Bir yurt, bir cinayet, bir bataklık ve arka bahçe
“İki tetikçi” istemişler kendisinden!
İki “profesyonel.”
En iyisini önermiş, kardeşini…
Kıbrıs’ı sarsan kirli cinayeti bir suç örgütü liderinin titrek sözcüklerinden dinliyoruz.
O karanlığın içinden yine karanlık bir ses anlatıyor; kanımız donuyor, midemiz bulanıyor, tiksiniyoruz!
Öz kardeşine vurduracaktı Adalı’yı...
“Ama yüce allah o adamın kanını bize nasip etmedi” diyor.
Kutlu Adalı’yı öldürenleri heceliyor.
Ama doğru…
Ama yalan…
Bilmiyoruz!
Neyi biliyoruz?
Kıbrıs’ın kuzeyinin nasıl çirkefe dönüştüğünü… Nasıl katlettiklerini biliyoruz, gelecek düşlerimizi… “Adalılar Ölmez” diye bağırırken hepimiz, katilin “devlet” olduğunu…
***
Kıbrıslı Türkler uluslararası hukukla buluşmadığı sürece Kutlu Adalı dosyası hep açık kalacak.
Hep içimizde bir yara…
Senelerdir kan siyaseti yapılıyor buralarda…
“Kutlu Adalı cinayeti yeniden araştırılmalıdır” deniyor ara ara…. Çok daha büyük bir cesarete, kararlılığa, iradeye ihtiyacımız var, gerçekleri konuşmak için!
Ada yarısında “illegal” bir yapı kurulmuş, onca pisliğin üzeri bayrakla, vatanla, nutukla örtülmüştür. Uluslararası hukuk ve barış temelinde geleceği inşa etmek isteyenler ise “Rumcular, Hainler” diye hedef gösterilmiştir.
Dün de bugün de!
***
Neyi mi konuşacağız?
Bizi “korumakla” görevli insanların “cinayetlerin” ortağı olduğunu haykırabiliriz örneğin!
Geçici 10’uncu maddeyi devirebiliriz üzerlerine!
“Polis araştırsın” diyoruz ya…
Polisin bağlı olduğu insanlar gösteriliyor azmettirici rolünde!
Biri eski TC Emniyet Genel Müdürü, dönemin İçişleri Bakanı, diğeri emniyete bağlı özel harekatın başı!
Öteki ‘Sivil Savunma Başkanı’
Kim, kimi araştıracak?
***
Kıbrıs’ı Türkiye’nin “arka bahçesi” yaptılar.
Bunu söylediniz mi sizi Anadolu insanına hedef gösteriyorlar.
Cinayet, rüşvet, kaçakçılık, kara para hepsinin üzerini örtüyor kutsal sözler, semboller, değerler…
***
Ada yarısında kurulan düzen kaçaktır, kirlidir, korsandır.
Talan düzenidir bu!
Alın teriyle değil hileyle yaşama düzenidir.
Rica minnet düzendir.
Hukuksuzluktur bu düzenin betonu…
Sorulması gereken soru nettir:
Türkiye’nin karanlık arka bahçesi olarak mı kalacağız, yoksa, Birleşik bir Kıbrıs’la Avrupa’da demokratik bir hukuk devletine mi kavuşacağız?
***
Kutlu Adalı’yı konuşacaksak illaki, son yazısı üzerinden konuşalım.
“İnsan Anavatan-Yavruvatan politikasına yattı mı politika, siyaset üretemez, kültürü de yok olur, toplumsal yapısı da, kendine özgü yasaları, kuralları, tüzükleri giderek yok olur, Anavatan hukukuna teslim olur” diyen saptamalarını anımsayalım yeniden…
Kutlu Adalı’yı konuşacaksak, bu politikayı sorgulayalım önce…
“Anavatan-Yavruvatan politikası, gelen Türk giden Türk, ölen Türk, öldüren Türk politikasını doğurmuştur. Bu politikanın altında ezilen halk sesini çıkaramaz, özgürlüğünü, bağımsızlığını, kimliğini, kişiliğini göremez.”
Ada yarısında kurulan düzene karşı direnelim.
Kişilik, kimlik, gurur, onur kalmayan bu bataklığı kurutalım önce…
***
Dün Kutlu Adalı’yı öldürenler, bugün, yurdumuzu katlediyor!
“Utanınız” diyebilir misiniz yüzlerine baka baka…
“Devlet” dedikleri bu yerin “çöplüğe” dönüştüğünü haykırarak!