
“Birleşik Kıbrıs ve eşitlik mücadelemiz dayanışma içinde devam ediyor”
Cumhurı̇yetçı̇ Türk Partı̇sı̇ (CTP) Kadın Örgütü ve POGO Kadın Hareketı̇, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla ortak basın açıklaması yaptı, Birleşik Kıbrıs’a dikkat çekti.
Cumhurı̇yetçı̇ Türk Partı̇sı̇ (CTP) Kadın Örgütü ve POGO Kadın Hareketı̇, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla ortak basın açıklaması yaptı, Birleşik Kıbrıs’a dikkat çekti.
Yapılan ortak açıklamada, “Birleşik Kıbrıs ve eşitlik mücadelemiz dayanışma içinde devam ediyor” denildi, müzakerelere toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesi istenildi.
Ortak açıklama şöyle:
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, tüm dünyada kadınların verdiği örgütlü özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sembolüdür. Bu mücadele tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlara karşı ayrımcılığı körükleyen ve hepimizi eşitsiz koşullarda yaşamaya mahkûm etmek isteyenlere karşı verdiğimiz bir mücadeledir. Kıbrıs'ın solcu ve ilerici kadınları olarak bu mücadele, sadece ülkemizde değil, uluslararası düzeyde de katliamcı savaşlara ve militarizme karşı verdiğimiz bir mücadeledir.
Bu önemli günde, 1857 yılında baskıya, sömürüye ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı direnen öncü kadın işçileri onurlandırıyoruz. Kendi mücadeleleriyle küresel kadın hareketi ve sendikal mücadelenin yolunu açan herkesi saygıyla anıyoruz. Onların mücadelesi hâlâ yaşamakta ve güncelliğini korumaktadır; bizlere, her kadının ayrımcılık ve eşitsizlik olmadan, barış içinde yaşayıp çalışabileceği ve üretebileceği bir ortam yaratmak için verdiğimiz günlük mücadelede rehberlik etmektedir.
2008 ekonomik krizinden beri yükselen baskıcı rejimler, neoliberal politikalar ve sosyal devletin küçülmesi, mevcut sorunları daha da derinleştirmiş, sosyal eşitsizlikleri, yoksulluğu ve güvencesizliği artırmıştır. Bununla birlikte, yüksek yaşam maliyeti ve fırsatçılık, özellikle kırılgan grupların yaşam kalitesini olumsuz etkilemiştir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kadınların sosyal dışlanması gibi olgular da sürekli artmaktadır.
Uluslararası ilişkilerdeki güçlü aktörlerin ve yerel liderlerin savaşlara, insan sefaletine, soykırıma ve mülteci krizine göz yumması veya bunları teşvik etmesi gibi suç niteliğindeki politikalarına her gün tanıklık etmeye devam ediyoruz. Kadınlar ve çocuklar bu trajedilerin ilk kurbanları olmaktadır.
Biz, neredeyse 50 yıldır şovenizmin ve fanatzmin yarattığı tahripkar sonuçların bedelini ödeyen Kıbrıslı kadınlar olarak, savaşlardan etkilenen kadınlarla dayanışma içinde olduğumuzu ve onlara desteğimizi ifade ediyoruz.
Uluslararası hukukun tüm ihlallerini kınıyor ve derhal sona erdirilmesini talep ediyoruz.
Kendi ülkemizde de, bölünmenin bir seçenek olmadığı gerçeğinden hareketle önümüzdeki günlerde yapılması planlanan genişletilmiş gayriresmî konferansta müzakerelerin yeniden başlatılması için tüm çabaların gösterilmesini gerektiğini düşünüyoruz
Adamızın yeniden birleşmesinin ancak ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilen şekilde, tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık temelinde oluşturulacak iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon çözümüyle mümkün olabileceğini biliyoruz.
Her iki tarafın da, 2017 Crans-Montana Konferansı’nın sonunda şekillenen müzakere kazanımlarını sorgulamaktan kaçınmalarını, üzerinde uzlaşılan yakınlaşmaları ve Guterres Çerçevesi’ni tam ve net bir şekilde benimsemelerini bekliyoruz. İki toplumun haklarını güvence altına alan ve insan haklarını yeniden tesis eden kapsamlı bir çözüme kısa sürede ulaşmak için gerekli siyasi irade bizlerde vardır. Her iki taraftan da beklentimiz bu iradeye saygı göstermeleridir.
Bu vesileyle, Kıbrıs çözüm sürecinde kadınların oynayabileceği ve oynaması gereken rolü taraflara bir kez daha hatırlatıyoruz. Barış sürecinin tüm aşamalarında ve karar alma mekanizmalarının her seviyesinde aktif katılım talep ediyoruz. Ayrıca, müzakerelere toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesini istiyoruz.
8 Mart’ı her zaman kararlılıkla anan ve mirasını günlük mücadelemizle yaşatan bizler; tüm kadınları, barışın hakim olması, kapsamlı bir çözüme ulaşılması ve ülkemizin yeniden birleşmesi, sosyal adalet ve eşitlik için verdiğimiz mücadelemizi daha da güçlendirmeye davet ediyoruz.”