Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini, pasaportunu taşıyoruz ve Avrupa Birliği’nin imkanlarından yararlanıyoruz.
Avrupa Birliği üyesiyiz!
Bu bizim en güçlü değerimiz, farkımız, ayrıcalığımız.
Dünyadan yoksun, ayrılıkçı ve yalnızlaştıran bir siyasete mahkum değiliz.

Talimatla yönetim utancı dayatılmak isteniyor hepimize…
İsyan yüklüyüz isyan!
“Ne dersek o” diyorlar ve mutlak itaat istiyorlar.
Avrupa Birliği üyeliğimizi de hazmetmiyorlar doğrusu…
İşte o nedenle önemli bu seçimler…
Göstermek için kendimizi!

***
“KKTC kimliğini bırakınız ve geliniz, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini alınız” dense…
Bu kimliğe sahip olmayanlara….

Ledra’dan başlar kuyruk…
Girne’nin girişine uzanır…

***
Milyonlarca insan Avrupa Birliği üyeliğine sahip olmak için can atarken, sahip olduğumuz bir üyeliğin gereğini yerine getirmeliyiz.
İrademizi göstermeliyiz.

***
“Seçime Rum gibi mi gideceğiz Türk gibi mi?” diyenler var.
Avrupalı birer insan gibi gideceğiz!
Yetmez mi?

“Bu seçim bizim değil” diyenler var.
Bu nasıl bir tartışma böyle?
Hele hele “Akıncı-Tatar” seçiminde, iradesinin üzerinden buldozer gibi geçilmiş bir topluma haksızlıktır bu iddia…

UBP kendi kurultayında başkan seçemedi.
2 bin 706 oy alan aday değil yalnızca 575 oy alan "başkan" oldu.
Bu rezil düzenden kurtulmanın yoldur Avrupa değerleri…

“Bu seçimle yeniden azınlık muamelesi göreceğiz” diyenler var
Kıbrıslı Türkler, yüzde 18 gibi bir azınlıkken, Kıbrıs Cumhuriyeti’yle birlikte “siyasi eşit” bir toplum oldu.
İşte o Kıbrıs Cumhuriyeti kazandırıyor sana Avrupa Birliği üyeliğini!

***
Avrupa seçiminde Niyazi Kızılyürek için oy vermeye gideceğim, çünkü son beş senede 700’den fazla Kıbrıslı Türk’ü Strazburg ve Brüksel’e taşıdı.
İki toplumdan insanları buluşturdu her defasında…
Kıbrıs’ın sınırsızlığını hatırlattı, bütünlüğünü, barışı düşleyenlerin kardeşliğini…
Bu bile yeter!

Dil adaletsizliğine, yurttaşlık hakkına, gençlerimiz için istihdam ve eğitim fırsatlarına dair yaptığı onca girişimi, görüşmeyi, başvuruyu, röportajı yakından biliyorum.

AKEL’in ve VOLT’un duruşu, Kıbrıslı Türklere yaklaşımı, barış inşasını önceleyen dili umuttur.

***
Umarım oy vermeye gider önemli bir çoğunluk ve seçime katılım yüksek olur.
Oy vermek istemeyenlerin de kendi tercihidir, anlarım.
Yine de “KKTC düzeni”nin yarattığı körleşmeye yanarım.

Müftüye yaranmak, büyükelçilik müşavirlerinden para dilenmek, külliyenin yükselen beton duvarlarına bakmak, sahte diplomaların girdabında kaybolmak, kumar baronlarından sponsorluk ummak, kurumlarımızı yandaş şirketlere altın tepside sunmak, milliyetçi masallarla avutulmak, elektrik kesintilerine kahretmek, eğildikçe eğilmek, koktukça kokmak yüreğimi karıştırıyor.

“Yüreğin karışıyorsa kus” derdi büyüklerimiz, biz küçükken…
Büyüdükçe gördük ki mide bulantısı bazen kusmakla da bitmiyor.

Tam da bu yüzden, yüzümüzü ve yönümüzü Avrupa’ya dönmek, Avrupalı değerlerle yaşamak istediğim için oy vereceğim.

“Ne varsa ya Türk olacak ya Rum” milliyetçi ezberine katılmadığım ve ortak yurttaşlık haklarıyla bir gelecek düşlediğim için oy vereceğim.

***
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tarihi yanlışlarından biriydi bence…
Her toplumun yalnızca kendi temsilcilerini seçmesi ve oy vermesi…

Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler bu yurdun ortak gerçeğidir.
Siyasi eşitlik temelinde, her iki toplum da yönetimde ayrı ayrı temsil edilmelidir, buna katılırım…

Ama şuna katılmam…
“Türkler Türkleri seçsin, Rumlar da Rumları…”
Bölünmedir bu!

Oy vermediğiniz birine hesap da soramazsınız.
Oyunuza ihtiyaç duymayan biri, size karşı sorumluluk da hissetmez.
“Çapraz oy” fikri o nedenle kıymetliydi.

***
Avrupa’daki 6 sandalyenin 2’si Kıbrıslı Türklerin olsa…
Keşke!
Değil…

Öyle olsa bile…
Tüm seçmenler yine de oy kullanmalıdır tüm adaylara…

Birlikte yaşayacağız ve geleceğimiz ortak!
Hep bu bilinçle yaşanmalıdır.

***
Uzatmayalım…
Şimdi halen zamanınız varsa eğer…
İmkanınız varsa…
Seçime katılım için ayağa kalkınız.
Kıbrıs kimliğinizi alınız yanınıza ve en yakın barikattan geçiniz güneye…

Ne kadar çok dostunuzu ikna edebilirseniz…

Avrupa’dan gizliyorlar bizi, o yüzden gösterelim kendimizi…
Oyunuzu veriniz!

Umarım bir Kıbrıslı Türk yine Avrupa Parlamentosu’nda olur.
Ha olmazsa da…
Kıbrıslı diğer vekillerden haklarımızı isteriz, diyalogla, işbirliğiyle, dayanışmayla…

Adanın yarısında yoklaşıyor, yozlaşıyor, yabancılaşıyorsak, bunun hesabını sormamız gereken ilk yer Avrupa Birliği’dir sanırım.

Biliyorsunuz asıl tehdidin nereden geldiğini…
Oralara ses edemeyenler, Avrupa’dan almasın öfkesini…

***
Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar bu coğrafyanın öznesidir.
Vazgeçilmezidir.
Nefesidir.
Tarihin ve coğrafyanın hepimize dayattığı ortak bir gelecektir.
Birlikte oy kullandığımız tek seçim bu…
Bu bile yeter sandıkta olmaya…