‘Birbirimizin kuyusunu kazmaktan vazgeçelim’
Demokrat Parti Genel Sekreteri Afet Özcafer’den siyasi partilere ve sendikalara mesaj
Fayka Arseven KİŞİ
Sendikalara ve siyasi partilere mesajlar veren DP Genel Sekreteri Afet Özcafer, popülizm yapmayı bırakma çağrısı yaptı, ‘birbirimizin kuyusunu kazmaktan vazgeçelim’ vurgusunda bulundu.
Uzunca bir süredir aktif siyaset hayatında olmayan Afet Özcafer, Demokrat Parti Genel Sekreteri olarak, yine aktif siyasete geri döndü. Katı bir siyasetten öte, tüm kesimlerle istişare içerisinde doğru bir siyaset yapacağının sinyalini verdi.
Özcafer, siyasette uzlaşıcı bir rol ile görev yapacağını belirtti röportajı boyunca, birlik beraberlik mesajı verdi.
- Uzunca süredir aktif olarak siyaset hayatında yoktunuz. Nedir siyasete aktif olarak dönmenize neden olan sebepler?
- AFET ÖZCAFER: Aktif olamamamın sebebini söyleyeyim; Torun sahibi oldum. Oğlum gelinim İstanbul’da torun sevgisi, onlarla biraz ilgilenmek istedim. Bir de hepimizin baş tacı olan annelerimiz, babalarımız ile ilgilenmek. Annem 90 yaşında, ona bakabilecek, yardımcı olabilecek birisini bulana kadar uzak kaldık. Partideki toplantılara katılıyordum ama daha aktif olamadım.
Genel Sekreterlik seçimi vardı. Tüm bunları hallettikten sonra biliyorsunuz genel sekreterlik özveri gerektiren bir görev… Bir de kadın olmanın getirdiği zorluklar var. Aile ile ilgilenmek de var. Ama zorlukları bilerek, göreve aday olduk. Partilime teşekkür ederim, bana bu görevi layık gördüğü için. Seçimden sonra Cenevre’de müzakereler başladığı için partimizden arkadaşlar Cenevre’ye gitmek durumundaydı. Genel Başkanımız da bu toplantıya katıldığı için biz de Genel Başkan gelene kadar ilçelerde değerlendirme toplantılarını yapmaya başladık. İlk olarak Mağusa’dan başladık. Genel olarak değerlendirecek olursak DP’de birlik beraberlik, bütünlük sözkonusu. Özellikle kadınlardan, gençlerden büyük bir ilgi, destek gördüğüme inanıyorum. Onlara söz verdik, daha sistemli, daha demokratik bir şekilde onları parti içerisinde görevlendirip çalışmalara yönlendireceğiz. DP olarak misyonumuz tüm siyasi partilerle, sendikalarla, halkımızla uzlaşı sağlamaktır. Birlik, beraberlik içerisinde çalışmak olacaktır. Geçmişte siyasette olduğumdan dolayı da bu işbirliğinin tüm siyasi partilerle istişarelerde çok önemli olduğunu gördüm. Her zaman için siyasi partilerle iyi ilişkiler içerisinde olmayı başaran ve hedefleyen birisiyim.
- DP’ye her zaman birileri geliyor, gidiyor. UBP’den vekiller geliyor, ardından istifa edip gidiyor. Siz de UBP’den geldiniz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- AFET ÖZCAFER: Başlıca sebebi biliyorsunuz DP, 1992’de UBP’den koparak gelen, milletvekilleriyle oluşan bir partidir. DP ideolojik, kurumsal yapı olarak, kendi partisine daha çok sahip çıkmalı ve parti içerisinde bu kurumsal yapıyı oluşturup, DP’nin gücüne inanarak, çalıştığı zaman partinin daha da büyüyeceğine inanlardanım. Bu kopmaların olmaması için de kurallara uymak, partinin disiplinini çalıştırmak ve partiliye görevler vererek, partisi için çalışmaya, partisinin varoluşu için çalışmaya hazırlamalıyız. DP’de özellikle gençlerin büyük çalışma ve hareketlenme içerisinde olduğunu görüyorum. Her siyasi partide olduğu gibi DP de profesyonelce yardım alıp, eğitim konusunda harekete geçmeli.
- Sağda yeni oluşumlar, yeni partiler kuruluyor. Bunların DP’ye etkisi nedir?
- AFET ÖZCAFER: Aynı görüşlerde olan insanların bir çatı altında toplanmasından yana görüş belirtiriz. Bir olmak, birlik olmak, güçlü olmak çok önemlidir. DP olarak, parti içerisinde bir toparlanmaya doğru hareket ederken, tüm arkadaşlarla da istişare içerisinde oluyoruz, olacağız da… Beklentim büyüktür. Çünkü gelen tepkiler çok olumlu ve güzeldir. Gerek parti içinde geçmişte olan kırgınlıklar, gerek yeni katılımlar… Gençlerde, kadınlarda büyük bir hareketlilik gözlemledim.
- KTHY çalışanları konusunda UBP ve DP arasında bir gerilim yaşandı. Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın da bu bağlamda hükümette sıkıntı olduğuna dair söylemleri gündeme geldi. Nedir DP kanadındaki gelişmeler?
- AFET ÖZCAFER: Bir mali protokol imzalanır ve hangi kalemden ne kadar harcanacağı belli olur. Hükümette olan UBP ve DP’nin bu gibi söylemlerde bulunmadan önce istişare içerisinde olmaları gerekir. Tabi ki ülkemizde insanlarımızın işsiz kalmasını, haksızlığa uğramasını hiç kimse istemez. Bunların olmaması için de devlette görev alan kişilerin istikrarlı, bilinçli ve duyarlı olması gerekir. İnsanlarımıza yapamayacakları sözlerin verilmemesi gerekir. Serdar Bey bu konuda protokole göre hareket ettiği için yanlış anlaşılmış olabilir. Gerekli açıklamayı yaptı, bana göre de o açıklama netti. Umarız bundan sonra bu gibi herhangi bir siyasi, karşısındaki vatandaşa söz vermeden, ya da onun yanında durmadan gerçekten bunu yapıp yapamayacağını değerlendirir. Ona göre konuşur.
- Bir hükümet krizi bekliyor musunuz?
- AFET ÖZCAFER: Bence olmaz. Çünkü şu anda Kıbrıs konusunda önemli süreçler yaşanıyor. Birlik, işbirliği ile halkın yanında olmalıyız. Hatta tüm siyasi partilerin oturup, seviyeli tartışmalar yaratıp, toplum yararına birlik beraberliği gösterme zamanıdır ve o zaman tam da şimdidir. Bunu başarabilmelerini çok isterim.
‘Sendikalar gerektiğinden fazla özlük haklara sahip’
- Hükümetin aldığı bir çok karar mahkemeye taşındı. Mahkeme bu kararlara dur dedi. Özellikle de vatandaşlıklar… Hükümetin bu noktada hataları nedir?
- AFET ÖZCAFER: Değerlendirmem genel olacak. Hükümetler alacağı kararlarda hem Meclis içerisinde hem Meclis dışında muhakkak hukukun üstünlüğünü bilerek ve inanarak, hukuki bilgiler almalıdır. Çünkü biliyoruz ki bir ülke yasalarla yönetilir. Eğer düzelmesi gereken, yön vermemiz gereken yasalar varsa bunu değiştirecek olanlar da güncelleştirecek olanlar da hükümette yer alanlar ve mecliste yer alan milletvekillerimizdir. Hangi partiden olursa olsun ki halkın beklentisi de budur. Eksik veya güncellenmesi gereken yasalarımız var. Bu yasaların düzeltilmesi gerekiyor. Özellikle sendikalardan bahsetmek isterim. Bunu şu an ülkede kabul etmeyen yok. Sendikalar gerektiğinden fazla özlük haklara sahiptirler. Fakat maalesef Meclis’te yine yasaların eksikliğinden ya da güncelleşmediğinden, doğru düzgün istişare edilemediğinden, sendikalarla da sorunlar yaşanıyor. Sadece sendikalar değil, bir devletin görevidir asayişi korumak. Bunu da siz yasalara saygı duyarak, gerekli yasaları çıkararak yapabilirsiniz. Bunlar olduğu takdirde kimse kimseye hata bulamaz, sorun bulamaz. Yasaları takip ederek, dostça, verimli tartışmalarla bir neticeye varılabilir. Bence en büyük eksiklik budur.
- Genel olarak bir diyalog sorunundan bahsettiniz. Bunu aşmak çok mu zor?
- AFET ÖZCAFER: Diyalog sorunu var. Dediğim gibi ‘Anayasaya gitti, oradan döndü’… Eğer değişmemiz gereken yasalar varsa bunları halkla da paylaşırız, Meclis içinde tartışırız ve yasaları düzenleriz. Çünkü bir ülke insanını yöneten yasalardır.
Ama en büyük neden göreve gelen hükümetlerin uzun yıllar orada kalamaması, istikrarlı bir şekilde devam edememesi. Çünkü bir yasayı çıkarmak çok da kolay değildir. Yasaları güncelleyebilirsiniz ama yasalarda ciddi değişimler oluşabilmesi için bizim bu istikrarı yakalayabilmemiz gerekir. Bir yasa üzerinde çalışıyorsunuz, hükümetten gidersiniz o yasa kalıyor. Maalesef partiler bunun halka hizmet verecek bir bayrak yarışı olduğunun belki de bilincine varmadan, hükümetten gidiyor, bir başkası geliyor ve o yasa ile çalışma ortada kalabiliyor. O yüzden ben diyorum ki hangi siyasi parti olursa olsun halkın önceliği, refahı önde olsun. Bireysel veya popülizm kokan olaylardan uzaklaşmamız gerektiğini hepimiz görmeliyiz. Bunu siyasiler için söylüyorum. Çünkü halk bunu görüyor ve istiyor. DP Genel Sekreteri olurken, en büyük hedefimin bunlar olduğunu, hükümetteki arkadaşlara, vekil arkadaşlara destek vererek, onların yükünü hafifleterek, belki Meclis’te yapılacak yasalarla ilgili öneriler hazırlayıp göndermek, daha çok kadının siyasette yer alabilmesini sağlamak, gençliğe daha çok değer verebilmemizi sağlamak için elimden geleni yapmak için bu görevdeyim. Ama bunlar sadece benim kişisel görüşüm olmamalıdır. Tüm siyasi partilerle bu konularda hemfikir olabilmeliyiz.
- Saatler Türkiye ile uyumlaştırıldı. Ancak çocuklar için büyük bir sorun karanlıkta okula gitmek. Kamuoyundan da büyük tepki var. Siz de bir annesiniz, babaannesiniz, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- AFET ÖZCAFER: Yine genel bir değerlendirme yapacağım. Eğitimden bahsederiz ama eğitimin hiç de istediğimiz seviyede olmadığını biliyoruz. Başta sendikacılarımızın bunu bilip, ona göre hareket etmelerini rica ediyorum. Sendikalar tabi ki bu ülke için çok önemlidir. Eforlarını, bilgilerini lütfen ülkemizdeki eğitimin başarısı ve geleceği nokta ile ilgili değerlendirsinler. Neden? Evet, saatler konusunda çocuklarımız çok sıkıntı yaşadılar. Fakat biliyorum ki birçok köy okullarında, kırsal bölgelerde okullar merkezlere taşınıyor. Erken saatlerde kalkma derken, saat 6’da değil o çocuklar yıllardır saat 5’ten kalkıp gidiyor. Kamuoyu buna tepki gösterirken, kamuoyu bunu bilmiyor mu? Vatandaş biliyor. Sendikalar bu noktalara eğilsinler. Yani bu saatler konusunda tepki gösteren sendikanın, kırsal bölgelerde çocukların yıllardır saat 5’te kalkıp da gittiğini de çok iyi bildikleri için o zaman da tepkilerini göstermelerini beklerdim ben. Ondan dolayı diyorum ki genel olarak düşünelim olayı. İçerisinden cımbızla alıp, provoke etmek için bazı şeyleri hareket etmek yerine olaya genel bakmamız ve eğitim konusunda ciddi reformlar yapmamız gerekir.
Biliyorsunuz emlak vergilerini toplamakla mükellef belediyeler ve bu emlak vergilerinin belli yüzdeliği okullara harcanır. Ben bunu parti toplantımızda da dile getirdim; Arkadaşlar bana cevap vermeyin size bir soru ‘Emlak vergilerimizi hangimiz ne kadar ödüyoruz?’ İşte yasalarımızın bize verdiği boşluğu da kullanarak, vergi ödemeyi hep es geçiyoruz. Bu konular çok önemli ve sendikacıların takip etmesi gereken konular bana göre bunlardır.
Arkadaşlar hiç gücenmesin, darılmasın… Biz çocukluğumuzda öğretmen ne kadar da değerliydi. Bir köye, kasabaya öğretmen geldi mi, o öğretmen sanki o bölgenin milletvekili, bakanı gibi değer görürdü. Çünkü o öğretmen göstericiydi. Öğretmenler her zaman başımızın tacıdır. Sakın bizi yanlış anlamasınlar. Sendikayı eleştirmiyorum. Sadece gördüğüm yanlışları söylüyorum. En yakın zamanda da sendikalarla da görüşmek istiyorum.
Ama sistem maalesef yok. Mustafa Arabacıoğlu Eğitim Bakanıydı, çok sevilen biriydi ve istifa etti. Sistem maalesef o kadar zorluyor ki orada görev yapan arkadaşları örnek vere vere bitiremiyoruz. Mesela sayın Mehmet Harmancı belediye başkanı oldu. Belediyede bir sükunet söz konusu. Şunu da biliyoruz ki belki de en çok personeli olan bir belediye. Ama maalesef Mağusa’dan Lefkoşa’ya gelirken bile görüyoruz ki o özlediğimiz, başşehir olan Lefkoşa’nın görüntüsü halen ortada yok. Çöpten geçilmiyor. Şimdi bununla sadece mevcut belediye başkanını ne kadar suçlayabiliriz? Gelmiş geçmiş belediye başkanları popülizmden dolayı yanlış personel alımından, görevlendirmeden dolayı… Belki de ülkeyi, şehri temizleyecek olan o personelin çok az olduğunu fakat en fazla personele sahip olduğunu biliyoruz. Bunu halk da biliyor. Ama bir türlü yaraya neşter vuramıyoruz. O nedenle acilen belediyeler yasasının çıkması ve orada bazı şeylerin düzenlenmesi gerekir. Ama yine sendikalara geliyorum. Sendikaların da belediyeye destek çıkması gerekir. Hangi siyasi parti olursa olsun Meclis’te bunu görüşüp tartışması ve ülkenin yararına, ülke insanı için elini taşın altına koyup, bu yasaları, bu ceza yasalarını biran önce değişmelidir. Sadece çalışanın özlük hakkını değil bu ülke insanın da haklarını düşünerek, saygı göstererek, görev başında olmalıdır. Birbirimizin kuyusuna kazarak olmuyor bu işler. Bir başarıda adımız geçmese de, bir komitede yer alıp katkı koymak da önemlidir. Bu paylaşma ve ülkeye hizmet verebilme duygusunu hazmetmemiz gerekir. Bunu da çoğaltmamız lazım, sevgiyi yeşertmemiz gerekiyor.
- Özel sektörden geliyorsunuz, şartları biliyorsunuz. Gündemde asgari ücret ve zamlar…
- AFET ÖZCAFER: Asgari ücretin artması tabi ki önemli, insanların hayatını düzgün yaşayabilmesi için. Ama her şeyden önemlisi bizim ekonomik istikrarı sağlamamız gerekir. Bu da işte hükümetlerin istikrarlı olmasından geçer. Tabi ki büyük ölçüde ekonomik olarak Türkiye’ye bağlıyız. Türkiye’nin katkıları olmazsa eksikliklerin olacağını hepimiz biliyoruz. Ama bizim de ülkemiz içerisinde ekonomik olarak yapabileceğimiz birçok nokta vardır. Bunu da dediğim gibi birbirimize köstek olarak değil, önümüzü açarak destek olmalıyız. İyi niyetle çözebiliriz. Çünkü kronikleşmiş yaralarımız var. Bu net ve açıktır. Bir taraftan asgari ücret 3 bin olsa size yine yeterli değildir. Bunun sıkıntılarını ben vekil iken de yaşadım. Biliyorsunuz özelden gelen vekillerin özlük hakları yine kısıtlanmıştır. Milletvekilisiniz ama emekli olduğunuz ya da seçilemediğiniz zaman açıkta kalan zorda kalan özelden gelen vekillerdir. İşsiz kalabiliyor. Meclis çok önemli ve saygı görmesi gereken bir yerdir. Milletvekili halkın hizmetkarıdır. Ama bu göreve gelen, devlette görev almış birisinin daha sonra zorluklar çekip, işsiz kalması kadar kötü bir olay hiçbir ülkede yaşanmaz herhalde.
Bu özel sektörde çalışanların A’dan Z’ye en büyük sorunudur. Özel sektörün de durumu gözden geçirilmelidir. Biliyorsunuz Avrupa’da özel sektör kamu diye bir olay yoktur. Özlük haklarında çok büyük fark yok. Bizde şimdi devlette maaşlar düşük olsa da gençler devlette çalışmak istiyor. Yani bunu bir türlü başaramadık, özlük haklarımızdan dolayı. Bunu düzeltecek olan kimlerdir; sendikalar, hükümetler, belediyeler, meclis yasalarla bunu düzeltip bu duruma son vermelidir.
Umudumuzu yitirmeyelim. Genç bir cumhuriyetiz küçük bir adada yaşıyoruz. Sorunlarımızı çözemeyecek durumda değiliz. Ülkemiz insanın da bu güce bilgiye bu deneyime sahip olduğuna inanıyorum. Tek eksiğimiz birlik beraberlik içerisinde biri birimizin değerini bilerek, birlikte iş yapmamızdan kaynaklandığına da inanıyorum. Mesajımdır tüm partilere birlik ve beraberlik içerisinde hareket etme zamanıdır.