1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. Bir yaz gecesi rüyası
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

Bir yaz gecesi rüyası

A+A-


Aristophanes, Tanrıların insanları önce birbirine bitişik çiftler olarak yarattığını söyler. Erkek-Kadın, Kadın-Kadın ve Erkek-Erkek olarak. Bu yüzden bu üç birleşimden biri içinde eşini arayıp dururmuş insan. Bütün bu aşk arayışları hep hüzünlü gelmiştir bana. Hayatın bu en temel, en aydınlık ve en karanlık alanı trajik hikâyelerle doludur hep. Değişmez bir gündemdir bu… Mutluluk, eşine kavuşup muradına ermek biçiminde tanımlanmıştır. Geçenlerde bir arkadaşımla özel yaşam sohbeti içindeydik ve bana: “Bu anlattıklarına hiçbir kuram, hiçbir analiz fayda etmez, yalnızca romanı yazılabilir” dedi. Doğrudur, bazı durumlarla edebiyat başa çıkabilir yalnızca.

Yaz aylarının, tatil hallerinin tadına doyulmaz sohbetleri vardır. Buluşmalar, kavuşmalar zamanıdır yaz. Mutlu anlarla randevu zamanıdır. Gelecekse yazın gelecektir aşk. Rutinin dışına çıkılmıştır çünkü… Rastlantılar, karşılaşmalar için biçilmiş kaftandır tatil mobilitesi… Daha yakın tanışıklıklar için imkânlar ve ortamlar vardır. Ev içlerinden sokaklara, bahçelere taşınılır. Hafif giysilerin uçuculuğu ruha da nüfuz eder. Hayatı farklı bir yumuşaklık kaplar. Gezginlik halleri, trenler, gemiler, uçaklar kalbe de bir akışkanlık getirir. Gerçek hayat tatilde yaşanandır sanki. Diğeri koca bir yalandır.

Hep beklenir sonsuz sürprizler yazı. Yıldızlı göklerin mucizevî dokunuşlarına inanılır. Kalbi hoplatan bir şenlik hali başlar sokaklarda. En güzel anılar da yaza aittir sanki. Baştan çıkaran bir mevsimdir yaz.

Sokaklar kozmopolitleşir birden… Farklı diller birbirine karışır. Turist kafilelerini hiç sevmem aslında, turist olmayı da… Tek tip şapkalarıyla ezberlenmiş bir anlatıyı dinleyip dururlar. Grup içinde tutsaklanmış gibidirler. Özgürlükten çok güvenliğe yakındırlar. Olacaksa gezgin olmalı insan. Başka hayatları keşfe çıkmış, sürprizlere ve tehlikelere açık, gerçek hayatın içinde dolanan bir gezgin…

Bir tatil kasabasında yazılan bu yazı, içinde yazın söylenememiş sözlerini taşıyor. Uzak bahçelerin renklerinde dolanıyor. Yazarı geçmiş yazları anımsıyor ve hayretle bakıyor hızla geçip giden zamana... Doğanın dokunuşlarıyla yumuşayan kalbi, içindeki öfkeleri yatıştırıyor ve kendini de başkalarını da bağışlıyor.

Bellek sinsice devreye giriyor bazen… Geçip giden bütün yazları, biterken insanın içinde bıraktıkları ince burukluğu anımsatıyor. “Yaz geçer” çünkü büyük hayalleri düş kırıklıklarına doğru taşıyarak.

Yine de küçük ışıltılar, küçük sevinçler getirmiştir yaz. Çoğu zaman başka bir olgunluğa taşımıştır insanı. Yaz okumaları, gece sohbetleri ile zenginleştirmiştir.

Yazlardaki yalnızlık zamanlarını da severim ben. Başkaları yorar çünkü insanı. Birden söylenen bir söz, hoyratça sarf edilmiş bir cümlenin ardındakine dair gizli okumalar iç burkar. En kötüsü başkalarının hikâyelerine girip oralardaki kederleri yüklenmektir. Uzun sürmüş yazların ‘Mavi Karanlık’ını gözlemlemektir. Huyum kurusun böyleyimdir ben. Bir başkasının gözyaşları günlerce içime doğru akar, kederli bir yüz uzun süre benimle dolaşır. Bir insanlık durumları gözlemevidir yaz benim için. Tanıdığım insanlara yönelik dahi yeni keşifler zamanıdır. Katlanılır bir yalnızlık zamanıdır çoğu kez yaz. Keyifli bir müziği vardır yaz yalnızlıklarının, birlikteliklerin yıkıcılığına verilmiş bir mola gibidirler bazen. Yalnızlık mucizevî bir kavuşma ihtimalini de taşır içinde. Geçmişte de öyle olmuştur. Birden gerçekleşmiştir güzel buluşmalar.

Yaz bir serüvendir kim ne derse desin. Yollarda otobüslerle, trenlerde, denizlerde gemilerle akıp giden düşünceler bir hayal ülkesine götürebilir insanı. İçinde her şeye rağmen bir sevgi ve şefkat taşıyorsan hayat da fazla acımasız olmaz sana.

Çoğu gülümseyiş bir gülümseyiş olarak geri döner. Tut ki çok ama çok kırıktır kalbin, yaz sımsıkı sarar onu, kaçıp gidecek yerler sunar sana… Belki kederin de şehrin de peşinden gelir nereye gitsen ama kendi odanda yaşadığından daha farklıdır bu.

Shakespeare’in ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ bütün karışıklıklarına rağmen iyi biter. Hayat bu, bilemezsin neler getireceğini. En iyisi gülümseyerek bakmaktır ona, gülüşün geri döneceği umuduyla.

Bu yazı toplam 3004 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar