1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. BİR USTA, BİR MEMLEKET
Sami Özuslu

Sami Özuslu

BİR USTA, BİR MEMLEKET

A+A-

TC Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi “Orada ne varsa burada da olacak” anlaşılan…

Kıbrıs’ın kuzeyini Türkiye’ye benzetmek için bir gayret, bir çaba var. Toplumu dönüştürmek için de sosyal mühendislik faaliyetleri yürütülüyor.

Sendikalara dönük operasyon da bunun bir parçası…

Toplumun bazı kesimlerinde sendika yöneticileriyle ilgili oluşmuş haklı ya da haksız bazı yargıları ve son dönemlerde sendikalar bünyesinde yaşanan bazı çatlamaları vesile eden UBP-DP hükümeti, ‘örgütsüzleştirme’ için düğmeye bastı.

Yıllardır TC’nin KKTC’ye bakan odakları hep “kamuda sendikaların güçlü oluşu”ndan şikayet ediyor ve bunun ortadan kaldırılması için hükümetlere baskı yapıyor.

Bu konu ilk defa gündeme gelmiş değil.

TC-KKTC protokollerinde sendikaların pasifize edilmesini, üye bağlarının zayıflatılmasını ve ekonomik bakımdan çökertilmesini de içeren maddeler yer aldı, alıyor.

KKTC’yi ‘adam etme’(!) misyonunu kendinde görenlere göre ülkenin ekonomik sorunlarının da, sosyal sorunlarının da başı sendikal örgütlülüktür!

Bu yüzden de ‘katli vacip’tir!

*  *  *

İşe iki öğretmen sendikasıyla ve sadece ‘profesyonel sendikacılık’la başladılar.

Ama arkası gelecek. Zaten Başbakan Özgürgün de açıkça söyledi bunu. Tehdit etti.

‘Haddini aşan’ sendikacılara hadlerini bildireceklerini ilan etti.

Bir kin ya da intikam meselesi değildir bu sadece…

Elbette sendika yöneticilerine karşı sağ partilerin tepkisi vardır. Özellikle de çözüm, demokrasi, özgürlükler gibi konularda bir duruşu, tavrı olan örgütlere diş biliyorlar.

Ama konu sadece intikam ve hesaplaşma dürtüsü değil.

Sendikalara yönelik linç girişimi TC-KKTC işbirliği çerçevesinde burayı ‘Küçük Türkiye’ yapma yolunda atılan son derece bilinçli, ideolojik bir adımdır.

Bu tespitin altına ne yazarsanız uygundur.

Özelleştirme dahil!..

*  *  *

İşe profesyonellikle başlayanlar ikinci dalgada sendikaların üye aidatlarını kaynağından, yani Maliye’den kesmeyi kaldıracaklar. Sendikalar aidat toplamakta zorlanacak. Bazı üyelerini kaybedecek. Gelirleri azalacak.

Öğretmen sendikaları ve kamudaki diğer sendikalar bu şekilde güçsüzleştirilecek.

Hükümetin her attığı adıma engel olan, sürekli eylem yapan ve kimi solcuların da ‘statüko bekçisi’ diye tanımladığı sendikaların etkisi kırılacak.

Sonrası kolay!..

Kamuda hakları budamadan tutun da, telefon ve elektrikte özelleştirmeye kadar her türlü ‘icraat’ kolayca, yağdan kıl çeker gibi yapılabilecek.

Tıpkı Türkiye’deki gibi…

Örgütsüz insanları istediğiniz kalıba sokar, canınızın çektiği kararı alır, uygularsınız.

‘Bir usta, bir memleket’ misali…

Sendikacılara kızmak, yaptıklarını beğenmemek başkadır. Örgütsüzleştirilmek bambaşkadır.

Kimse unutmasın: En kötü örgüt, örgütsüzlükten iyidir!

Örneği bu ülkede, özel sektör başta olmak üzere, bolca vardır.

Bu yazı toplam 2656 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar