Fehime ALASYA

Tüzük değişikliği ile ‘İnanç turizmi’ konusunda ikamet izninin ise bir yıl olarak ifade edilmesi ise turistik gezi dışına çıkılacağı ve başka bir amaç taşıdığı yorumlarını da beraberinde getirdi.

Bu durumun ülkeye girişlerde kayıt dışılığı arttıracağı ve ülkede kaçak işgücü yaratacağı ifade edildi.

Tüzüğe eklenen ‘inanç turizmi’ ibaresinin belirsizlik ve ‘bakanın uhdesinde olan keyfilik’ yarattığı ifade edildi.

Hem Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, hem de İçişleri Bakanı Kutlu Evren’in yaptığı açıklamalar ise tatmin edici bulunmadı.

Tüzükle ilgili değişiklikleri yorumlayan eski bakanlardan Asım Akansoy ve Ayşegül Baybars, her iki bakanın da açıklamasının yeterli olmadığına vurgu yaptı.

CTP Milletvekili – Eski İçişleri Bakanları’ndan Asım Akansoy:

“Dini ibadet yerlerini ziyaret için, 1 yıllık izin ne demektir?”

İkamet izinleri ve vizeler tüzüğünde devreye konan bazı değişiklikleri eleştiren Akansoy, en fazla ‘inanç turizmi’ üzerinde durulması gerektiğinin altını çizdi. Söz konusu maddeyle ülkeye giriş çıkışlardaki denetimsizlikte ve ülkedeki kaçak iş gücünde artış olacağını savunan Akansoy, “Dini İbadet yerlerini ziyaret için, 1 yıllık izin ne demektir?” diye sordu…

4’lü koalisyon hükümeti döneminde başlayan ve akabinde neticelenen bir önce tüzük çalışmasının ülkeye girişleri kontrol altına alma hedefi güttüğünü anlatan Akansoy, bu tüzüğün dörtlü koalisyon hükümetinin sona ermesinden hemen sonra yani UBP-HP hükümeti döneminde 25 temmuz 2019’da yürürlüğe girdiğini belirtti.

Ülkeye girişlere hangi koşullar altında izin verileceğinin mevcut tüzükte olduğunu, buna karşın yeni değişiklikle, bu girişlere ‘Bakanın uygun göreceği kişiler’ ibaresi eklendiğini ifade etti. Akansoy, şöyle devam etti: “Bu kararla yetki, taktire bırakılmıştır. Ayrıca ülkeye girişlerde Polisin verdiği sürelerin hangi koşullar altında uzatılacağı yine tüzükte belirtilmiştir buna da bakanın uygun göreceği kişiler ibaresi eklenerek bakana 90 güne kadar bu süreyi uzatma yetkisi verilmiştir. Polisin, yetkisi daraltılmaktadır. Kriterler ortadan kaldırılmaktadır.”

“Belirsizlik, keyfilik yaratıldı”

Yapılan değişiklikle tüzükte daha önce yer almayan ‘inanç turizmi’ ile dini ibadet yerlerini ve dergahları ziyâret etmek için gelecek olan yabancılara bir yıla kadar izin verilmesinin öngörüldüğünü belirten Akansoy, tüzükte dergahın ne olduğunun da tarif edilmediğini kaydetti.

Bu duruma sert bir dille tepki gösteren Akansoy, şöyle devam etti:

“Dini İbadet yerlerini ziyaret için, 1 yıllık izin ne demektir ? Normal turist vizesi ile gelen yabancılar, hangi turizm alanını ziyaret etmek isterse orayı ziyaret edebilir. Ancak burada bir belirsizlik, keyfilik yaratılmıştır. İnanç turizminin kriteri nedir? Örneğin camiler, kiliseler gibi yerleri ziyaret etmek isteyen veya bayramlarda adaya gelmek ve ibadetlerini burada, bu alanlarda gerçekleştirmek isteyen kişilere neden 1 yıllık izin öngörülecek?

Sayın Bakan, Dergah derken, Şeyh Nazım Dergahı’nı kastediyoruz diyor… Bu bilgi tatmin edici değildir.

Bu durum kayıt dışını ciddi anlamda artıracak, kaçak işgücü yaratacak bir uygulamaya dönüşecek bir uygulamadır.

Bu kadar gelişigüzel, kritersiz ve düzensiz uygulamalar kabul edilir değildir.”

TC yurttaşlarına ayrıcalık…

Mevcut tüzükte ülkeye film çekmek ve belgesel yapmak için gelecek tüm yabancılara 1 yıla kadar izin verildiğini de anlatan Akansoy, yapılan değişiklikle sadece TC yurttaşlarına 1 yıla kadar olan iznin kaldırıldığını, bunların izinden muaf tutulduğunu kaydetti.

HP Milletvekili- İçişleri Eski Bakanı Ayşegül Baybars:

“Bir yıllık oturma izinli turist olmaz”

Tüzükteki değişikliğin ‘inanç turizmi’ adı altında ele alınmaması gerektiğine değinen HP Milletvekili- İçişleri Eski Bakanı Ayşegül Baybars, “Bir yıllık oturma izinli turist olmaz” dedi.

Baybars, ülkeye turistik vize ile giriş yapılması durumunun 30 günlük vize ile gerçekleşebileceğini, bunun en fazla 90 güne kadar uzatılabileceğini belirtti.

Söz konusu ‘inanç turizmi’ ile dergah veya dini ibadet yerlerinde yaşayacak olan insanlara oturma izini verilmesinin amaçlandığını dile getiren Baybars, bunun suiistimale açık bir durum olduğunu kaydetti. 

“Şeyh Nazım için bu girişimin yapıldığı deniliyor ama ülkede kayıt altında olmayan bu tarz yerler var ve ucu açık keyfi bir izin verilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum.” dedi.

Baybars, tüzük değişikliğinde yapılanlar arasında temel sorunun oturma izni ile kalacak olan bu kişilerin geliş ve kalış amaçlarının net bir şekilde ortaya konmaması olduğuna değindi.

Baybars; “Zaten mevcut tüzükte bu geliş ve ülkede kalışlarda kimin nereye geleceği, nerede kalacağı gibi detaylar vardı. Yeni yapılan değişiklikte ülkeye girişlerde sadece dergah yazısı kabul edilecek. Bu gelecek olan kişinin ülkede yaşamaya maddi durumu elverişli mi, nere kalacak, nasıl geçimini sağlayacak tüm bunlar bilinmeyecek. Bu kabul edilemez” yorumunda bulundu.  

Baybars, söz konusu tüzük değişikliğinde ülkeye gelişlerle ilgili karar verme mekanizması olarak sadece Bakan’a verildiğ bilgisini paylaşarak, “Bu da sadece bakanın uhdesinde olmamalı. Çeşitli kriterlerle birçok kişiden geçmeliydi.” şeklinde konuştu. 

“İbadethane veya dergahlar kayıt altında olmalı”

Farklı ibadethane veya dergahların da ülkede bir bir mercek altına alınması gerektiğini işaret eden Baybars, dergahlarla ilgili rakamların bilinmeli gerektiğine değindi.

Turizm Bakanlığı’nın konuyla ilgili hiçbir şeyden haberi olmadığını da dile getiren Baybars, bu durumu eleştirdi.

Din İşleri Başkan Yardımcısı Fahrettin Övdü:

“İslami eserlerin ziyaret edilmesini amaçlıyor, ikamet izniyle ilgili bilgim yok”

YENİDÜZEN’in sorularını yanıtlayan Din İşleri Başkan Yardımcısı Fahrettin Övdü “İnanç turizm” adı altında yapılan çalışma detaylarına hakim olmadığını ifade etti.

Övdü, “İnanç turizmi” adı altında ülkedeki İslami eserlerin ziyaret edilmesinin amaçlandığını dile getirdi.

Övdü, “Hz. Ömer, Selimiye Camii, Lala Mustafa Paşa Camii ve Kırklar Türbeleri gibi birçok İslam eserleri, dini ve tarihi yerleri olan çok zengin bir adayız, bunların kamuoyu ziyaretine açılması, bu ziyaretlerden ekonomik kazanç elde etmemiz lazım. Bu da bu bağlamda atılan bir adımdır.” dedi.

Tüzüğün içerini de tam olarak bilmediklerini ifade eden Övdü, İslami eserlerin kamuoyuna açılması için atılan bu adımın desteklenmesi gerektiğini savundu.

“İnanç turizminde dile getirilen bir yıllık sürenin ne kadar olması gerektiğiyle ilgili bilgim yok ama dünyanın her yerinde bu tarz turizmler var ve çok önemseniyor. Bizler de İslami eserlerimize sahip çıkmalıyız” şeklinde konuştu.