Birkaç anlamlı söz birkaç fıkra
Bugün 28 Temmuz 2013 Pazar. Herhangi bir Pazar günü değil. Seçim var. Seçim günlerinde ‘yasaklar’ da var. Söyleyecek olan söyleyeceklerini söyledi. Artık sıra nNoktayı koyacak olanlarda.
Böyle bir günde havadan sudan söz eden bir köşe yazısı da olabilirdi. Ama en azından ‘günün anlam ve önemine uygun’ kalmayı seçtim. ‘Demokrasi’ için söylenen binlerce söz var. Bazılarını seçtim. Birkaç da fıkra var. Paylaşmak istiyorum.
• Demokrasilerde seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikelidir. (John F.Kennedy)
• Demokrasilerin kötülüklerinden biri, sevsen de sevmesen de seçilenlere
katlanmak zorunda kalmaktır. (Max Lerner)
• Demokrasinin bütün hastalıkları, daha fazla demokrasi ile tedavi edilebilir. (Alfred E.Smith)
• Kelimenin tam anlamıyla gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmadı ve var
olmayacaktır. (Jean Jacques Rousseau)
• Demokrasinin kötü olan bir yönü, çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir. (Lord Acton)
• ‘Çoğunlukçu Demokrasi’ , halkın egemenliği olarak ifade edilen doktrin
içerisinde en yetersiz ilke olarak görülmektedir. (Bernard Crick)
• Çoğunluğun azınlık tarafından yönetilmesi tiranlıktır. Azınlığın çoğunluk
tarafından yönetilmesi de tiranlıktır. Her iki durumda da ‘senin istediğin değil bizim istediğimiz gibi yapacaksın’ kuralı geçerlidir. (Herbert Spencer)
***
Ve fıkralar...
Adamın biri iyice içip kafayı bulunca sokaklarda “Öküz Başbakan” diye haykırarak dolanmaya başlamış. Tutuklanmış. Mahkeme ‘İdam’ kakarı vermiş. Karara şaşıran şok içinde adam “Hani bu ülkede demokrasi vardı ? Herkes istediğini söyleyebilirdi ?” diye sormuş. Cevap:
“Senin suçun Başbakan’a küfretmen değil ki..... Senin suçun devlet sırlarını
açıklamak.....”
***
II.Dünya Savaşı’nın tüm şiddetiyle devam ettiği yıllarda birkaç politikacı ile ünlü edebiyatçı Ercüment Ekrem Talu bir lokantada buluşmuşlar. Hitler hayranı politikacılardan biri Talu’ya sormuş:
- Yahu.. Şu Hitler’in bizim politikacılardan fazla nesi var ki ?
Talu’nun cevabı:
- Sadece ‘H’si..........
***
Çocuk babasından ev ödevi için yardım istemiş. Konu ‘Demokrasi’... Baba anlatmaya başlamış:
- Farzet ki benim bir fabrikam var. Eve para getiriyorum. Ben
‘Kapitalistim’..... Eve getirdiğim paranın nasıl harcanacağına annen karar verir. O ‘Hükümet’tir.... Annen ve ben, senin için çabalıyoruz. Sen ‘Halk’sın.... Beşikteki kardeşin ‘Gelecek’tir; hizmetçimiz ise ‘İşçi Sınıfı’.... Sen bunları ezbrle, yarın sabah yine konuşalım, ben sana demokrasi’yi anlatırım...
Gece çocuk uyanmış. Bakmış ki küçük kardeşi kaka yapmış, ağlıyor. Anne
ve babasının odasına koşmuş. Bakmış ki annesi uyuyor. Babası yatakta değil. Geçerken hizmetçinin odasına bakmış. Hizmetçi ile babası yatakta sevişiyor. Çaresiz kalınca dönüp yatmış.
Ertesi sabah babası “Oğlum gel sana demokrasiyi anlatayım” demiş.
Çocuk, “Gerek yok baba, artık öğrendim” diye cevap vermiş ve başlamış açıklamaya:
- Kapitalistler işçi sınıfını becerirken Hükümet uyuyor... Halk
endişeli..Gelecek ise bok içinde......”