine inanç ve kararlılığın trajik bir teyidi olacaktı bu resim...

***  Bu iki kahramanın AKEL ve PEO yönetici olması, Sol Halk Hareketi’nin ideallerini ve değerlerini taşıyor olmaları bir tesadüf değildi. Çünkü Sol, her zaman faşistlerin ve şoven unsurların ve kendi bencilce hedeflerini gerçekleştirmek için onları kullananların hedefi olmuştu...  Çünkü ne kadar mücadele ederlerse etsinler, sol hiçbir zaman emperyalist şantajlara boyun eğmeyecekti... Bu iki genç insanın öldürülmesi de öylesine meydana gelmiş bir olay değildi.

***  Onların fedakarlığı, genç kuşaklar için bir referans noktası ve bir mücadele bayrağına dönüşecekti... Gerçek yurtseverlik ve Kıbrıs’ın ve halkının barışçıl ve güvenli geleceği için mücadele yolundaki binlerce genç insan için birer ilham kaynağına dönüşeceklerdi...

(ERGADİGO VİMA – Spiros Sotiriu - 10 Nisan 2021 – Google translate aracılığıyla özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)

Bu konuda ERGDİGO VİMA gazetesinde yayımlanan makalenin link’i ise şöyle:

https://ergatikovima.com/%CE%BA%CE%B1%CE%B2%CE%AC%CE%B6%CE%BF%CE%B3%CE%BB%CE%BF%CF%85-%CE%BC%CE%B9%CF%83%CE%B9%CE%B1%CE%BF%CF%8D%CE%BB%CE%B7%CF%82-%CE%B7-%CE%B8%CF%85%CF%83%CE%AF%CE%B1-%CF%84%CE%BF%CF%85%CF%82-%CF%86%CE%AC/?fbclid=IwAR2MPVin2afaA2IDSxvvAJARkYZqk-Etb7ZgyYdvduTj1q51mNwmPUXugFo

 

KAVAZOĞLU KİMDİ?

11 Mart 2005 tarihinden itibaren “Milliyetçiliğin Öksüz Bıraktıkları” başlıklı yazı dizimiz çerçevesinde, Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in yakınları ve arkadaşlarıyla yaptığımız röportajları yayımlarken, Kavazoğlu’na ilişkin şöyle yazmıştık:

“...Derviş Ali Kavazoğlu için neler söylenebilir? 4 Nisan 1924’te Peristerona, yani şimdiki Alaniçi köyünde doğmuş.... Arkadaşı Kamil Tuncel’in anlattığına göre ilkokulu beşinci sınıfa kadar köyünde okumuş, babası ölünce annesiyle birlikte Küçük Kaymaklı’da yaşayan akrabalarının yanına yerleşmiş, ilkokul altıncı sınıfı Küçük Kaymaklı’da tamamlamış... Ortaokula devam etmiş – okumaya çok hevesli olmasına rağmen, yoksulluk nedeniyle eğitimine devam edememiş. Dönemin Evkaf idarecilerinden yardım istediyse de yardım eden olmadığı için okulunu yarıda bırakıp bir Rum ustanın yanında mobilyacı çırağı olmuş. Birkaç yıl sonra PEO işçi sendikalarıyla tanışmış – dülger ve marangoz sendikasına üye olmuş. Sendika derslerinden ve gece okullarından yararlanarak kendini yetiştirmiş. Küçük Kaymaklı’da arkadaşları Fazıl Önder ve Mehmet Edison’la birlikte okuduğu pek çok roman, gazete, dergilerden yararlanarak sosyalizmi tartışmış, işçi ve emekçilerin çıkarlarına ışık tutmak amacıyla yola koyulmuş... İşçilik dönemini bitirip iyi bir mobilyacı ustası olunca ilk atölyesini Asmaaltı’nda Necati Özkan sigara fabrikasının yan tarafında kurmuş... Bir süre sonra bu fabrika yakıldığında, onun atölyesi de yanmış... Böylece tekrar işçiliğe dönmüş. Ancak 1953’te Beliğ Paşa sineması semtinde ikinci kez marangoz atölyesini kurmuş...

Onu pek çok faaliyetin içinde görürüz... 1940’lı yıllardan başlayarak tiyatro oyunları sahnelediğini, hem oynayıp hem yönettiğini görürüz. Şiir de onun yaşamının parçasıdır... En sevdiği şairlerden biri Nazım Hikmet’miş... AKEL Merkez Komitesi üyesi de olan Derviş Ali Kavazoğlu,  Türk İşçiler Birliği’ne bir kütüphane kazandırmak için faaliyetlerde bulunmuş. Yazdığı yazıları arkadaşlarına okutur, onları da yetiştirmeye çalışırmış... 1952’lerde Türk İşçi Birlikleri PEO ile birleşme yönüne gittiğinde, Türk Eğitim Kulübü’nü Kamil Tuncel, Ahmet Sadi Erkut ve diğer arkadaşlarıyla birlikte oluşturmuşlar. Kamil Tuncel onu şöyle anlatıyor:

“Derviş Ali Kavazoğlu, Türk cemaatı arasında sendikalardan sonra bir de ilerici işçi sınıfını destekleyen ve de gençliği temiz bir yola çekebilmek için bu kuruma yardımcı oldu. Hatta kurumun birçok problemlerini çözmek için bizimle uğraş verdi.  Ondan sonra bir dükkanı olduğu halde 56’larda Derviş Ali Kavazoğlu sendikalardan çağrılarak, Türk bürolarına yardımcı olmak amacı ile Ahmet Sadri Erkut gibi aylıkçı oldu ve dükkanını da yanında çalışan Hasan Alibaba’ya devretti. Ahmet Sadri Erkurt ve Fazıl Önder’le el ele vererek, önce sendikada işçi bültenleri, akabininde  İnkılapçı gazetesini neşriyata soktular. 14. sayısında İnkılapçı İngiliz sömürge idaresince Neos Demokradis ile beraber kapatıldı. 1 Mayıs 1958’lere kadar hep birlikte dayanışma ile çalıştık, çok işler başardık. Bunlar izah etmekle bitmez. Tek cümle ile yanıtlayayım. Bizler 1958’de PEO’dan ayrıldıktan sonra  Derviş Ali Kavazoğlu’ndan koptuk, o PEO’da işçi menfaatlerini korumaya devam etti ve 11.4 1965’te bir suikast sonucu sendikacı arkadaşı Mişaulis ile beraber öldürüldü.

Derviş Ali mücadelesini o tarafta kalan işçilerin haklarını aramakla devam ettirdi. Hatta o tarafta kalan Türk köylerini gezerek Türklerin ev ve köylerini terk etmemeleri için uğraş vermiş. Bazı Türk köylerini basan EOKA’cıları, diğer bir Türk arkadaşı ile beraber Makarios’a şikayete gittiler ve bu durumu Makarios’a protesto ettiler. “Sizin polisleriniz EOKA’cılarınız köyleri basıyor, tehdit ediyor ve Türk köyleri boşalıyor, sizin cumhurbaşkanı olarak polise sahip çıkmanız lazımdır. Aksi takdirde bu yaptığınızla Taksim’e yardımcı olursunuz” diyerek Makarios’u uyardı. Makarios da bu durumla yakından ilgileneceğine dair söz vermiş.

Bu arada Derviş Ali fena bir hastalığa tutulur. Sendika veya parti vasıtası ile Moskova’ya gönderilir ve tedavi olunca 1958’de olan vurma hadiselerinden canını kurtarmak için Londra’ya kaçan işçi arkadaşlarını ziyarete gider. Orada kalmayıp tekrar geri işine gelir. Derviş Ali Kavazoğlu, Dali köyüne bir Türk öğretmen götürme işine bulaşır. Gayesi orada olan Türk çocukların okumadan mahrum olmamalarıdır. Ne yazık ki bu uğraşı verdiğini öğrenen bazı Luricinalılar Dali’ye gidecek olan Arodezli bir öğretmeni bulurlar, onunla anlaşarak Derviş Ali ile bağlantı kurarlar ki bu Arodezli öğretmeni Dali’ye getirecekler, halbuki işin aslında ona kurulacak olan pusuyu tertip ederler ve biraz evvel dediğim gibi. İskele-Lefkoşa yolu arasında Lurucina köyünün yanında pusuya düşürülür, sendikacı arkadaşı Mişaulis ile beraber öldürülür...”

Kavazoğlu Emekçi gazetesinin yanısıra, İnkılapçı’da ve Cumhuriyet gazetesinde de yazılar yazmaktaydı. Adanın taksim edilmesini savunanlara karşı çıkan Derviş Ali Kavazoğlu, 1958’de TMT’nin vur emriyle karşılaşınca, kaçıp canını kurtarmaya çalışır ancak faaliyetlerine de ara vermez. 1958-1965 yılları arasında “yeraltı”nda yaşamak zorunda kalan Derviş Ali Kavazoğlu, sekiz yıl boyunca Lefkoşa’nın Rum kesiminde, Akropolis bölgesinde Sofokleus sokağında bulunan Hristoforos Conis’in 8 numaralı evinde gizlenir. Yakın arkadaşı ve yoldaşı Hristoforos Conis “O dönemlerde hem TMT, hem de Yorgacis’in istihbarat teşkilatı onun peşindeydi” diyor... “Çok zor günlerdi...”

Derviş Ali Kavazoğlu, asla evlenmeye fırsat bulamamış – öldürüldüğünde henüz 41 yaşında olan bu militan, geride evli olduğu bir eş ya da çocuklar bırakmamış...”

https://www.stwing.upenn.edu/~durduran/hamambocu/authors/svg/svg3_28_2005.html

(YENİDÜZEN – Milliyetçiliğin Öksüz Bıraktıkları – Sevgül Uludağ – Mart 2005)

12-13-syf-sevgul-ert-layout-1-page-01.jpg

Bu yazı toplam 1022 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar