“Bir yanda statükonun adayları diğer yanda halkın”
Kıbrıs Sosyalist Partisi adayı Mustafa Onurer, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki aday olduğunu bir tanesinin şu ana kadar yaşadığımız kurulu düzeni devam ettirmeye diğerinin de yaşadığı düzenin doğru bir düzenin olmadığını düşünen ve artık yeter demeye
Bir özel TV programına katılan Kıbrıs Sosyalist Partisi adayı Mustafa Onurer, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki aday olduğunu bir tanesinin şu ana kadar yaşadığımız kurulu düzeni devam ettirmeye diğerinin de yaşadığı düzenin doğru bir düzenin olmadığını düşünen ve artık yeter demeye hazır olan halkın aday olduğunu söyledi.
Eroğlu, Siber, Özersay ve Akıncı ve Kırdağ'ın bu sistemin sürdürülmesi yönünde aday olduklarını KSP adayının ise halkın kahvehanelerde, öğretmenlerin okullarda, işçilerin ve memurların her ortamda dillendirdikleri adil ve hakça bir düzenin savunucusu olduğunun altını çizdi.
KSP adayı Onurer, eskiden bu gibi konuların dahi dillendirilmediği bir karanlık dönem yaşandığını ve bu dönemin mimarları arasında Denktaş ve Eroğlu'nun da olduğunu, kurulan bu düzenin değişmemesi için özellikle çiftçi, hayvancı ve memura rüşvetin dağıtıldığı, günü geldiğinde sopanın gösterildiği kurulu bir yapının olduğuna ve halkın yönetimi olmayan bir yönetim olduğuna vurgu yaptı.
Statükoya savaştıklarını ilan edenlerin kendi çıkarlarını korumaya yönelik siyasetler yürüttüklerini, 1974 askeri operasyonu ile ele geçirilen ganimetin korunmasına yönelik bir siyaset olduğunu anlatan KSP adayı Onurer, statükoyu bu şekilde tanımlayan politikacıların statükoyu yıkamayacaklarının altını çizdi.
KSP adayı Onurer, “politikacıların halkın ileriki çıkarlarını gözetecek politikalar ortaya koyması gerekir; halkın kurtuluşunu gösterecek politikaları ortaya koymak gerekir; halka bunları doğru dürüst yöntemlerle anlatmanın yollarını bulması gerekir; işte bizim seçim mücadelesine katılmamızın ana nedeni budur” diyerek KSP'nin neden işgal altındaki bir bölgede seçime katıldığını ortaya koydu. Onurer, Kıbrıslı Türklerin bugün bir aydınlanma çabası içinde olduğunu, ezberlettirilen birçok kavramı ve düşünce şeklini bir kenara atma dönemine girdiğini, hatta buna buraya göçmen olarak getirilen ve bu kolonileştirme politikalarına alet edilmek için gayretler gösterilen yerleşiklerin de bunu görmeye başlamış olduğunu anlattı.
Statükolardan bir unsurunun da güçlüden yana olma psikolojisinin hakimiyetini koruma yönünde olduğunu ve medyanın da buna alet edildiğini anlatan Onurer, bu pisikolojinin çizilen çember içinde politika yapmayı öne çıkardığını, seçimlerde buna uygun adaylar çıkardığını, medyanın adaylara medyaya seçim için ne kadar para ayırdığı ile sorular sorduğunu açıkça dile getirdi. Onurer, “parayla seçim, parayla politika diye bir mevhum yaratıldı. Bu sadece ülkemizde değil tüm dünyada var; bunu da yıkmak zorundayız” dedi.
KSP adayı Onurer, bütün Kıbrıs halkının aynı noktada durduğunu söyledi. “Büyük bir aşama da kaydetmiş durumdadırlar; 2004 öncesi Güney'e geçseniz ve Rum halkının çoğunluğuna, 'AB, sizi halk olarak mahvetmeye adaydır, ekonomik olarak, siyasi olarak' deseniz acaba yetiştirir miydiniz Metehan'a kadar kaçıp gelmeyi?” diyen Onurer, Kıbrıs Rum halkının AB'nin ve Troyka'nın ne anlama geldiğini, AB'nin kurtuluş değil, esaret olduğunu anladıklarını anlattı.
“Ben halkın adayıyım diyen bir insanın, oy uğruna bir sürü politika dışı argümanlarla halkın karşısına çıkmasını kendime zul olarak görüyorum” diyen Onurer, kadın adayların da siyasetlerinin sorgulanması gerektiğini söyledi ve Almanya Başbakanı Merkel'i örnek olarak gösterdi. Onurer, “Kadın olmak, aynı zamanda Merkel'e has bir özellik de değil midir? Yunan halkına Merkel gibi kadın aday mı istersiniz, yoksa Tsipras gibi bir erkek başkan mı istersiniz diye gidin bir sorun bakalım!” açıklaması ile cinsiyete dayalı politikalara halkın aldanmamasına vurgu yaptı.
Politikada kadınlık-erkeklik, esmerlik-beyazlık, Türklük-Rumluk olamadığını, Politikada düşünce olduğunu ve kendisinin karşısında duran dört adayda da bir fark görmediğini söyleyen Onurer, bazı adaylarla KSP adayı arasında fark olmadığı düşüncesinde olan, onlarla farkların sadece söylem düzeyinde olduğunu söyleyen bir kesim olduğunu, KSP adayının son anda çekilip Akıncı'ya destek verileceği ile ilgili laflar edildiğinin altını çizdi ve halka bu “Ali Cengiz” oyunlarına rağbet etmememeleri çağrısında bulundu. Onurer “ben çok net bir şekilde söyleyebilirim ki, sayın Akıncı en az Eroğlu, Özersay ve Siber kadar, bu statükonun savunucusudur; Türkiye'nin bu ada üzerindeki hakimiyetinin devamından yanadır; Kendi söylemiyle ada üzerindeki ve Akdeniz'deki haklarının temsilcisidir” dedi ve Akıncı'nın 4 boyutlu dediği ve aslında tek boyutlu TC'ye hizmet boyutu olan politikalarında üçüncü maddeye çok dikkatli bakılmasına vurgu yaptı. İşgalci bir gücün, bir ülkedeki haklarını savunmanın, işgalin devamı olduğunu anlatan Onurer, süslü sözlerin arkasındaki gerçekleri anlamak gerektiğine vurgu yaptı.