1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir test yapalım mı birlikte?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir test yapalım mı birlikte?

A+A-

Şimdi geliniz bir test yapalım!
Ama samimi olunuz.
Çok içten.
Yalansız!
Kimseler de sizi duymuyor zaten...
Okuyunuz ve içinizden fısıldayınız yanıtlarınızı, kendi kendinize.

***

Evde oturuyorsunuz, balkonda, salonda, avluda bir yerde.
Karşı komşunuz kadın çığlık atıyor!
- "Yeter, lütfen vurma..."
Acı acı feryat ediyor.
Adam, küfrediyor....
Bir süre sonra sesler kesiliyor.
Ne yaparsınız?

***

a) Hemen polisi ararsınız!
b) Eve gider, müdahale eder, araya girer, sonra polisi ararsınız!
c) Üzülürsünüz, "Bu ülke ne hale geldi" der, söylenirsiniz.
d) Kapıyı, pencereyi kapatır, seslerin size ulaşmamasını sağlar, kendinizi kurtarırsınız!

***

Evde oturuyorsunuz, bir pazar günü...
Hemen yanınızda bir inşaat, işçiler gürül gürül çalışıyor, sabahın köründen gecenin karanlığına...
Ne yaparsınız?
a) Söylenirsiniz, "Yine kafamızı şişirdiler" dersiniz.
b) Gider, işçilerle konuşur, müteahhitin ve ev sahibinin kim olduğunu öğrenirsiniz.
c) Pazartesi günü Çalışma Dairesi'ne gider, şikayetinizi yapar, müteahhit ya da ev sahibini arayarak bunun doğru olmadığını anlatırsınız...
d) Evden bir an önce kaçar, kendinizi kurtarırsınız...

***

Parkta yürüyorsunuz!
Çocuklar var bir köşede, sizin velet de koşuyor o yöne...
Bakıyorsunuz, ellerinde sigara, içki....
Ne yaparsınız?
a) Hemen çocukların ellerinden sigaraları alır, isimlerini öğrenir, anne-babalarıyla irtibata geçersiniz?
b) İlk fırsatta Sosyal Hizmetler'e gider, durumu aktarır, ihbarda bulunursunuz.
c) "Sen gel buraya" diyerek çocuğunuzu oradan alır, kuratarır, söylenerek yürürsünüz.

***

Bu 'test'i uzatabiliriz.
Siz yenilerini yazabilirsiniz hatta...
Puanlaması yok!
Ama bir tahminim var elbette...
Çoğunlukla, "kendimi kurtarırım" seçeneği yansıyor hayata!
Evet evet, kimseler duymuyor, içinizden fısıldayınız!
Yoksa, bu ülke, bu halde olmazdı asla!

------------------------------

Yangın mı olur, bahar mı?

Bugün, Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin kurultayı var. Ve bu pazar sayfasında, genelde, siyasetten uzaklaşmak isterim.
Ama bu özel günü es geçemem elbette.

***

İflah olmaz bir romantiğim ben...
Ve genelde, umutlar yüklerim insanlara, çok daha iyi olacağını düşlerim...
Şimdi CTP'de yeni bir dönem başlayacak, Tufan hocam lider olacak, içtenlikle iyimserim yine...
Daha ilk tanıdığım gün demiştim çünkü, "keşke siyasette böylesi insanlar olabilse..."
 

***

Siyasetten önce bir "kültür” ışığıdır benim için Tufan hocam, işin aslı sanatçıdır...
Ve ülkedeki onca hoyratlığın bir "sanatçı" dokunuşuna ihtiyacı vardır...
Bir hukukçudur ve onca yasa dışılık içerisinde, sığınabileceğimiz en önemli limandır, "hukuka saygı...."
Eğitimcidir Tufan hocam ve bir zihniyet devrimi için partilerin değil yalnızca, çok daha geniş yığınların eğitimi şarttır.
Ama dahası, idealisttir!
Ve ne mutlu ki “siyasetçi değildir...”
Çok okur... Çok yazar... Çok düşünür...
Ve "ego"su gezmez tavanlarda...

***

Siyaset başka bir liman, farkındayım.
Hani dedim ya, iflah olmaz bir romantiğim, diye...
Çok uzağa gitmeden, örneğin Özkan Yorgancıoğlu başkan olduğu zaman tarifsiz sevinmiştim.
- "Bu kadar iyi bir insandan memlekete, siyasete, partisine ne zarar gelir ki, elbette başaracak..."
Örneğin Talat, tanıdığım en zeki ve çalışkan siyasi figürlerden biriydi...
Bekledim ki, hem 'sol' hem de memleket adına fark yaratacak.
Pek de böyle yürümedi gerçek..
Ve zamanla şuna ikna oldum: Teknedeki hamur bütünüyle kokmuş, kötü düzene dair siyasete yüklenmek, bir tesellidir sadece. Çünkü o teknedeki hamurun neresinden alsan eline, nafile... Bu kokuşmuş yapı, aslında siyasileri 'çamaşır makinesi' yapıyor kendine...  Mesele toplumsal, mesele siyasetin çok ötesinde.

***

Şimdi Tufan hocama hem umut yüklüyor, hem de korkuyorum yine...
"Bu kokuşmuşluk, O'nu da çeker mi içerisine... Ya da o da kokar mı bu düzende?”

***

Her ne denenmişse, nasıl yapılmışsa, bunları ters yüz etmek gibi bir yol var!

Ezberi bozmak bu olsa gerek...
Yani "radikal" olabilmek...
- "Daha önce de böyle yaptılar" diyerek, onca sorunu yaratan aklı tekrar üretmenin bir alemi olmadığını görmüştür umarım.
Bu ‘düzen’in makyaja değil, tümden ‘dönüşüm’e ihtiyaç duyduğu avaz avaz bağırıyor.
Eğer dönüştürebilirse... Bu bilgelikle, bu incelikle... Yolu açık.... Mavisi gür...
Üstelik "yeni sol"un, "ctp"nin, en genelde "Kıbrıslı Türklerin hallerinin" kitabını yazmış bu aydınlık insan, şimdi kitapların dışına da taşımalı dönüşümü, hayatın içine..

***

Evet, şimdi göğe bakma zamanı...

Ya da yine dizelerle söylersek...
“Bir iş açacak başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?...”

------------------------------

haftanın notcukları

- Türk Silahlı Kuvvetleri’nde artık kadın memurlar başörtüsüyle, erkek memurlar kirli sakal ile görev yapabilecek.

Güvenlik Kuvvetleri’nde de ‘kısa pantolon’a geçerler artık. Her ülke, kendi kültürüne göre!


- ("Türkiye son yıllarda, son 14 yılı bir kenara koyuyorum, hiçbir dönemde bu kadar özgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır" / Recep Tayyip Erdoğan, CB )
AZİZ NESİN gökyüzünde bir yerde, yazıyor şimdi, kahkahalar içinde !


- Hep derlerdi, “Çok didikleme, hastalığı çağırırsın!”
İlla ki check-up ha!
Anjiyoyla da tanıştık aha!


- Diyorum ki, hani her sene ‘egzoz’ kontrolü yaparlar ya araçlara! “Muayene” isterler, ruhsat verirler... İnsanlara olsa ya bu!
Örneğin, “Yıllık doktor kontrolünden geçene, araç ruhsatı bedava!”


-Örneğin ‘reddediyoruz’ diyen gençler olsaydı, araçlarla yolları kapatan... “Koordinasyon Ofisi”ne karşı... Sizce ne olurdu?


- PAZAR günü inşaatlar ya da ağır işlerde çalışanlar için “tatil” yok mu? ÇALIŞMA DAİRESİ ne diyor?

Bu yazı toplam 2858 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar