Bir ‘Yıldönümü’ daha
Bugün, bir ‘Yıldönümü’ daha var... Elli küsur yıllık bir kuruluşun BRTK’nın Kuruluş Yıldönümü.
Bayrak Radyosu, gerçekten, yoktan var edilmişti. Uzun uzun hikayesini anlatacak değilim. Hiçbir şey yoktu. Ne bir verici, ne bir anten, hatta ne bir mikrofon... Telsizden verici yaratıldı; uydurma bir anten çekildi; telefon ahizesi mikrofon olarak kullanıldı ve daha neler neler.... Ve ama sonunda, ‘yoktan’ Bayrak Radyosu yaratıldı. İlk yayınları sadece Lefkoşadaki birkaç mahalleye ulaşabiliyordu. Sonra, büyüdü, güçlendi ve adanın, aşağı yukarı her tarafında duyulur oldu. Ve daha sonrası da var tabii...
***
25 Aralık 1963, Bayrak Radyosu’nun doğum günü olarak anılır her yıl. Aslında, 25 Aralık, bir radyo kurmak için çabaların başladığı tarih. Ve de aslında, ilk yayın, 28 Aralık’ta yapıldı. Bu yayın, kullanılan vericinin ısınma sorunu nedeniyle, sadece 5 dakikalık sürelerle yapılabiliyordu. Açılış anonsu da “Bayrak-Bayrak-Bayrak”tı. Uzunca bir süre de öyle kaldı. Sonra, “Burası Bayrak Radyosu-Kıbrıs Türk Mücahidinin Sesi” oldu... Daha sonra Bayrak Radyo-Televizyonu... Ve sonunda da Bayrak Radyo-Televizyon Kurumu...
***
Yarın (26 Aralık Pazartesi), BRT Kurumu’nda bir resepsiyon var. Alışılagelmiş protokol’dan davetlilerin yanısıra, davet edilen, Bayrak Radyosu’nun ‘Birinci Kuşak’ personeli de bulunmaya çalışacak orada. Gelebilenler, hem hasret giderecek, hem ‘o’ günleri yad edecek. Belki de ‘nasıl ve hangi şartlarda yayın yapıldığını da anlatacak eskiler yenilere. Ve geçen süre için hayatını kaybedenler anılacak bu arada...
***
‘O’ günler ‘bu’ günler kıyaslaması yapmayalım şimdi. ‘O’ günlerde yokluklar içinde nasıl çalışıldığını anlatmayalım. Gönül birliğinden söz etmeyelim... ‘Bugün’kü BRTK’nun durumunu da tartışmayalım. Ne teknik olanaklar kıyaslaması yapalım ne de personel sayısı kıyaslaması... Nerede olmalıydı ? Ama nerede ?’nin nedenlerini de konuşmayalım... Sadece, ‘Daha nice yıldönümleri’ dileyerek fazlaca deşmeden kapatalım bu ‘Yıldönümü’ yazısını.
------------------------
Kaynıyor
Yakın çevremiz fokur fokur kaynıyor. Bir yanda örgütler...Karşılarında karşıt örgütler... Bir başka yanda da, onların kendi aralarındaki kanlı savaşa körükle giden ‘büyük’ devletler... Üstelik onlar arasında da yandaşlar-karşıtlar var.... Bir yanda Rusya, diğer yanda ABD ve müttefikleri... Bu karmaşanın tam ortasında Türkiye de var. Hangi taraftan yana olduğunu bir türlü anlayamadığımız Türkiye.... Ve ama, bu gürültü patırdı içinde ölüp giden, evlerinden yurtlarından olan insanlar...
***
Daha önceleri pek de ilgilenmediğimiz bir sürü yerleşim yeri ismi de öğrendik tüm bu karmaşa sürerken. Bazılarını şu veya bu nedenle biliyorduk da bazılarını hiç duymamıştık bile. Son aylarda ‘coğrafya’ bilgimiz de zenginleşti... “Şurası stratejik...”; “Burası ikmal yolları bakımından çok ama çok önemli....” v.s. haberleri dinleyerekten...Ve her birinden, yıkım, ölüm haberleri gelmekte her gün biraz daha artarak.
***
Savaş bölgelerinde çatışmalar, çarpışmalar ‘hakimiyet kavgası’ devam ederken bir yanda da canlı intihar bombacıları veya eylemcileri... Saldırılarda ölenler, yaralananlar... Hem de nedenini bile tam olarak bilmeden, heba olup giden masumlar....
***
Cihatcılar için ölüm, ‘Cennete’ gitmenin en kutsal yolu... Buna öylesine inandıkları için patlayıcılarla kucak kucağa ölüme atıyorlar kendilerini... ‘Şehit’ olacaklar ve doğruuu Cennet’e gidecekler....
Ama ortada bir tuhaflık var... Onların ‘Cennet’ yolu için öldürdükleri de, karşı taraftan ‘Şehit’ ilan ediliyor. Yani, inanca göre, onların gidecekleri yer de ‘Cennet’...
Sözün özü... Her iki taraf da ‘Cennet’ için ölüyor.... Hangileri cennetlik hangileri cehennemlik acaba ?
------------------------
Sokak Ağzı
- Facebook!da gördüm çok sevdim, paylaşmak istedim. “Batıya uymayalım diye Arap saatine uyarladılar. Keşke batının diye Mercedesleri de verip, Arap develerine binseler.”
- Duyduğuma göre bundan böyle Türkiye’de futbol, basketbol, voleybol karşılaşmaları, öncesinde ilk olarak saygı duruşu, sonra İstiklal Marşı, hemen sonra da Kur’anı Kerim okunduktan sonra başlayacakmış...
- Devlet bir fener yapmaya kalktı, o da ilk fırtınada yıkıldı. Kutlarım...
- Kar yağdı Trodos yolları kapandı. Allahtan tatil matil yok bu günlerde. Yoksa nereye gidecekti bizimkiler tatil için ?
- Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş “Çözüm olacakmış gibi çalışmalıyız” demiş. Merak ettim.. Neye çalışmalıyız ? Silahlanmaya ? Tekrar mevzilere girmeye ?
- Dışleri Bakanımız “KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz..” demiş... 1983’den beri nerelereydiler çok merak ettim...
- Türkiye’de FETÖ’cü avı tüm hızıyla devam ediyor. Yani inanayım da Türkiye FETÖ’cü dolu da, Kuzey Kıbrıs’da hiç FETÖ’cü yok ?