Kıbrıslı Türkler çoğu zaman bölünmüştür, parça parçadır, dağınıktır.

Ama günü geldiğinde birlik olmayı da başarabiliyor.

Şimdi tam da böyle bir dönem yaşanıyor.

Kimliğine, benliğine, geçmişine, yaşam tarzına, kurumlarına yönelik bir ‘tehdit’ algısı var toplumun ve bir ‘savunma mekanizması’ harekete geçmiş durumda…

Peş peşe yaşanan siyasi müdahaleler, sözlü sataşmalar ve arkası kesilmeyen dayatmalar toplumun her kesiminden insanı ortak bir paydada buluşturdu.

TRT’nin çektirdiği ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizisi mesela, toplumda ciddi bir infiale neden oldu. Gerçek Kıbrıs ve Kıbrıslı’yı dizide bulamayan insanlar ‘Bir Zamanlar Gerçek Kıbrıs’ adı altında doğal bir refleks geliştirdi.

Bu reaksiyonun tek sebebi TRT’nin yayımladığı dizi değil. İşin arka planında birçok gerçek var. Dizi sadece bir vesile sadece… Belki bardağın taşmasına sebebiyet veren bir küçük damla…

Yoksa Kıbrıslı Türkleri rencide eden, gerçeklerle uyuşmayan ilk ‘film’ değil bu…

Ne de son olacak.

***

İşin doğrusu şu ki, Türkiye’yi yönetenler Kıbrıs’a hep kendi bakış açılarıyla baktı. 1950’lere kadar ‘Bizim Kıbrıs diye bir davamız yoktur’ diyordu Ankara’dakiler…

Sonraları ‘Kıbrıs’ta bir tek olmasa bile orası stratejik bir adadır, hatta uç beyliğidir’ siyasetine geçildi.

Bunun içinde adadaki Türk nüfusun hakları kullanıldı. Eğer 1959-60 antlaşmaları olmasa, Türkiye’nin Kıbrıs’ta herhangi bir iddiası kalmaz. Yunanistan’ın da öyle… İngiliz’in üsleri de öyle…

Buradan bakılınca üç garantörün de Kıbrıs’taki statükoya neden sıkı sıkı sarılıyor olduğu çok net anlaşılıyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bekası, aslında üç garantörün adadaki faaliyetlerinin de garantisidir.

Bakmayın resmi ağızların ‘egemen eşitlik’ falan dediğine… Ankara Kıbrıs’taki sürer durumdan memnundur. KKTC’nin tanıtılması siyasetine hiçbir zaman girişmemesinin sebebi de budur. Şimdi de böyle bir hamle yapacak değildir.

Dahası, Kıbrıs’ın kuzeyi artık fiilen ‘Türkiye’nin bir vilayeti’ haline getirilmiştir. Hoyratlığın bu kadar ileri gitmesi de bundandır.

***

Adanın kuzeyini ‘vatan’ sayan insanlar bu olup bitenlerin farkındadır.

TV dizisiyle, seçime müdahalesiyle, yargıya saldırısıyla Ankara’daki yöneticilerin niyeti gayet net okunmaktadır.

Sağcısıyla solcusuyla, göçmeniyle yerlisiyle Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanların yüzde 90’ı bu gidişattan rahatsızdır, huzursuzdur.

Ülke yönetimine atanmış kişilerin basiretsiz hal ve tavırlarını da herkes dikkatle izleyor ve aklının bir kenarına yazıyor.

Toplumda ‘birlik olma’ duygusu giderek güç kazanıyor.

Dün mahkemeler önünde sergilenen ve sadece oraya gidenlerin değil, evinde ve iş yerine, ovada ve mandırada, bahçede ve hastanede, kamuda ve özelde, ama zengin ama yoksul, her yerden ve her kesimden insanların yüreğinde aynı heyecan, aynı duygu vardı.

Ve evet, birlik olunca çok daha güzel bu toplum…