Bir seçim yazısı
Bir seçim daha geride kaldı…
Kırılanı ile döküleni ile geride kaldı.
Çok sonuç, çok mesaj var bu seçimde, fazlası ile siyasi ders var.
Bahaneler konuşmak yerine, gerçekleri konuşmayı tercih ederim hep, bugün de öyle yapacağım.
Seçimin en popüler konusu ile başlayalım, müdahale!
Bu seçim hep ‘müdahaleler’ ile anılmak istendi, kurgu öyle yaratıldı, ne yazık ki iki aday da bu duruma bilerek veya bilmeyerek hizmet etti.
Türkiye açıkça yarışa çekildi, gelince de “neden geldin” diye şikayet edildi, ne yazık.
Müdahale edilmedi mi?
Bal gibi de edildi!
Ancak “seçimin sonucunun tek sebebi budur” demek bahanelere sığınmaktır, ne olur bunu yapmayalım.
Lütfen biraz sağduyu ve biraz mantık!
Müdahale evet biraz da davet edildi, çağırıldı, bile isteye “gel” denildi.
Gelince de seçim sonucuna katkısı olduğu görüldü.
Sanki Türkiye sadece bu sene gelmiş gibi de bir hava yaratıldı, eskileri bilmeyenlere Ahmet Mithat Berberoğlu’nun neden adaylıktan çekildiğini öğrenmeyi tavsiye ederim.
Seçim gecesine kadar bu yanlış tavır sürdürüldü, sonuçlar açıklanınca bile Mağusa ve İskele seçmenine işaret edilerek çok hatalı bir yol izlenmeye devam edildi. Başka bir adaya oy veren herkese "satılmış" demek, ne ayıp!
Seçimde oy veren herkes bu ülkenin vatandaşıdır ve seçmendir, bu gerçeğe alışmak, siyasetinizi buna göre revize etmeniz gerekiyor.
Veya kaybetmeye alışacağız, ikisinden biri!
Salt kimlik siyaseti üzerinden politika yapmak sadece size değil, ülkeye kaybettirdi, bunu hala anlamadık mı?
Bir seçmen grubu size oy vermediyse “neden oy vermediler” diye düşünmeyecek miyiz?
Bundan sonraki seçim oylarını almak için ne yaparım diye kafa yormayacak mıyız?
Çatışma yöntemini izlemeye devam mı edeceğiz?
* * *
Seçim sonucunun ‘sol’ adına bir başka derslerinden biri de kimi konulardaki siyasetsizlik sorunudur.
Bazı kritik ve hareketli konuları “bütünlüklü çözüme” ertelemek reel politikte solu politikasız, söylemsiz bıraktı / bırakıyor.
Maraş, doğalgaz, güven yaratıcı önlemler, barış siyasetinde somut adımlar görmek gerekiyor.
Sadece “federal çözüm” hayali yeterli gelmiyor 2020 Kıbrıs’ında, bu çok açık.
* * *
Siyasetsizlik yalnız solun değil, pek tabii sağın da sorunu…
UBP sadece “Türkiye sevdasına” sarıldı, diğerleri onu bile beceremedi.
Bu sorun, söylem yetersizliği HP’yi, DP’yi hatta YDP’yi bile eritti bu seçim…
Partilerden söz açılmışken, birkaç söz de iç siyaset için edelim.
Seçmenden aldığı ciddi destek ve çözüm siyasetine sahip çıkışı ve daha bütünleştirici siyaseti nedeniyle iç siyasette Tufan Erhürman’ın liderliğini izleyeceği bu dönem.
Bu dönemin bir kazananı da Erhürman’dır, buna da birileri alışmalı, izlemeli, takip etmeli…
Zira Özersay yok, DP bitmiş, YDP yaralı/parçalı…
Böylesi bir ortamda Erhürman’ın önü çok açık, gayet net görünüyor.
* * *
İkinci tur sayılarına baktınız mı?
CTP, ikinci turda her şeye rağmen Akıncı’nın yanında durdu, rakamlar ortadadır, tartışmaya bile gerek yok.
Her şeye rağmen diyorum.
Zira bir grubun ilk tur öncesindeki çatışmacı tavrı da bu seçimin ‘yanlışları’ hanesine yazılacaktır.
Akıncı dışındaki tüm adaylara “AKP’nin adayı” yaftası yakıştırmak, çok çirkindi, umarım özür diler birileri…
Bu süreçte barış güçlerinin CTP etrafında güç birliğine gitmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Çatışma dilini terk ederek, yeni bir dil yeni bir siyasetle güç birliği nasıl yaratılır, kafa yormak gerekiyor.
Şimdi gerçekten yeni bir döneme giriyoruz.
Hem içte hem de dış siyasette yeni adımlara, yeni siyasetlere yeni söylemlere ihtiyaç var.
2000’li yılların başından beri yaptığımız liderleri kutsama, liderlere büyük anlamlar yükleme hastalığından da bir an önce vazgeçmeliyiz.
Liderlere değil, dönemlere, siyasetlere, süreçlere anlamlar yükleyerek yürüyeceğiz bu yeni yolda…
Ve mücadele, siyaset bitti denilen yerde yeniden başlayacak.
Tıpkı bugün başladığı gibi…
Herkese geçmiş olsun, Ersin Tatar’a da hayırlı olsun.
Umarım kazanan memleket olur.