Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir zahmet!

A+A-

 

Gece yarısı, bir cumartesi akşamı...
Ay Demet barikatına geliyoruz.
Uzun uzun kuyruk var.
Güneyden kuzeye doğru...
Çift şeritte ilerliyoruz, sonra kulübeye yaklaştıkça araçlar adeta düğümleniyor.
Çünkü kontrol tek noktada…
Tek şeride barikat içinde barikat kurulmuş.
Çok bayrak var, çok elektronik kayan yazı, çok insan...
Ve pasaportları, kimlikleri kontrol eden tek bir memur!

*  *  *

Biliyorum, siz de biliyorsunuz, kamuda çok insan “taş taş üzerine” koymuyor.
Kimi yerlerde “baş kaşıyacak zaman” yok, kim yerlerde “can sıkıntısı...”
Ah o “testi” deyişi!
“Boş” getiren de aynı...
“Dolu” getiren de...

*  *  *

Geçen hafta bir “Sivil Hizmet Görevlisi” ile sohbet ediyordum.
“Sivil” ama değil.
Aslında onlar da askere bağlı…
Diyor ki memur arkadaşım, “İstifa edenler var. Başka başka kurumlara gidenler var. Ancak gelenler yok… Çok az kaldık. Yetişemiyoruz...”

*  *  *

Dikkat ederseniz, her barikatta birileri çalışırken, birileri de oturuyor.
Öyle bir “düzen” yaratılmış ki, işlevi olmayana “bundan sonra geç şurada çalış” demeye kalksan, kıyamet kopuyor.
İşlevsiz kurumlar var.
Dünya değişmiş, teknoloji farklılaşmış...
“Boş gezenin boş kalfası” insanlar var, biliyorum.
Siz de biliyorsunuz.
Sorunumuz “bilmek” değil zaten…
Çözüm üretmek aşamasında herkes kendi statükosunu meşrulaştırıyor.

*  *  *

Lafı uzatmayalım!
Bu adanın “barikat” gerçeği vardır.
Ve daha çok “Sivil Hizmet Görevlisi” acil ihtiyaçtır.
Ya “çalışmayan” insanları buralara gönderiniz, boş boş oturdukları yerlerden…
Ya da yenilerini istihdam ediniz.

Bir zahmet, lütfen!

 

 

 

Bu yazı toplam 2638 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar