Bir Yılın Ardından
Gelin anılar defterini açalım.
Hatırlayalım.
Çünkü zaten mutlak unutma biçimi diye bir şey yoktur.
Bir yerlere atarız kötü anıları ve o kadar geriye atarız ki en karanlık yerden gün olur aniden ortaya çıkıverirler. Çünkü aslında unutma diye bir şey yoktur.
Hatırlamama vardır.
2019’un bu son yazısında en kötüleri geride bırakmak için, ama unutamayacağımızı bildiğimizden, gelecek yıl da hatırlamak için biraz yaşadıklarımızı hatırlayalım.
Mesela düşen S200 füzesini, aniden ülke gündemine oturan ve savaşın ne kadar yakınımızda olduğunu gösteren o olayı.
Baş-bakan Ersin Tatar’ın “olayı abartmaya gerek yok” açıklamasını.
Çatalköy’de patlayan askeri mühimmat deposu, boşaltılan beş yıldızlı otel, ortaya çıkan türlü senaryolar, sorumluluk üstenecek kim varsa, hiç ortaya çıkmayan sorumsuzlar...
Kamuoyu halen olayın nereden kaynaklandığı hakkında tam olarak açıklayıcı bilgi sahibi değil.
Son olarak Geçitkale Havaalanı’nın İHA ve SİHA’ların kullanımına verilmesi. Daha doğrusu askeri havaalanı haline getirilmesi. Adeta savaşın her an bifiil içinde olabileceğimizi gösteren en çarpıcı örneklerden biri.
Bu konuda da tatmin edici bilgi yok, yap dediler yaptılar, ver dediler verdiler.
4’lü koalisyon hükümetinden HP’nin çekilmesi ve yeni 28.hükümet...
Kudret Özersay’ın hiç de anlaşılır olmayan, sonucunda tamamen kendi siyasi geleceğini tarumar eden açıklamaları. Özellikle eski siyasi partilerden umudunu kesenlerin yeni partisi HP’nin aldığı bu hatalı kararın neticelerini elbette gelecekte hep birlikte göreceğiz.
Kamuoyu Sn.Kudret Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olup olmayacağını merakla bekliyor. Alacağı oy oranı partisinin aldığı oy oranının yarısını yakalayabilecek mi, göreceğiz.
2019’un en önemli olaylarından biri de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Türkiye hükümeti-bağnaz muhalefeti tarafından Akıncı üzerinden tüm Kıbrıslı Türklere karşı yapılan hakaretler ve aşağılamalar oldu. Karşı karşıya kaldığımız cehaletin karşısında kim sus pus durdu onu da tarih elbette yazacak.
2019’un bir diğer önemli olaylarından biri de Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef göstermesi, cezalandırılmaları için elinden geleni yapacağını beyan eden Recep Akdağ’ın gözdağı, Lefkoşa Elçiliği’nin “Kıbrıslı Türkler adına” yaptığı haddini aşan talebi karşısında yapılan ve yaklaşık 8 ay süren “Karikatür Davası”nda savunma yani Afrika Gazetesi’nin tüm bu güçlere karşı Mahkeme’nin verdiği karar ile beraat etmesi oldu. Savcılık bu beraat kararına karşı istinafa başvurdu, henüz dinlenmeyen iki ayrı dava daha var, 2020 yılına girerken mahkeme koridorlarında gazeteciler yargılanmaya devam ediyor.
Elbette trafikte yaşadığımız kayıplar da unutulamaz. Altyapı yatırımı yapması gerekenlerin izaz ikramlarda, Türkiye gezilerinde kendi popülaritesini artırma peşinde koşması...
Ömrümüzden bir yıl daha eksilirken ben bu yıldan en fazla, Kıbrıslı Türkler’in eğer kendi kimlikleri, kültürleri, varoluş biçimlerine karşı nereden gelirse gelsin ses verirlerse, karşı çıkarlarsa, susup oturmazlarsa özgüvenlerini ve bu duygu etrafındaki birlikteliklerini yeniden kazanabileceklerini öğrendim.
Kendi adıma umudum bu yıl, evet özellikle evimiz gittikçe askeri yığınak haline getirilirken umudu savunmak çok güç, ama, belki kendi kendi kendimizin kim olduğunun farkına varmamıza sebep olacağı bir yıl olur.
Acılarımızın az olacağı, evimizin içinde huzurumuzu bozanlara karşı dik duracağımız, ezilmeden, boyun eğmeden, insan gibi yaşamanın umudunu yeşerteceğimiz bir yıl geçirmemiz dileğiyle.
Herkesin bir yolculuğu var.
Yaşamın sonunda nereye varacağımızı tercihlerimiz belirler.
Doğru tercihler yapmamız dileğiyle.
Mutlu yıllar.