"BİRBİRİNİZE SARILIN"
Abatay: “Önce insanların bir birini dinleme, anlama, iletişim engellerinin olmayacağı, önyargıdan arınacağı bir iletişim kurmaları lazım”
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Şube Amiri, Psikoterapist ve Aile Danışmanı Dr. Güley Bilgi Abatay, iletişim becerileri; insanın ruh sağlığını, yaşam kalitesini, mutluluğunu gerçekleştirmek istediği hayat amaçlarını etkileyen bir şey olduğunu belirtti.
İletişim becerilerinin, ev içi, toplumsal ve sosyal ilişkileri etkilediğini vurgulayan Abatay, kişilerin tüm ilişkilerinde doğru iletişim teknikleri kullanmasının önemine işaret etti.
Doğru iletişim tekniklerinin temelinde, kendimizle kurduğumuz iletişimin çok önemli olduğunu, geribildirim (feedback) vermenin önemini vurgulayan Güley Bilgi Abatay, “Önce insanların birbirini dinleme, anlama, iletişim engellerinin olmayacağı ve önyargıdan arınacağı bir iletişim kurmaları lazım” dedi.
“Karşımızdaki kişiye saygılı davranmamız lazım ki saygı görelim, sevgimizi göstermemiz lazım ki sevgi görelim. İletişimin almak ve vermek üzerine kurulduğu” şeklinde konuşan Abatay, biz nasıl yaklaşıyorsak, karşımızdaki kişinin de “aynalama” yapıp bize aynısını yansıtacağını söyledi.
“Kimse suçlandığı ve başarısız görüldüğü bir iletişimi devam ettirmek istemez” diyen Abatay, eşler arasındaki uçurumların sebebinin de aslında yanlış ifadeler olduğunu dile getirdi. Bu ifadeler hem sözler hem de beden dili ile yansıtılan mesajlardır. Ne söylediğimiz ve nasıl söylediğimiz çok önemlidir” dedi.
TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Şube Amiri, Psikoterapist ve Aile Danışmanı Dr. Güley Bilgi Abatay, aile, evlilik, çocuk ve ergenlerle yaşanan sorunlar konusunda bilgiler vererek, çözüm önerileri ortaya koydu.
Abatay, kişilerarası ilişkilere geçmeden, iletişimin iki şekilde olduğuna işaret ederek, bunlardan birinin insanın iç iletişimi; yani kendiyle kurduğu iletişim, diğerinin ise kişiler arası iletişim olduğunu söyledi.
Abatay: “İletişim becerileri öğrenilen bir şey”
İletişim becerilerinin öğrenilen bir şey olduğunu, doğuştan gelen bir yetenek olmadığını ifade eden Abatay, bu becerilerin eğitimle kazanılabileceğini söyledi. Abatay, “Bebeklikten itibaren, kurduğumuz kişilerarası ilişkiler kendimizi algılamamıza da yardımcı oluyor” dedi.
İnsanların kişiliğinin ilk temellerinin 0-5 yaşta geliştiğini anlatan Abatay, bu yaşta insanların kişiler arası ilişkileriyle, kendi kişi içi iletişiminin oluştuğunu kaydetti. “Annemizin bebekken bize bakışı kendimizle ilgili ipuçları oluşturuyor.” Şeklinde konuştu.
Bu yaştaki çocukların, anlaşılmak için verdiği mesajlar anlaşılmazsa, çocuğun ya hırçınlaştığını, ya da içine kapandığını belirten Abatay, “Çocuk bu süreçte ya uyum sağlar, ya da teslimiyetçi bir yaklaşımla ne derlese onu yapar, ta ki ergenliğe kadar. İkinci doğum dediğimiz ergenlik dönemi, bir yılanın derisini değiştirirken sağa sola savrulup, yerden yere vurmasına benzer. Ergen de, kişilik geliştirirken, hem kendine hem çevreye istenmedik davranışlar sergileyebilir” dedi.
İkinci doğum denilen ergenlik sürecinde çocukların kendi ve çevresini tanımaya çalıştıklarını aktaran Abatay, şöyle devam etti:
“Ben bir bireyim ben artık büyüdüm, benim de fikirlerim var, benim de hayır deme hakkım var gibi. Bunu direk söylemez ama bunu ifade eden mesajlar verir. İletişimin gücü, burada ortaya çıkar. Yaptığı davranış yerine vermek istediği mesaja odaklanılmalı.” “Ben olsaydım.....”, Bizim zamanımızda.........”, gibi ifadeler gence anlaşılmadığı hissi yaratır.”
“Doğru iletişim teknikleri kullanmak, ilişkiler için önemli”
İletişim engellerinin ev içi ve toplumsal, sosyal ilişkileri etkilediğini vurgulayan Abatay, doğru iletişim teknikleri kullanılmasının ilişkiler için önemine değindi.
İletişim engelleri, ev içinde veya toplumsal, sosyal ilişkilerde yanlış kullandığımız yapmamamız gereken iletişim şekli olduğunu işaret eden Abatay, kendisinin aynı zamanda ergen danışmanlığı da yaptığını ve ergenlerin çoğu zaman anne babaları ile iletişim kuramadıkları veya anlaşılmadıkları için birçok sorunun çözülemez hale geldiğini aktardı.
Güley Abatay konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Ergenlere anne babaları ‘odanı toplamıyorsun, dağınıksın.’ ‘Kaba konuşuyorsun’ diyorlar. Suçlayıcı sen dili ile ifade edilen sözler dinlenmiyor veya savunucu tepkilere sebep oluyor. Aslında ergenlere ben de aynı şeyi söylüyorum ama farklı bir ifade ile söyleyeceklerimi farklı bir iletişim yöntemiyle kullandığımda, ergen beni önyargısız dinlemeye başlıyor. ‘Gencin odası, kendi cumhuriyetidir’ diyorum. Birden çocuğun yüz ifadesi değişiyor. “Odam benim cumhuriyetimdir, siz karışmayın.” diyor. O onun alanıdır, siz müdahale etmeyeceksiniz ama, bir insanın da hijyenine dikkat etmesi lazım. Oda senin sorumluluğundadır diyorum. İletişim becerilerini kullanarak kişiyi yanınıza alıp aynı amaca doğru hareket etmeye başlıyorsunuz o zaman.”
“İletişimde sihirli teknik ben dili”
Doğru iletişim tekniklerinin temelinde, iletişim engeli kullanmadan (emir vermek, yönetmek, yargılamak, öğüt vermek, eleştirmek, ad takmak, konu değiştirmek gibi), bir şey isterken ricada bulunmak, istendik davranışta ve sorumluluğunu yerine getirdiğinde teşekkür etmenin önemini vurgulayan Abatay, ergenlerle iletişimde yapılması gereken veya hatırlatılması gereken şeylerin emir vererek veya yargılayarak söylemenin, öğüt verirken geçmiş zamanlardan örneklerin verilmesinin, bir süre sonra etrafını duymamazlıktan gelmeye başlamasına sebep olduğunu kaydetti.
Eşler arasında da durumun benzer olduğuna dikkat çeken Abatay, “Eşler arasındaki iletişimde de durum böyledir. “Hep sen böylesin, annene gitmek isten, her hafta sonu futbol, her gün o telefonun başındasın benimle ilgilenmen gibi başlayan ve aslında karşımızdakini yargılayan, sen dili dediğimiz suçlayıcı ifadeler kullandığımızda aslında karşı taraf kendini kapatır, o blok konulduğunda ise artık birbirini önyargı ile dinleyen bunun sonu yine ayni bitecek dedirten tartışmaya varacaktır” dedi.
İletişimde, “ben dili” kullanılmasının iletişimde sihirli bir teknik olduğunu vurgulayan Güley Bilgi Abatay, ilişkilerde durumu ortaya koymanın önemine vurgu yaptı. Ben dili formülünü de özetledi.
Abatay, durumu şöyle örneklendirdi:
“Sen sürekli telefonuna baktığında, kendimi değersiz hissediyorum ve üzülüyorum. Benim de seninle paylaşacak şeylerim var ve sen oraya baktığın için anlatmak istediğim şeyleri anlatamıyorum. Sen dilinde suçlayıcı bir ifade varken, kimse suçlandığı ve başarısız görüldüğü bir iletişimi devam ettirmek istemez” Eşler arasındaki uçurumların sebebi de aslında yanlış ifadelerimizdir.
İlişkide yapılmaması gerekenler..
İlişkilerde yapılmaması gerekenlerden birinin de konu değiştirme olduğuna dikkat çeken Abatay, özellikle erkeklerin duygusal konulardan çok hoşlanmadıklarını, kadına empatik davranmada bazen zorlandıklarını ifade etti.
Eşin zaafı olan konularda örneğin futbol, annesi veya işi ile ilgili önyargılı bahsetmeye başladığımız andan itibaren araya blok girdiğini, sonrasında kadını dinlemediğini belirten Abatay, durumu şöyle özetledi:
“Konu ne olursa olsun eşini arada bırakmamak, uzlaşmacı ve iyi niyetli yaklaşmak önemli. Tabii bunu yapmadan kendi iç iletişimimizde kendimizi negatif duygulara sürükleyecek ifadeler kullanmamamız gerekir.” dedi
Soruna yaklaşımda çözümü de yanında getirecek önerilerde bulunmak, doğu bir iletişim şekli olacaktır. Eşlerin birlikte yapacağı aktiviteleri yanında bir de ayrı ayrı yapacağı aktiviteleri olmalıdır.
Güley Bilgi Abatay, kişiler arası ilişkilerde baş edemediğimiz noktalarda çatışma çıkacağını, bu çatışmanın iki tarafın da kazanabileceği bir şekilde sonuçlanmasının istendiğini, ancak ‘sen’ dilinde bunun mümkün olmayacağını vurguladı.
“Sınırları çizmek önemli”
Evlenmeden önce kişilerin sınırlarını çizmesinin de önemine işaret eden Abatay, “Ben kimim, ben neyim, nelerden hoşlanırım. Boş zamanlarımda neler yapmak isterim. Bir birliktelikten önce kişilerin kendini tanıması, nelerden keyif aldığını, neyi sevip sevmediğini bilmesi gerekiyor ki; partneri veya eşiyle iletişim kurarken kendi sınırlarını da bilerek davransın. Bu sınırların uzlaşmacı olması önemli” dedi.
Aynı evi paylaşmanın kolay olmadığına da işaret eden Abatay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Evliliği şuna benzetirim, ilk tanışırsınız, kimse yoktur, iki kişi romantik bir kayığa binerler ve yolculuğa çıkarlar. Yolculukta romantik bir şekilde ilerlerken çocuklar gelir. Bir tane çocuk biner kayığa ve kayık alabora olur. Kadın ve erkek ne yapacağını bilmez, çünkü romantik bir şekilde gidiyorlardı. Çocuğun kayığa binmesi ile kadın ve erkek yeni bir uyum sürecine girer, nasıl davranacaklarını, sorumlulukların nasıl paylaşılacağını tekrar değerlendirmek gerekir ondan sonra tam gemi yolunu bulmaya başlar, kayığa ikinci çocuk biner ve kayık yeniden alabora olur. Böylece iki kişilik romantik yolculuk kayıkta kalabalığa dönüşür. Bu süreç zamanla krize de dönüşebilir, uyum sağlanıp yeniden oryante olarak çok güzel bir yolculuğa da dönüşebilir. Mutlu yaşamak isteniyorsa, doğru iletişim becerilerinin kullanılması gerektir ki kayık batmadan yüzdürülebilsin.”
Abatay: “Evliliklerde nerede problem yaşıyoruz? “
Günümüzde boşanmayla sonuçlanan evlilik sayısının hızla arttığına işaret eden Abatay, evliliklerin nasıl düzeltilebileceğinin sorgulanmadığını vurguladı.
Abatay şimdiki evlilikleri şu benzetmeyle anlattı: “Evliliklerinde 50 yılı bulmuş bir çifte sormuşlar, nasıl oldu da bu kadar yıl birbirinize dayandınız diye. Adam da cevap vermiş, eskiden bir sandalye kırıldığında tamir ederdik, şimdi sandalye kırıldığında çöpe atıyorlar”.
Günümüz evliliklerinde “nerede problem yaşıyoruz”, “nerede sıkıntı yaşıyoruz”, “nasıl düzeltebiliriz”in sorgulanmadığına dikkat çeken Güley Bilgi Abatay, “En büyük iletişim engellerinden biri de tehdit etme, uyarma. Şunu yaparsan biter, şöyle yaparsan ayırılırız gibi. Karşımızdaki kişiye saygılı davranmamız lazım ki, saygı görelim. Sevgimizi göstermemiz lazım ki, sevgi görelim. Ben nasıl yaklaşıyorsam, o da bana aynalama yapıp, aynısını yansıtacak. Bunlar psikiyatrik hastalıklar ve öfke kontrol sorunları hariç tabii ki.” dedi.
Eşler arasında ortamdan kaynaklanan sorunların da yaşanabildiğini belirten Abatay, neyin nerede konuşulacağının önemli olduğunu, örneğin; ayaküstü, herkes açken, yemek hazırlığında ciddi bir konun konuşulup tartışılmasının istenmedik bir tartışmaya dönebileceğini kaydetti.
Abatay, çok komplike şeylerden bir anda bahsetmemek gerektiğini, çiftler konuşurken tek konuya odaklanılması gerektiğini aktardı. Abatay, “Konu spesifik olacak, belirgin olacak, tek bir konu olacak “dedi.
Abatay, eşler birbirinden bir şey isterken “Beni dinlemene ihtiyacım var. Bu konuda konuşmak istiyorum” şeklinde konuya girmelerinin, yine ben dili kullanmanın önemine işaret ederek, erkeklerin, kadınların onlara ihtiyaç duyulduğunu hissettirdiği anda “kahraman” olmaya çalıştıklarını söyledi.
“Sen zaten yapamazsın, beceremezsin” gibi söylemlerle birey baskılandığında, iletişimi kestiklerini ve dinlemediklerini bunun da doğal bir tepki olduğunu belirten Abatay, eşlerin birbirleri ile konuşurken dikkat etmesi gereken bir diğer noktanın ise “Seni dinlemeye hazırım, seni suçlu bulmuyorum” denilmesi olduğunu kaydetti.
“Gerginlik geçince sakinleşip konuşmak”
Kişilerin birbirleri ile iletişim kurmasını desteklemek gerektiğini belirten Abatay, sorunları çözmede başka bir etkili iletişim yönteminin ise, gerginlik geçip sakinleştikten sonra konuşmak olduğunu vurguladı.
Çocuklarla iletişimde dikkat edilmesi gerekenlere de değinen Abatay şöyle konuştu:
Sorun çıkmadan tedbir almak gerkiyor.
“Örneğin çocukla markete gitmeden önce markette ne yapılacağını bilmek gerek. Markete gitmeden çocuğa ne yapılacağını anlatmak lazım. Senin istediğin ne varsa bir tane bir şey alacağız ve geleceğiz. Gittik iki tane şey arasında kaldı. Gelmeden koyduğumuz kuralı hatırlatıyoruz ve kararlı davranıyoruz.
Bizim burada istediğimiz şey nedir? Kararlı olmak. Gitmeden önce konuşmak. Beni ne bekler bilmek lazım. Gittik markete, ikinci bir şey istedi. Ne diyeceğiz? Bak biz ne konuşmuştuk evde, diye hatırlatmak, Hiçbir tartışmaya girmeden, hedefimiz, sorunu kendisinin keşfetmesi. Çözümü de kendinin bulmasını istiyoruz.
‘Kuralımıza uyarsan, markete yine gelebiliriz.’ gibi konuşmak. Bir dahaki gelişimizde eğer şimdi kurallara uyarsan başka sefer onu da alırız gibi, uzlaşımla sonuçlanan çözümler buluruz. Çocuklar istedikleri olsun diye çeşitli davranışlar sergileyebilirler. Evde zaafı olan kişiyi bulup onlara istediklerini yaptırmaya çalışabilirler. Bunlara dikkat etmek lazım. Ebeveynler olarak güçlü olup aynı tarafta olduğumuzu hissettirmemiz gerekir.”
Abatay, “Baktık ki baba yanlış bir şey yapıyor orada sessiz kalıp, sonrasında babayla konuşmak lazım. Ya da çocuğun bir hatasında, anne ve babanın aynı anda uyarması, çocuğa fazla gelebilir. Ancak anne de baba da kurallara sahip çıkmalıdırlar. Önünde çelişki yaratmak çocuğun aklını karıştıracaktır” dedi.
Arada kuralların esnetilebileceğini, her zaman katı kurallar koymamak gerektiğini belirten Abatay, ancak kuralları esnettiğinizde bunu çocuğa “Bu seferlik iki tane bir şey alabilirsin ama her zaman böyle olmayacak” gibi ifade etmek gerektiğini söyledi.
Çocukların 3 yaşından itibaren sorun çözme becerileri eğitiminin, iletişim becerileri eğitimi ile beraber verilmesi gerektiğini söyleyen Abatay, bazı kavramların bu eğitimlerle alınması gerektiğini söyledi. “Dır, değildir”gibi birçok kavramın sorun çıkmadan önce öğretilmesi gerektiğini ifade eden Abatay, “örneğin, Mutfak yemek yeme yeridir, salon yemek yeme yeri değildir. Bunu çocuğa söylediğimizde ve önceden bildiğinde, salonda yemek yemek istediğinde biz de sorarız. Yemek nerede yenir?, çocuk düşünür ve söyler. Böylece sorun çıkmadan, çocuk tarafından çözümlenir” ifadesini kullandı.
Sorun çıkmadan kuralların belirlenmesi, hatta ailece belirlenmesinin önemine işaret eden Abatay, en çok yapılan hatanın önceden konuşmanın ihmal edilerek, sorun çıktığı anda çözülmeye çalışılması olduğunu vurguladı.
Bu konuda eşlerle yaşanabilen problemler konusunda da örnekler veren Abatay, şöyle devam etti:
Eşiniz aniden size danışmadan bir misafir çağırdı. Size danışmadan söylemeden yaptı. Bu kural değildi, önceden karar vermemiştiniz. Gerilirsiniz, surat asarsınız ve bu daha da büyük sorunlara sebep olacak bir zemin hazırlayabilir.
Ancak, bu olay oldu bitti ve siz sonrasında oturup eşinizle konuşursanız ve derseniz ki; “bundan sonra daha dikkatli olursan, birbirimizden haberimiz olursa sevinirim. Bir misafir çağrılacağında, haberim olmadığında gerilirim. Bana da söyleyip danışırsan ben de kendimi ona göre hazırlarım.”
Ne yaptık? Ben diliyle kendimi ifade ettim, durumu söyledim. Dediniz ki, “Son anda misafir çağırıp bana söylemediğinde, telaşlanıyorum ve ne yapacağımı bilemiyorum.” Kendinizi bu şekilde ifade ettiğinizde kimseyi suçlamadan durumu anlatıyorsunuz. Suçlayıcı değildir, karşı tarafı savunmaya ve muhalefet yapmaya itmez.
“Evdeki sorumluluklar paylaşılıyor mu, ilişkiye zaman ayrılıyor mu”
Evlilik ilişkisini kesişen kümelere benzeten Güley Bilgi Abatay, “Evdeki sorumluluklar paylaşılıyor mu, ilişkiye zaman ayrılıyor mu, bunların sorgulanması lazım, evlilikte hem kendi başımıza yapacağımız, keyif alacağımız şeyler var, hem de kesişen kümeler gibi birlikte yapılması gereken şeyler var” dedi.
Evli bir çift olarak zaman zaman romantik geminden çocuklar ve aileleri çıkarıp, birlikte bir yolculuğa çıkmak gerektiğini vurgulayan Abatay, “Öncelikle bir yetişkin olduğumuzu unutmamalıyız. Bir yetişkin hayatımız var, bir de çocukla geçirilecek hayat var. Ebeveynliğin bütün hayatı meşgul etmemesi gerektiğini unutmamak lazım” şeklinde konuştu.
Abatay: “Ortak nokta birbirine saygı”
Evlilikte kişilerin hiçbir şeyden taviz vermek istememelerinin çok doğru bir yaklaşım olmadığına da dikkat çeken Abatay, sorumlulukların ve yapılması gereken işlerin evlenmeden ya da bir eve girmeden önce paylaşılması gerektiğini, bunların sürekli değişim ve dönüşüm içinde olması gerektiğini aktardı.
Evlilikte aile toplantılarının önemine işaret eden Abatay, telefon, televizyon ve sosyal medyanın kapatılarak tüm ailenin birlikte toplantı yapmasını, ailede dikkat edilmesi, değiştirilmesi istenen şeylerin ortaya koyulabilmesinin kişiler arası ilişkileri güçlendireceğini, birbirine saygıyı arttıracağını söyledi.
Tüm ilişkilerde ortak noktanın birbirine saygı olduğunu vurgulayan Abatay, karşımızdakini motive ederek, yücelterek sorumlulukları paylaşmasının sağlanabileceğini aktardı.
Abatay, gün içinde hem eşler, hem de çocuklarla zaman ayrılması gerektiğini kaydetti.
Kişilerin birbirine sarılmasının önemine de işaret eden Abatay, iletişimde insanların birbirine sarılmasının, birbirini sevdiğini ifade etmesinin ilişkileri güçlendirdiğini vurguladı. Abatay, birbirine sarılmanın mutluluk hormonunun salgılanmasına yardımcı olduğunu söyledi.
Kişiler arası ilişkilerde, bir yerde bir sıkıtı, sorun varsa karşımızdakini değiştirmeye çalışmaktan çok kendimize bakmak gerektiğini belirten Abatay, evliliklerdeki en önemli sorunlardan bir tanesinin de birbirini dinlememek olduğunu, onun gözünden olaylara bakamamak olduğunu (empati yoksunluğu) söyledi.
Güley Bilgi Abatay, çiftlerin, “Daha önceden ne yaptık, bunu düzeltelim demek yerine, geçmişte böyle olduydu. Senin yüzünden” gibi ifadelerin yanlış olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Boşanmayı düşünen çiftlere önce bir tamirciye, yani bir aile terapistine giderek, yardım alınmasını öneririm. Öncelikle iletişim becerilerini düzeltmek gerek.” diyen Atabay, Ona rağmen bir evlilik yürütülemiyorsa o zaman boşanmanın düşünülebileceğini belirtti. Önce insanların birbirini dinleme, anlama, iletişim engellerinin olmayacağı, önyargıdan arınacağı, etkili dinlemeyi sağlayabilecekleri bir iletişim kurmaları gerektiğini belirtti.
Abatay, işe, başkasını sevmeden kendini sevmekle başlamak gerektiğini de ekledi.
Haber: Tuğçe Ülkü Aydın - Fotoğraf: Süleyman Önal