Bir siyasetin “iflas”ı daha nasıl açıklanır?
Avrupa’ya sırtını dönen AKP fiyonklu Tatar siyaseti topluma yeni stratejik ortak olarak “Türk Devletleri Teşkilatı”nı işaret etmişti.
O topluluğun kendisi Avrupa Birliği’ne sığındı.
Buradaki “topluluk” da kendisi çalıp, kendisi oynuyor halen…
***
Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan'ın Lefkoşa'da BÜYÜKELÇİLİKLERİ var.
Kuzeyde değil...
Güneyde!
“Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanıyorlar.
En ilginci de bu büyükelçilikler "egemen eşitlik" soslu çözümsüzlük siyaseti sonrasında açıldı.
Lefkoşa’nın güneyinde Büyükelçiliği olmayan bir Türkiye Cumhuriyeti kaldı anlayacağınız…
Bir de Azerbaycan sanırım…
Az kaldı (!)
***
Tatar’ın en önemli başarısı bu oldu (!)
İktidarları döneminde “Türk Devletleri”ni de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin en önemli destekçisi yapmayı başardı.
Şimdi sorarım size: Bir siyasetin “iflas”ı daha nasıl açıklanır?
***
“İki devletli çözüm” fikrine bir grup insanı inandırdılar.
Bu düzen böylece aynen kalacak ve dünyada bizi tanıyacaktı.
Böylece herhangi bir anlaşma hatta müzakere olmadan başkasının toprağı bizim olacaktı.
Mülkiyet kendiliğinden el değişecekti.
Doğrudan uçuşlar başlayacaktı.
Mümkünü var mı?
“Statüko”yu alladılar, pulladılar “çözüm” diye yutturacaklarını sandılar…
Kendi yalanlarını yuttular!
Biz de dünyadaki yalnızlığımızla yutkunduk.
İçe kapandıkça kontrolsüz nüfusla, tarikatlarla, gericilikle, mafyayla, başörtüsüyle, yalancı yurttaşlarla, yozlaşmayla, kirlenmeyle debelendik durduk…
***
Doğrudan ticaret, doğrudan uçuş, doğrudan temas başlamadan masaya oturmayacaklardı…
Oturdular (!)
Hani “ayrı devlet” tanınacaktı?
En küçük bir ışık var mı bu yönde, herhangi bir ima duydunuz mu?
Yetmezmiş gibi “Kıbrıs Cumhuriyeti” çok daha fazla tanınıyor şimdi…
Siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğini Kıbrıs Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’yle yürütüyor, “Türk Devletleri…”
Avrupa Birliği’nin (AB) Orta Asya’ya yönelik başlattığı yeni açılım, Türk devletlerini birer birer yanına topladı.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen‘in Özbekistan’ın Semerkand kentinde geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalar, Türk devletleriyle Avrupa arasında yeni bir dönemin başladığını ortaya koydu.
Von der Leyen, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan ile stratejik ortaklığa gidileceğini duyurdu.
Bu ortaklık kapsamında 12 milyar euroluk dev bir yatırım paketi hazırlanırken, özellikle Orta Asya’yı Avrupa ile Çin arasında önemli bir ticaret köprüsü haline getirecek olan Orta Koridor projesine 10 milyar euro kaynak aktarılacağı belirtildi.
Duydunuz mu sayın Tatar, sayın Fidan!
Sizin siyasetiniz Avrupa Birliği üyesi Kıbrıslı Türkleri dünyadan iyice uzaklaştırırken…
Et, tırnak edebiyatı bir yere kadar gitti…
Bize "başörtüsü" gündemi kaldı.
İşte yeniden onay isteyecekleri "siyaset" bu!
***
Kimi milliyetçiler, Türk devletleri için “Kıbrıs’ı sattılar” diye feryat ediyor şimdi… Türkiye’nin temel hedefi de Avrupa Birliği değil mi? Bir de enerji ve doğal gaz elbette… Doğu Akdeniz'deki doğalgaz Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınırsa… Hele hele “Büyük Deniz Bağlantısı” Türkiye üzerinden gerçekleşirse… O zaman “yaşasın Federal Birleşik Kıbrıs.”
İşbirliğinden başka şansımız yok.
Gelecek için çözüm şart…
Çözüm için de dünyanın gerçekleri…
Yetti be artık!
Bu ülkeye ne yapıyorsunuz siz?
Kıbrıs'ın ne kadar yaşam değeri, kimliği, dokusu, özgünlüğü varsa katlediyorsunuz!
Demokrasi bırakmadınız.
İrade umarsamadınız.
Huzur kalmadı huzur...
18 yaşın altında çocuklara "başörtüsü serbestliği" nasıl bir tasarıdır öyle, nasıl bir oyundur bu ülke üzerinde oynanan, nasıl bir sınamadır olabildiğince karanlık...
Ortaokulda “izinle” örtebilir başını, lisede, tümüyle serbest, nasıl bir düzenleme bu?
Burası Kıbrıs!
Daha ne kadar "benzeteceksiniz" bu güzel ülkeyi...
Daha ne kadar?
"UBP-DP-YDP" denen ortaklığın talimatlar karşısında ezik, sinik, haysiyetsiz tutumu ilk değil...
Son da olmayacak...
Belli...
Çocuklarımıza da mı kıyacaksınız?
Şimdi değilse ne zaman ayağa kalkacağız, şimdi değilse ne zaman "yettti be artık" diyeceğiz, ayrımsız, birlikte, ortak...