Bir ülkede ekonomi o ülkeyi tohum ekebilecek yöneticiler yönetirse düzelir
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; sözüm meclisten dışarı, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken ve bu hikayede geçen konunun gerçek hayatla ilgisi yok iken ve ben bu hikayeyi internette bir Türkiyeli kardeşten dinledikten sonra biraz değiştirip yayınlamayı düşünürken; Maliye Bakanımız dedi ki, “... 148 milyar TL’lik 2025 yılı bütçemiz var ve yaklaşık 18 milyar TL de açığımız söz konusu...” dedi...
Hikayemize geçelim...
-*-*-
Efendim, çok yoksul ve aç bir adam, Pazar yerinden geçerken mis gibi armutları görmüş...
Karnı da aç ya!
Canı da çok çekmiş!
Çalmış ve yemiş!
-*-*-
Konu hırsızlık tabii ki!
-*-*-
Pazarcılar bunu yakalamışlar ve ülkenin en büyük kişisinin sarayına götürmüşler...
Sarayda yargılanacak!
-*-*-
“Hırsızdır” demiş pazarcılar!
Ülkenin en büyük kişisi “niye yaptın oğlum?” diye sormuş!
“Hırsızlık çok kötü bir şey, bildiğin halde neden çaldın?” diye eklemiş!
-*-*-
Adam “açtım, canım çekti yedim” diye yanıt vermiş ve konuşmak için izin istemiş...
Ülkenin en önemli kişisi de O’na “konuşma hakkı” tanımış!
-*-*-
Armut hırsızı adam başlamış anlatmaya:
“... Ülkenin ekonomisini düzlüğe çıkaracak bilgiye sahibim efendim...”
-*-*-
Ülkenin en önemli şahsiyeti, “lan git, aç geziyorsun bize ekonomi dersi mi vereceksin?” diye hiddetlenmiş!
-*-*-
Armut hırsızı, “lütfen dinleyin, gerçekten çok iyi bilgim var, ülke ayağa kalkar” diye ısrarcı olmuş...
-*-*-
Ülkenin büyük kişisi de doğrusu meraklanmış; “anlat lan” diye sert bir sesle karşılık vermiş!
-*-*-
Armut hırsızı yediği armutların çekirdeklerini cebinden çıkarmış ve büyük kişiye uzatarak, “... Efendim, bu tohumları ekersen, üç gün içinde ağaç olgunlaşacak ve meyvesi size altın olarak geri dönecek” demiş!
-*-*-
Ülkenin büyük adamı, “oğlum, böyle bir şey varsa, git bütün bahçelere bu tohumları, çekirdekleri ek, ortalık üç gün içinde altınla dolsun; söylediğin doğruysa seni serbest bırakır, paraya boğarım” değerlendirmesini yaparken; armut hırsızı, “... ama bir sıkıntı var sayın büyüğüm, bu işin bir sihri var...” demiş...
-*-*-
Büyük adam “sihir nerede, nedir, anlat!” diye kızgın bir şekilde tepki vermiş!
-*-*-
Armut hırsızı, “... bu çekirdekleri, tohumları ekecek olan kişinin hiç hırsızlık yapmamış, yalan söylememiş, halkına, toplumuna ihanet etmemiş biri olması lazım... Bu özellikler bende olmadığı için, ben ekersem, bana zehir olarak geri döner ve anında boğularak ölürüm... Bu çekirdekleri ekebilecek tek kişi olarak sizi görüyorum değerli büyüğüm; çünkü siz hırsızlık yapmış olamazsınız, asla yalan söylememişsinizdir, halkına ihanet etmiş olamazsın... Ekse ekse ancak siz ekersiniz” demiş...
-*-*-
Büyük adamı ter basmış, durgunlaşmış, “ben bahçıvan mıyım büyük adam mıyım? Ekmem!” diye çıkışmış...
-*-*-
En büyük adam, dönmüş yanındaki ikinci büyük adama, “sen ek” demiş!
-*-*-
İkinci en büyük adam, eli ayağı titreyerek, “Benden büyük adam, ben nasıl tohum ekilir, nasıl ağaç sulanır hiç bilmem, hayatımda yapmadım, sulayamam bile; gelin en iyisi, mali işlerden sorumlu büyüğe verelim” demiş...
-*-*-
Mali işlerden büyük kişi de aynı tepkiyi vermiş; “... yapamam, hiç yapmadım, ekmeyi bilmem, toprağa dokunamam” diye anlatmış, anlatmış...
-*-*-
En büyük kişi bakmış ki kimse o tohumları ekemeyecek; cebinden bir altın çıkarmış, armut hırsızına uzatmış ve etrafındakilere de demiş ki; “... hadi bakalım, herkes altın versin” diyerek, armut hırsızına dönmüş ve “... be adam, sen bize çok iyi bir ders verdin” demiş...
-*-*-
Sonuç: Ülkede ekonomi ne zaman mı düzelir?
Bir ülkede ekonomi, o ülkeyi tohum ekebilecek yöneticiler yönetirse düzelir... Eğer tohum ekemeyen yöneticiler bir ülkeyi yönetmeye devam ederse, böyle batıp gideriz...
KKTC ve İslam!
İslam ile ilgili elbette bazı öğretilerin, bazı söylemlerin, hadislerin, surelerin falan tartışılması kaçınılmazdır...
Ama bu veya benzer tartışmayı yapmak, İslam’a veya başka dinlere saldırı, hakaret anlamını içermemelidir...
-*-*-
Örneğin İslam’da şiddet!
Örneğin İslam’da kadın!
Günümüz koşullarında tartışabileceğimiz başlıklar olabilir...
-*-*-
Ama tartışamayacağımız konular da vardır...
Mesela “yalan söylemek”...
Bile bile yalan söyleyen bir insanın “İslam” ile yakından uzaktan alakası olamaz...
-*-*-
Çalmak, rüşvet almak...
Belki de hepsinden önemlisi “gösteriş yapmak”...
-*-*-
İslam’ın bir çok “alt” inanışında ya da fraksiyonunda – ki bu konu da tartışılabilirdir – gösterişli mezar bile “kabul edilmez”dir...
-*-*-
Ama İslam’da kesinlikle saray olmamalıdır...
Neden?
Çünkü “ışığımız, yolumuz, rehberimiz” olan peygamberimizin yaşamında, “hiç olmayan” belki de en önemli “şey”, gösteriştir!
-*-*-
İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed’in, “kuruşsuz” öldüğü hep söylenen bir konudur...
Son parasını ölüm döşeğindeyken yoksul birine verdirttiği de anlatılır...
-*-*-
O’nu takip edenleri düşünüyorum...
İnanılmaz bir gösteriş...
Suudi kraldan prenslerden Ersin Tatar’a kadar...
-*-*-
Zengin İslam devletleri bir yana; KKTC gibi çulsuz olanlardaki münafıklık bir yana; aşırı israf ve gösteriş; bence İslam düşmanlığı olabilir sadece...
Türkiye örneği mi?
Acı bir örnektir, evet...
KKTC’ye iki adet daha cami yapılıyor... Biri külliye bünyesinde, dört minareli ve koskocaman... Öteki Karaoğlanoğlu Şehitliği yanında, küçük... Yapılsın tabii ki... Ancak şundan eminim ki; Hz. Muhammed yaşamış olsaydı, “hastane yapın, okul yapın; ibadet temiz bir seccade üzerinde, bir ağacın gölgesinde de yapılabilir” derdi...