1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Birileri gerçeği söylemeli...
Birileri gerçeği söylemeli...

Birileri gerçeği söylemeli...

Belediye emekçileri Lefkoşa'da grev yaptı... Sendikaların önceliği bu: “Çalışanın hakkını aramak” Elbette, iş yerlerini korumak, "verimliliği ve üretimi" gözetmek bir o kadar önemli olmalı... Ama öncelik, çalışanın hakkı... *** Siyasi

A+A-

 

 

 

Belediye emekçileri Lefkoşa'da grev yaptı...

Sendikaların önceliği bu:

“Çalışanın hakkını aramak”

Elbette, iş yerlerini korumak, "verimliliği ve üretimi" gözetmek bir o kadar önemli olmalı...

Ama öncelik, çalışanın hakkı...

 

***

Siyasi partilerin sorumluluğu çok daha geniş...

Siyaset günü kurtarmanın dışında, “geleceği” de düşünmek zorunda...

 

***

Lefkoşa’da, belediyedeki yüz kusur “geçici işçi”nin “kadrolanması” için yapılan eyleme, muhalefet partileri de destek oldu.

Peki ama bu belediyenin bütçesi, mali yapısı, kaynakları bu kadar çok çalışanı ödemeye elverişli mi?

Bırakınız “kadro” için eylem yapan ve haklı olarak “güvence” isteyen geçicileri, mevcut kadrolu personeli ödeyebilecek bir mali yapısı var mı bu belediyenin?

Bu kadar çok personel istihdamı doğru mu, normal mi, gerçekçi mi?

“İş, aş” vermek, “istihdam” sağlamak mı bunun adı yoksa insanlarla dalga geçmek, gelecekleriyle oynamak mı?

 

***

Birileri bu soruların da yanıtını aramak zorundadır.

Yoksa, KTHY ya da DAÜ Koleji'nde yaşanan süreçlerden hiç ders almadık demektir.

 

***

Belediye battığı zaman, “sorumlular” çekip gidecektir...

Ama çalışanların tümü “maaşsız” kalacaktır günün sonunda.

Ve eğer “temeller” çürükse, destek verilen “inşaat”, çökmeye mahkumdur mutlaka...

 

***

Birileri, ACI DA OLSA bu çalışanlara gerçeği söylemelidir.

“Bu kurum, mali gerçeğinin çok üzerinde personel istihdam etmiştir. Üstelik bu istihdamlar adaletle yapılmamıştır. BU YAPI SÜRDÜRÜLEBİLİR değildir... Ve bugün sizi kadrolasalar da, yarın, maaş garantiniz yoktur... Sizi KANDIRDILAR... Yalnızca sizi değil, Lefkoşa’yı da yaktılar”

 

***

Gerçek söylenmelidir.

Yoksa “destek” denen, aslında “emekçileri” uyutmaktır, bile bile, göz göre göre... Hayalleriyle yeniden oynamaktır sadece...

 


 

Toplum sağlığı

 

 

“Sütte Zehir” haberimiz dünün belki de en önemli gelişmesiydi.

Öyle ya “toplum sağlığı”ndan daha önemli ne olabilir ki?

YENİDÜZEN, “sütte zehir” saptandığını ve tonlarca sütün imha edildiğini duyurmasaydı, acaba yetkili makamlar bu “bilgilendirmeyi” yapacak mıydı?

Hoş, dün de sustular ya...

Oysa, toplumun bilme hakkı vardır...

Bu gelişmeyle birlikte, çoğu sağlık ve çevre alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu ve Kuzey Kıbrıs Çevre Platformu’nun desteklediği Gıda ve İlaç Birimi meseleyi mercek altına alıyor...

Çok da iyi ediyor.

Çünkü “sütte” bulunan zehir, “zincirleme” bir sürecin sonucu.

Dün yeni bilgiler aldım.

“Aflatoxin” denen zehrin, pamuk tohumu küspesinden kaynaklandığı düşünülüyor.

Mağusa limanında, depolarda bekleyen “pamuk tohumu küspesi”nin iç piyasaya sürümü durdurulmuş.

Yem üreten tüm tesisler de teker teker aranarak “pamuk tohumu küspesi kullanmaması” için ikaz edilmiş.

Ancak serbest bölgedeki depolar kontrol edilmiyor ve piyasaya yanmış küspelerin sürüldüğü iddia ediliyor.

Bu ülkede, bu kadar çok ‘kanser’ vakası rastlantı değildir.

Daha şeffaf ve daha sorumlu olunması şarttır...

 


 

GÜVENLİ (!)

 

Bakanlar Kurulu, Türkiye uyrukluların taşınmaz mal alımlarında güvenli uygulamasını kaldırmış...

Öyle ya!.. “Gelen Türk”, nasılsa “en güvenli Türk!..”

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1878 defa okunmuştur