Bugün biraz balıkçılık sporundan bahsetmek istedim.  Son yıllarda hemen hemen her hafta sonu  Akdeniz’in berrak sularında macera yaşıyorum. Müthiş bir olay. Müthiş bir zevk. Dünya ile irtibat kesilir ve konsantreniz yakalamaya çalıştığınız balık olur.
Muhtemelen sizler bu köşeyi okurken, ben yine kızgın güneşin altında Karpaz bölgesinde teknemle balık avlar durumundayım.  Son dönemlerde balıkçılık ülkemizde sıkça tartışılıyor. Ben de dönem dönem bu tartışmaların içinde bulundum.
Balıkçılık sektörü ile yapacağım tek yorum şudur. Dünyanın hiç bir ülkesinde bizdeki gibi 365 gün balık avlanmaz. Dünyanın hiç bir ülkesinde bizdeki  gibi DENETİMSİZLİK ve KURALSIZLIK hat safhada olmaz. Bu üç temel soruna çözüm bulunduğunda balıkçılık sektörü dört dörtlük olur.
Birlik gibi görünen profesyonel ve amatör balıkçılar hiç bir dönemde toplumsal uzlaşı sağlayamamıştır. Zar zar zar zar siyasiler gibi konuşur. Can alıcı noktada yani sonuç bölümünde en tembel öğrenci olurlar. Bireysel düşünceye önem verip, toplumsal uzlaşıda bir birlerinin kuyusunu kazmakla meşhurdurlar. Balıkçılık sektörü kurulacak yeni hükümet tarafından ivedilikle ele alınıp, doğru insanlarla, doğru planlama, doğru zamanlama ve doğru denetimle düzlüğe çıkarılmalıdır. Aksi takdirde, Güney Kıbrıs’ta balığı yok ettikleri gibi bizler de Kuzey’de balığı yok ederiz. Ekonominin zor günlerden geçtiği bu dönemde bir kilo balığın çok önemli gelir kaynağı olduğu asla unutmamalı.