Bir ‘usta’ ya veda
Turhan amca öldü!
Bir ‘tarih’ göçtü...
Bir ‘bellek’ eksildi...
Çok iyi, çok öğretici bir insandı Dr. Turhan Korun...
Hayranlık uyandıracak bir hafızası vardı...
Aslında, Çetin Altan’la birlikte ölmüştü sanki...
Her yazısını, ömrü boyunca satır satır okudu...
En önemli ortak sohbetlerimizdi...
Senelerce önce kontrole gitmiştim, ‘hekim’ amcaya...
Ve o gün anlamıştım, eski doktorların farkını...
Nasıl da sabırla dinliyordu!
Beni değil yalnızca, vücudumu da...
Her noktasına dokunarak..
Şaşırmıştım!
- “Evlat, bizim zamanımızda öyle dünya kadar röntgen cihazı, tomografi falan yoktu” mealinde laflar etmişti.
. . .
“Ben de Yazdım” adlı kitabını yayımlamıştı...
Öntaç abi (Düzgün) çok destek vermişti...
İyi ki yazmış... - ki biliyorum, tanıklık ettiği gerçeklerin çok azıydı bu kitaba yansıyanlar...-
“Cehlin İlime Galip Geldiği Yıllar” demişti...
İlim cehalete yenilmişti, ülkemde...
O, bilginin peşindeydi...
...
Türkiye’den ilk “sınır dışı” edilen Kıbrıslı öğrencilerden oldu...
Hekim dostu Kuydul Turan’la birlikte...
Şimdi, buluştular yine, 3 yıl aradan sonra...
...
Hoşgörünün de sembolüydü... Örneğin, muhalifi olduğu Rauf Denktaş’la, düzenli buluşur, sohbet ederdi.
...
Siyasette değeri bilinmedi, kapasitesini toplumla paylaşma imkanı bulamadı yeterince...
...
Yaşlı bir devrimcinin çocuk gözleriyle bakardı...
Umarım, huzurla uyur... Hoşça kal Turhan Amca...
Bu kez kararttık enseyi...
Sağlık, ‘eğitim’e benzer mi?
KAMU HEKİMLERİ ile ilgili yargı kararı sonrasında kimi korkular var:
“Hekimler devlet hastanelerinden istifa eder mi?”
Emeklilik hakkı kazananlar ya da 'mecburi hizmet' sonrası sözleşme tercihi olanlar dışında, büyük bir ‘kaos’ tahmin etmiyorum.
Çünkü kamudaki özlük hakları, altyapı imkanları, laboratuvar ya da teknoloji koşulları özelde çok kolay elde edilmiyor.
Kamunun güvencesi ile birlikte 'özel' çok cazip olabilir, ancak, bir başına zor.
Kamunun 'performanstan bağımsız' bir güvencesi var.
En temel fark bu zaten.
* * *
Gazeteci dostum Hüseyin Ekmekçi "endişeliyim" diyor, dünkü yazısında, "Vatandaş sağlıkta bugünü arar olacak… Demedi demeyin" başlığını kullanıyor.
Ve "eğitim" örneğini veriyor!
Eğitim “özel”e kaydı ya!
"Sağlıkta aynı olur mu?"
Soru bu.
Oysa tam da "eğitime benzemesin" diye bir fırsat var!
Niye?
Eğitimde, öğretmenlerin "istifa" ettiği, "özele kaçtığı" falan yok.
Yerli yerinde hepsi.
Peki niye devlet okullarından kaçış var?
İki sebeple...
Bir, "kamu-özel ayırımı" başarılamadı diye.
Yani, çoğunlukla kamu öğretmenleri eliyle "özele" taşındı eğitim, ne yazık...
İkincisi de, devlet umursamıyor!
Yani devlet, kendi kurumlarına yatırım yapmıyor.
Ne altyapı ne de sistem anlamında, eğitimde ileriye gidilmiyor.
'Statüko'ya teslim eğitim!
Velhasıl eğitim, şimdiki sağlık sistemine çok benziyor!
Sağlık, yargının bu kararı ile yeniden 'organize' olabilirse, eğitime de şans doğacak.
Hekimlere daha iyi çalışma koşulları, ‘kamu-özel taşınmasına’ son vermek, altyapıya yatırım temel şart...
Toplumsal çıkar, zümresel kazancın önüne geçerse eğer...
Çok mu zor?
İnsan en çok da bu ‘geç kalmışlık’ karşısında öfkeleniyor!
Ne feci bir ölümdür, beton mikseri içinde!
Bakan ne dedi:
- “İlgili şantiye kapatıldı”
Peki üç gün önce ne demişti?
- “Denetim yaparsak tümünü kapatmamız gerekecek.”
Ölenin yanına kaldı böylece!
İş işten geçince, ne fayda...
- Etkin denetim yapmak.
- Seferberlik ilan etmek.
- Müfettiş ve denetim sayısını artırmak.
- ‘İş güvenliği’ne uymayanları deşifre etmek.
- Yapanın yanına kalmadığını göstermek.
- Göz açtırmamak.
Çok mu zor?